93.BÖLÜM Acı ölüm

10 1 0
                                    

Babam nasıl yaptıysa öldüğüme ikna etmişti onları ama bana anlattığının aksine bir kaza ile değil başka bir şey ile ikna etmişti ve bana anlatmadı. Bense onları kameralardan izliyordum. Cenaze namazı kılındı herşey bitti.. herkes mezarın başından dağıldığında Hakan gitmeyi reddetti.

"Hakan burda napacaksın?"
"Ben Kaanımı yanlız bırakamam korkar o"
"Hakan--"
"Rahat bırak onu, bırak biraz Kaan ile dursun"
"Peki"

Ramazan abi ve Melis de gittiğinde mezarın başında sadece Hakan ve Abdullah abi kalmıştı.

"A-Abdullah abi"
"Efendim Hakan"
"C-Canı acıyor mudur?"
"Bilmiyorum abicim"

Hakan bir kaç saat boyunca sadece mezara bakarak ağladı.

"Abicim akşam oldu hava soğudu eve mi gitsek?"
"Hayır abi ben bu gece Kaan'ı tek bırakmak istemiyorum"
"Ama abicim--"
"Abi lütfen"

Abdullah abi derin bir iç çekti.

"Peki o zaman, benim şimdi karargaha uğrayıp gelmem lazım"
"Tamam abi"
"Dikkat et kendine"
"Peki abi"

Abdullah abi gittiğinde Hakan daha fazla ağlamaya başladı ve mezar taşıma sarıldı.

"Kaan neden bıraktın beni? Kaan neden yaptın bunu bana?"

Rüzgar daha hızlı esmeye başladığında Hakan endişe dolu gözlerle mezar taşıma baktı ve sonra hırkasını çıkarıp mezar taşımı sardı.

"Üşümüyorsun değil mi bebeğim?"

Gözlerim dolmuştu. Hakan beni gereğinden fazla önemsiyor ve ben onu öylece bırakıp gittim.

"Kaan"
dedi titreyen sesi ile.

"Kaan beni seni çok fazla özlüyorum, K-Keşke gitmeseydin Kaan.."

Gözyaşları tekrar akmaya başladığında Yiğit gelmişti. İçeriden Yiğit'in sesleri geliyordu. Bilgisayarı kapattım ve saklandım. Yiğit babamın odasına yani benim olduğum odaya girmişti. Son anda babamın büyük dolabına saklanmıştım. Yiğit'in hemen arkasından babam girdi ama darmadumandı sanki gerçekten ölmüşüm gibi.

"Tekrardan başınız sağolsun komutanım"
"Vatan sağ olsun, sende üzme kendini"

Yiğit başını eğdi.

"Hadi bakalım sen evine git uyu dinlen"
"Emredersiniz komutanım"

Yiğit odadan çıktı ve gitti. O sırada bende nefessiz kalıp dolaptan çıktım.

"Kaan burda ne işin var?"
"Hiç, baba ben onların arasına ne zaman giricem?"
"Önce ameliyat ol"
"Hemen olayım"
"Hazır mısın?"
"Hazırım babam nolur hemen olayım"
"Peki"

Babam doktordan yarın için randevu aldı. O sırada ben maske ve kaskını takıp çıktım. Saat gece geç olmuştu, mezarıma gittim. Hakan hala ordaydı ve ağlayarak uyuyakalmıştı. Yavaşça Hakan'a yaklaştım, uyuduğundan emin olduktan sonra yanına çöktüm ve bir kaç defa öptüm. Ben öperken irkildi ve mezar taşıma daha sıkı sarıldı.

"K-Kaanım..."

Tekrar gözleri kapandı ve uyudu. Bende ordan uzaklaştım ve hastaneye gittim. Randevu falan umurumda değildi hemen başlasınlar istiyordum. Anestezi yaptılar ve yavaş yavaş gözlerim kapandı. Son anda dudaklarımdan Hakan'ın adı döküldü.

"H-Hakanım..." Ve gözlerim tamamen kapandı...

*2 gün sonra

Kendime daha yeni yeni gelmiştim ve yüzüm tamamen sargılar ile doluydu. Uyandığımı farkettiğinde babam yanıma geldi.

"Nasılsın oğlum?"
"H-Hakan, baba Hakan nerde?"
"Evinde oğlum evinde"

Babam Hakan ile ilişkimi bilmiyordu.

"Oğlum ne bu senin Hakan düşkünlüğün?"
"B-Baba"
"Efendim babacım"
"Baba ben Hakan'a aşığım"

Babam affallayarak bana baktı. Bende ne dediğimin farkında değildim ama bunu daha fazla saklamak istemiyordum.

"A-Aşık mısın?"
"Evet baba aşığım, onsuz nefes alamıyor gibi hissediyorum, onu her an yanımda istiyorum. Aşığım baba"

Babam bir kaç saniye boş boş yüzüme baktı.

"B-Baba kızma lütfen ama b-ben engel olamadım kendime"

Babam beklediğimin aksine eli ile saçlarımı okşadı.

"Kızmayacağım oğlum merak etme"
"K-Kızmayacak mısın?"
"Hayır"

Bana gülümsedi ve saçlarıma ufak bir öpücük kondurdu.

"Sen biraz dinlen benim biraz işim var hemen döneceğim"
"B-Baba"
Babam ne olduğunu sorarmış gibi bana baktı.
"İyiki varsın"

Babam bir kere daha gülümsedi.

"Sende oğluşum sende"

Karşımdaki televizyonu açtı ve bilgisayar ekranını televizyona aktardı.

"Al bakalım burdan Hakan'ı izle"

Ona minnet dolu bir bakış attım. Babam gittikten sonra Hakan'ı izlemeye başladım. Mezarın başında değildi, bir kaç saniye nerde olduğunu düşündüm ve sonra kameranın görüş alanına girdi. Elinde en sevdiğim çiçek olan kamelya çiçeği vardı. Onu sakince mezarıma yerleştirdi ve mezar taşımı nazikçe öptü.

"Bak bebeğim ne getirdim sana, en sevdiğin çiçekler... Keşke gitmeseydin birtanem, keşke hep benimle olsaydın"

Gözleri tekrar dolduğunda gözlerini hemen sildi ve gülümsedi.

"Ama şimdi rahatsın değil mi? Ağrıların ve korkuların geçti öyle değil mi bebeğim?" Bir kaç dakika sohbet etti sonra sure okudu ve mezar taşımı tekrar öptü.

"Yine geleceğim tamam mı bebeğim. Seni yanlız bırakmayacağım"

Sakince gitti. "Tekrar gel Hakan" diyebildim gözyaşlarımın arasında. Yüzüm sızlıyordu. Ne zaman açılacaktı bu yüzüm hiçbir fikrim yoktu. Gözlerimi kapadım uyudum...

*Devam edecek....

Komutan Ve İlk Aşkı | Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin