64.BÖLÜM

11 3 0
                                    

Eve vardıklarında Kaan hemen Yiğit'in odasına çıktı ve kapıyı kapattı.

"Noldu abi?"
"Bişey yok Abdu"
"Niye Kaan hemen senin odana gitti?"
"Uykusu var"
"Senin odanda?"
"Evet Abdu"

Abdullah sorgulamayı bıraktı. Yiğit kendi odasına gitti, Kaan yatakta oturuyordu ve boş boş yanan sigaraya bakıyordu.

"Ne düşünüyorsun ufaklık?"
"Şu sigarayı o aptalın boynunda söndürmek istiyorum"
"Rahatlayacak misin bunu yapınca?"
"Belki evet"

Yiğit Kaan'ın yanına oturdu ve boynunu açtı.

"Al"
"Hayır, sana zarar veremem ayrıca sen aptal da değilsin"
"Hadi ufaklık"
"Hayır"

Yiğit Kaan'ın sigara olan elini tuttu ve kendi boynuna bastırdı.

"Beni o aptal gibi hayal et"

Kaan sinir ve hırsla sigarayı Yiğit'in boynuna bastırdı ve söndürdü.

"Aptal!"

Kaan kendini bı anlığına kaybetti ve Yiğit'e tokat attı. Kendine geldiğinde elindeki sönük sigara aniden yere düştü.

"Özür dile--"
"Sorun değil ufaklık ama özür dileme"
"Afedersin çok afedersin"
"Sorun değil dedim ya"

Kaan Yiğit'in boynuna baktı. Boynu kızarmıştı.

"Bunu ben mi yaptım!? Çok özür dile--"
"Ufaklık"
"T-Tamam sustum"

Kaan Yiğit'in boynuna bakakalmıştı, o anda biri kapıyı tıklatınca Yiğit hemen boynunu kapadı.

"Buyur gir"
"Abi, yemek hazır"
"Tamam gülüm geliyorum"

Yiğit Kaan'a gidelim işareti yaptı ve beraber aşağıya mutfağa gittiler. Yemeğe başladıklarında Bahar'ın telefonu çalmaya başladı Esra arıyordu. Bahar hemen kapattı Allah'tan Yiğit farketmemişti.

"Yiğit abi"
"Efendim Ecrin?"
"Abim galiba sana vuruldu"
"Saçmalama cimcime"
"Ciddiyim"
"Nerden çıkardın?"
"Baksana bı abime"

Yiğit Kaan'a baktı, Kaan zaten Yiğit'i izliyorodu ve kendinde değilmiş gibi bakıyordu. Yiğit Kaan'ın alnına ufak bir öpücük kondurdu o ara Kaan kendine geldi ve tabağına doğru bakarken kızarmaya başladı.

"Y-Yiğit abi"
"Efendim yavrum?"
"Afedersin"
"Neden?"
"İki saattir sana baktığım için"
"Sorun değil ufaklık"

Kaan daha fazla kızarmaya başladı ki Esra Bahar'ı bir kere daha arayınca Bahar oturma odasına gidip telefonu açtı. Ramazan kıskanç gözlerle Yiğit ve Kaan'a bakarken, Abdullah arada bir Ramazan'ı çimdikliyordu. Berkay ve Hakan da masadaydı ve sanki, sanki Hakan'ın Yiğit'e olan sevgisi bitmişti.

"Hakan"
"Efendim komutanım?"
"Yiğit komutanını sevmiyor musun artık?"
"Bu ne biçim soru tabiki seviyorum"
"O zaman neden onunla vakit geçirmiyorsun?"
"Çünkü işleri var"
"Bence senin işlerin var"
"Ne gibi işler?"
"Bilmem mesela Berkay'ı öpmek falan"
"Ramazan komutanım, herkes Berkay'ın benim çocukluk aşkım olduğunu biliyor, yani bunun üzerinde tartışmamıza gerek yok"

Yiğit'in gözleri dolmuştu ve boş boş Hakan'a bakıyordu.

"Peki ya Yiğit? Yiğit'i sevmiyor musun?"
"Hayır"
"Neden?"
"Beni yeterince kandırdı"
"Kandırdı?"
"Ben Berkaycım'dan memnunum"

Hakan Berkay'ın dudaklarını öptüğünde Yiğit'in bakışları Hakan'dan Berkay'a kaydı. Berkay halinden memnun gibi gözüküyordu. Yiğit boş boş tabağına bakmaya başlayınca Kaan sorgular bir ifade ile Hakan'a baktı.

Komutan Ve İlk Aşkı | Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin