69.BÖLÜM

10 3 0
                                    

Abdullah ve Kaan uzun uzun Yiğit'e baktı ancak Yiğit ikisini de farketmemişti. Kaan Yiğit'in Hakan'ı öptüğünü gördüğünde göz yaşlarını tutamadı ve evden koşarak uzaklaştı.

"Kaan dur!"

Abdullah'ın sesi ile Yiğit Abdullah'ı farketti.

"Abdu? Senin burda ne işin var?"

Abdullah Yiğit'e cevap vermedi ve Kaan'ın arkasından koştu ama Kaan o kadar hızlı koşuyordu ki yetişemedi. Kaan sonunda güçsüzleşti ve kenara çöküp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Abdullah da yanına vardığında ona sarıldı, Abdullah Kaan'a sarılınca Kaan daha fazla ağlamaya başladı, Abdullah bu sefer hem Yiğit'e hemde Hakan'a kızgındı.

"Kaan sakin ol"

Kaan hiçbir şey demedi ve daha fazla ağlamaya başladı, bir kaç saniye sonra boynunu ve dudaklarını kanatırcasına ovalamaya başladı.

"Kaan napyorsun?"
"B-Buramdan öp-öpmüştü"

Sonuna dudakları kanayınca Kaan güçsüzleşti ve sakince oturdu ama hala ağlıyordu. Abdullah Ecrin'i aradı.

"Ecrin"
"Efendim Abdullah abi-- abim ağlıyor mu?"
"Evet"
"Bir yerini kanatmadı dimi?"
"Dudaklarını kanattı"
"Kimin yüzünden?"
"Yiğit ve Hakan yüzünden"
"Muhtemelen şimdi ikisinden de nefret ediyor, yarına birşeyi kalmaz ama Yiğit ve Hakan ile aynı evde kalmayı kabul eder mi emin değilim"
"Tamam"

Abdullah telefonu kapattı ve Kaan'a sarıldı.

"Sakin ol koçum sakin"
"Neden! Neden böyle yapıyor!? Neden bana acı çektiriyor neden neden neden neden neden neden!"

Kaan o kadar fazla bağırmıştı ki konuşacak gücü kalmamıştı. Bir kaç dakika sonra Yiğit ve Ramazan geldiğinde Kaan Yiğit'e nefret bakışları attıktan sonra yüzünü Abdullah'ın omzuna gömdü.

"Ufakl--"
"Ne var?"
"Abdum, neyi var?"
"Sencede bu konu fazla açık değil mi?"
"Ne diye ağlıyor?"
"Önce onu öpüp sonra Hakan'ın yanına gittiğin için olabilir mi acaba"
"A-Ama--"
"Git"
"Ne?"
"Git, senden nefret ediyor"
"G-Gerçekten mi?"
"Evet, seni sevmiyor artık, seni bırak görmeyi sesini bile duymak istemiyor"
"U-Ufaklık"

Kaan cevap vermedi çünkü kalbi sızlıyordu.

"K-Kaan?"
"Git artık"
"Saçmalama Abdum"
"Bana Abdum deme"
"Sen niye triplendin?"
"Masum bir insanı defalarca ağlattın"
"İyi ama--"
"Abi gidelim"
"G-Gidelim Ramazan"

Yiğit son kez Kaan'a baktı ve tam ayağa kalktı ki Kaan'ın sesi çıktı.

"G-Gitmesin Abdullah abi, bırakamasın yine beni, Abdullah abi durdur onu"
"Kaan, o seni yine kıracak"
"Olsun..."

Abdullah Yiğit'e baktı, Yiğit Kaan'a bakıyordu ki telsizinden ses geldi.

"Yavuz 1 Vatan 1"
"Y-Yavuz 1 dinlemede emredin Generalim"
"Binbaşım düğün yarın akşam"
"Tamam Generalim"

O sırada Hakan arkadaydı.

"Y-Yiğit evleniyor musun?"
"H-Hakanım"

Yiğit arkasını döndüğünde Hakan'ı karşısında görünce şaşırdı.

"E-Evet ama bu sadece bir görev"
"Yine mi"
"Yine aynı şeyi yapmayacaksın öyle değil mi?"
"Hayır"
"Söz ver"
"Bana güvenmiyor musun?"
"Güveniyorum, Yiğit ben evlenmeni istemiyorum"

Hakan Yiğit'e sarıldığında Kaan yüzünü yine Abdullah'ın omzuna gömdü ve Abdullah'ın kolunu sıkmaya başladı. Yiğit görevi bahane ederek kendi evine gitti.

"Dayanamıyorum dayanamıyorum dayanamıyorum artık herkesi aynı anda mutlu edemem, edemiyorum. İnsanları üzüyorum, ben bu değilim, benim aşk ile işim olmazdı, ben kendimde değilim beni değiştirdiler, beni sen değiştirdin Esra, ve şimdi beni terkettin, Esra neden yaptın bunu bana, neden neden neden"

Yiğit yere çöktü ve ağlamaya başladı, artık hiçbir şeye dayanacak gücü kalmamıştı, insanların baskılarına dayanamıyordu.

"Yavuz 1 Vatan 1"
"Generalim, ben istifa etmek istiyorum"

Yiğit General'in konuşmasına izin vermeden bunu söylemişti ve bu bir telsiz çağrısı olduğu için Yavuzlar timi duydu. Abdullah ve Ramazan dondu.

"Anlamadım binbaşım"
"İstifa etmek istiyorum Generalim, ben artık bu kutsal mesleği yapmak istemiyorum, hak etmiyorum. Başka birini bulun benim yerime"
"Emin misiniz binbaşım"
"Evet Generalim eminim"
"Peki ya askerler"
"Benden iyi bir komutan'a sahip olacaklarına dair şüphem yok"
"Sorun ne binbaşım?"
"H-Hiç Generalim..."
"Yarın ofisime gel"
"Emredersiniz Generalim"

Yiğit telsizini kapatıp daha fazla ağlamaya başladı. Abdullah ve Ramazan telsize bakakalmıştı. Yiğit'in istifa etme olasılığını düşünmemişlerdi çünkü boyle bir ihtimal yoktu. Yiğit vatanına, milletine ve bayrağına düşkün mesleğini seven bir insandı. Yiğit genelde içki içen biri değildi ama o an boş bulundu ve evde bulunan içki şişesini kafaya dikti. Hakan Yiğit'i aradı.

"Efendim?"
"Y-Yiğit iyi misin?"
"Ayrılalım"
"N-Ne?"
"Ayrılalım, lütfen sorgulama"

Yiğit telefonu kapadı ve derin bir nefes aldı, artık iletişimde olduğu kimse yoktu sadece yarın General'in ofisine gitmesi gerekiyordu ki bunun sadece istifa kağıdını imzalatmak için olduğunu düşünüyordu. Ramazan General ile görüşmeye gitmişti.

"Yiğit binbaşım bu aralar çok yoruldu, yarın istifasını kabul etmiş gibi yapacağım ama imzalatacağım kağıt sadece izin kağıdı olcak. Bir süre dinlenmesi iyi olur, eminimki işine geri dönecek."
"Sağolun komutanım"
"Ha bu arada Yiğit'e yanlız kalması için zaman verin ama sen ve Abdullah da uzaktan izleyin onu, güvende olduğundan emin olun"
"Emredersiniz komutanım"

Ramazan General'in ofisinden çıktığında hemen Yiğit'i aradı.

"Abi iyi misin?"
"Hı hı"
"Yanına gelebilir miyim?"
"Yanlız kalabilir miyim?"
"Tabiki abi, birşeye ihtiyacın olursa burdayım"
"Hı hı"
"Telefonunu açık tut olur mu?"
"Hı hı"
"İyi dinlenmeler abi seni seviyorum"

Ramazan aramayı sonlandırıp Abdullah'ın yanına gitti.

"Ya Ramo bence Kaan'ı Yiğit abim'in yanına göndermeliyiz"
"Neden?"
"Belki onu sakinleştirir"
"Yiğit abi yanlız kalmak istiyor"
"İyide neden?"
"Onu çok yorduk, hem özel hayatta, hemde iş hayatında"
"Haklısın da neden Hakan'dan ayrıldı?"
"Henüz bir fikrim yok"

Kaan başını kaldırıp Ramazan'a baktı.

"Y-Yiğit abi iyi mi?"
"İyi merak etme iyi"

Yiğit bir süre sonra sakinleşti ve yerden kalkıp koltuğa oturdu.

"Niye böyle hissediyorum ben? Ben böyle değilim. Ben... Ben bu kadar güçsüz değilim"

Yiğit'in göz yaşları akmaya başladığında Yiğit'in telsizinden ses geldi, bunu bütün Yavuzlar timi ve General duyuyordu ama Yiğit'in umurunda değildi.

"Yiğit, hayatım orda mısın?"
"Ne istiyorsun?"
"Ne demek ne istiyorsun?"
"Esra... Canımı yeterince yakmadın mi?"
"Anlamadım"
"Esra lütfen, şimdi sırası değil. İyi değilim tamam mı?"
"Yiğit! Noldu? Neyin var?"
"Esra gözünü seveyim umursuyormuş gibi davranma"
"Neyin var?"
"Beni sen değiştirdin! Esra, ben eski beni istiyorum anladın mı? Ben eski, gözü kara, güçlü, işini seven, sabırlı Yiğit'i geri istiyorum. Bana her ne yaptıysan gel ve düzelt"
"B-Ben naptım ki sana?"
"Esra beni neden aldattın? Ç-Çocuk.... Çocuk benim değilse neden beni kandırdın"
"Ne saçmalıyorsun Yiğit ne aldatması?"
"Yapma Esra yapma, artık güçlü değilim, gözünü seveyim yapma öldürme beni"
"Yiğit neyin var senin?"
"Neyim yok..."
"Yiğit doktora git"
"Bana ulaşmaya çalışma, kimseyi istemiyorum anladın mı? Hakanım'ı bile, kimseyi görmek, kimsenin sesini duymak istemiyorum anladın mı? Beni rahat bırak ve git çocuğunun babası ile ilgilen"
"Yiğit neyin var komandom?"

Yiğit telsizi kapattığını sanmıştı ve telsizi masaya koymuştu ama telsiz kapanmamıştı ve herkes onu duyuyordu....

*Devam edecek....

Komutan Ve İlk Aşkı | Yarı Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin