90.BÖLÜM (kavgakeeee)

5 1 0
                                    

*Ertesi gün

Uyandığımda hemen generali aradım.

"Komutanım Kaan ısrarla gelmek istiyor ama gelmesin lütfen engel olun"
"Merak etme ben hallederim"
"Sağolun komutanım"

Telefonu kapatıp tekrar odama döndüm. Kaan uyanmıştı ve boş boş bana bakıyordu.

"Günaydınnn"
"Hazırlan göreve gideceksin"
"Sen gelmeyecek misin?"
"Hayır"
"Peki"

Üstümü giyindim ve Kaan'a sarıldım ama o karşılık vermedi.

"Küstün mu Kaan?"
"Yok hayır"
"Neden istemiyorsun o zaman?"
"Neyi istemiyorum"
"Gelmeyi"
"Çünkü sen beni istemiyorsun"
"İstemez olur muyum sadece sana zarar--"
"Sana söyledim kimse bana zarar veremez"
"Şans eseri ya sana isabet ederse mermi"
"Bahane üretme"

Bana sırtını döndü ve yatağında uzandı.

"K-Kaan?"

Cevap vermedi ve yorganla yüzünü kapattı. Kötü hissediyorum ya bu görev yüzünden Kaan'ı kaybedersem?
Ben kara kara düşünürken generalden görevin iptal olduğuna dair mesaj geldi. Bende Kaan'ın yanına gittim.

"Kaan görev iptal olmuş gitmicem"

Kaan cevap vermedi.

"Yanlış bişey yaptıysam özür dilerim sadece sana zarar gelsin istemedim hepsi bu gerçekten çok özür dilerim"

Odadan çıktım ve oturma odasına gidip oturdum. O arada kapı çaldı, Abdullah abi ile Melis gelmişti.

"H-Hoş geldiniz"
"Hoş bulduk abi"
"Hoş bulduk abicim nasılsın?"
"İyi Abdullah abi sen nasılsın"
"Allah'a şükür abicim iyim"

İçeriye geçip oturdular.

"Kaan yok mu?"
"O-Odasında"
"Bir sorun mu var?"
"H-Hayır"
"Tartıştınız mı?"

Derin bir nefes alıp herşeyi anlattım. Abdullah abi sözümü kesmeden dinlemişti ve ayağa kalkıp Kaan'ın odasına gitmişti. Bir kaç saniye sonra endişeli sesini duydum.

"Ben Kaan'ı hastaneye yetiştiricem siz isterseniz sonradan gelin"

Arkama baktığımda Kaan'ın ağzından ve burnundan kan geldiğini ve Abdullah abinin kucağında baygın olduğunu farkettim.

"Kaan!"
"Sakin ol Hakan hemen götürüp geleceğim siz evde bekleyin"
"A-Ama"
"Aması yok bekleyin evde"
"Peki...."

Onlar gittiğinde gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Melis gelip sarıldı.

"Üzülme abi iyi olacak eminim"
"Y-Ya kaybedersem"
"Etmeyeceksin abi Allah'ın izniyle iyileşecek sen sadece dua et"

Gözyaşlarımı tutamadım daha fazla ağlamaya başladım ve sadece koltukta oturdum. Ben duvarla bakışırken aradan 1 saat geçmişti. Kapı açıldığında Melis hemen kapıyı açtı ancak benim o tarafa başımı çevirecek kadar bile gücüm yoktu. Kaan hemen yanıma geldi.

"Hakan? İyi misin?"

Sadece ona bakabildim, konuşamadım ve ya elini tutamadım...

"Siz gelene kadar çok ağladı, enerjisi tükenmiş olmalı"
"Neden ağladı ki?"
"Kaan için"

Kaan ellerimi tuttu ve defalarca öptü.

"Özür dilerim Hakan çok özür dilerim bayıldığım için tepki verememiştim, ben sana hiç cevap vermez olur muyum"

Karşılık vermek yada en azından sarılmak istedim bu yüzden kendimi ona doğru biraz iktirdim. Başım onun omzuna düştüğünde bana sarıldı.

"Bebeğim benim, kızma bana lütfen tekrardan özür dilerim"

Gözyaşlarım tekrardan süzüldü ve Kaan'ın boynuna damladı. Kaan bunu farkedip yüzüme baktı ve yüzümü sildi. Beni kucağına aldı, koltuğa oturdu ve beni kucağından indirmedi.

"Melis, dolapta meyve suyu var getirsene"

Melis gidip meyve suyunu getirdi, Kaan hemen açtı ve pipeti takıp bana içirdi. O soğukluk iyi gelmişti, bir kaç dakika sonra iyi hissediyordum ve en azından konuşacak kadar enerjik vardı.

"K-Kaan"
"Bebeğim"
"S-Sen iyi misin?"
"İyim bebeğim iyim merak etme"
"S-Seni s-seviyorum"
"Bende seni seviyorum bebeğim"

Kaan boş meyve suyu kutusunu Melis'e uzattı.

"Şunu at"
"Benimle emir vererek konuşma"

Melis agresif bir şekilde kutuyu aldı ve çöpe atıp geldi. Kaan baş parmağı ile gözlerimin biraz altını okşamaya başladı.

"Tatlı bebeğim benim"

Boş boş Kaan'a baktım. O arada Abdullah abi ayağa kalktı.

"Hadi kalkın bizim eve gidelimm herkes orda zaten"
"Olur abi gidelim"
"Abdullah"
"Efendim güzelim"

Melis bir kaç saniye Abdullah'a baktı sonra ellerine baktı.

"Tamam güzelim hallederiz hadi şimdi eve gidelim"
"Peki aşkım"

Abdullah Melis'in elini tuttu ve evden çıktılar, Kaan da beni kucağına alıp çıktı. Hepimiz arabaya bindiğimizde Kaan Abdullah'a baktı.

"Abdullah abi"
"Efendim gülüm"
"Yok bişey"
"Söyle"
"Yok, bişey yok"

Kaan camdan dışarıya bakmaya başladı. Bir kaç dakika sonra Abdullah abinin evine varmıştık. İçeriye geçtiğimizde gerçek anlamda herkes oradaydı ve içerde tanımadığım bir kaç kişi daha vardı. Oturduğumuzda Melis hemen mutfağa gitti ve çay ve yanında atıştıracak bişeyler hazırladı. İçlerinden birisini gözüm hiç tutmamıştı çok serseri bir tipe benziyordu. Melis de gelip oturduğunda sohbet başlamıştı. Ecrin Melis'e gelecekti bebeğini hangi cinsiyette arzu ettiğini sorduğunda o serseri tip konuştu.

"İyide Melis'in çocuğu olamaz ki"
"Nedenmiş o?"
"Çünkü Melis tacize uğradı, aldırmadı mi ben mi yanlış hatırlıyorum, bunu kocası biliyor mu ki?"
"Haberim var, Melis evlenmeden önce söylemişti. Kimsenin özel hayatı seni ilgilendirmez"

Melis kalkıp odasına gittiğinde ben ve Abdullah abi aniden ayaklanıp o çocuğun yanına gittik. Abdullah abi onu yakasından tuttu ve ayağa kaldırdı. Bende yüzüne geçirdiğim yumruk ile için rahatlamıştı.

"Birdaha" dedi
ve çocuğa kafa attıp devam etti.
"Kimsenin özel hayatını kimsenin önünde konuşma, özellikle kocası benim gibi deliyse"

Bir kere daha vurdu ve onu banyoya kilitledi.

"Senin icabına sonra bakıcam"

Hemen Melis'in odasına gitti. Herkes birbirine bakmaya başladı. Yiğit hariç, Yiğit sadece bana bakıyordu ve canı yanıyor gibiydi. Ona daha fazla bakarsam ağlayacağımı biliyordum o yüzden sessizce yerime oturdum ve sustum. Kaan elimi tuttu.

"Bir sorun mu var?"

Kulağına fısıldadım;
"Elimi tutma Yiğit bize bakıyor"

Kaan önce Yiğit'e sonra bana baktı. Ellerini ensemde birleştirip dudağıma yapıştı...
Yiğit erkek arkadaşımın kim olduğunu çok yanlış ve can yakıcı bir şekilde öğrendi...

*Devam edecek...

Komutan Ve İlk Aşkı | Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin