B32- Dünya'nın Kalbi

29 3 0
                                    

Rhea:

Ormanda vakit geçirirken birden her şey birbirine karışmaya başladı. Sesler ve görüntüler kafamın içinde karışıyordu. O anda önce sesini sonra görüntüsünü gördüm.

'' Sakin ol Rhea.''

Uzun, sarı ve dalgalı saçları vardı. Üzerinde salaş ve yeşil bir elbise duruyordu. Bende olan aksesuarların aynısı onunda üzerindeydi.

'' Dünya'nın Kalbi?''

'' Görüntü olarak evet ama ruh olarak pek sayılmaz. Dünya seninle iletişim kurmaya çalışıyor. Nasıl yapacağını bilmediği için beni sana gönderdi.''

'' Neden ben?'' artık her şeyden yorulmuş bir şekilde ağlıyordum.

'' Yaşadığın bunca acıya rağmen iyilik yapmaya devam ettiğin için. Dünya'nın Kalbi yalnızlığı ile baş edemeyince diğerleri ona armağan edildi. Kalp bunun değerini bilerek hayata tutundu. Mutsuzluğunu hayata dönüştürdü. Dengesizlikten bir düzen yarattı. Kalbini sevgi ile doldurdu. Tıpkı senin gibi. ''

'' Benden ne istiyorsunuz?''

'' Sadece kendin olmaya devam etmeni istiyoruz Rhea. Sen kendin olduğunda gerisi kendiliğinden gelecek.''

Onun sözleri bir yandan beni sakinleştiriyor bir yandan korkutuyordu. Birden sallanmaya başladı.

'' Duygularına dikkat et Rhea. Senin duyguların beni çok etkiliyor.'' Derken elbisesi yeşilden siyaha, bedeni ölü gibi bir beyaza dönüşmeye başladı. Artık bana öfkeli bakıyordu.

'' Gerçekten bu Dünya'nın yıkıma ihtiyacı olduğuna inanıyorsan bunu yapabilirsin. Geçmişte kaybettiğim şeylerin intikamını alabilirsin. Bu Dünya'ya hiçbir şey borçlu değiliz.''

Histerik bir kahkaha ile bana yaklaşmaya çalışınca koşarak eve doğru gittim. Flora teyze cevap vermedikçe başımda ki ağrı daha da artıyordu. Alaz'ı gördüğümde şaşırmamıştım. Isımı alıp bedenimi ölü noktasına getirdiğinde baş ağrım geçmişti.

Korkunç rüyalarım bir anda kesilince gerçekten dinlenmiş bir şekilde uyandım. Alaz ile sessizce kahvaltı ettik. Daha sonra konuşmaya başladı.

'' Seni yalnız bıraktığım için özür dilerim.''

'' Özür dilenecek bir şey yok.''

'' Var Rhea. Sen olsan hemen benim peşimden gelirdin.''

'' Yine de buraya gelmem gerektiğini hissediyordum. Çok uzun süredir sanki annem beni buraya çağırıyor gibi rüyalar görüyordum. Sadece saldırıdan sonra düşüncelerimi kontrol edememeye başladım.''

'' Eğer bunları benimle konuşmak istemiyorsan sorun değil. Kendini hiçbir şeye zorlama.''

'' Alaz geçen gün hepinizin gözünde korkuyu gördüğümde kendimden nefret ettim. Benden korkuyor olmanız elimde ki her şeyi kaybetmişim gibi hissettirdi.''

'' Yanılıyorsun Rhea. Orada senden korkmadık. Senin için korktuk. Yaşadığın şeyi anlayamadığımız için ve ne yapacağımızı bilemediğimiz için korktuk.'' Aslında inanmak istediğim düşünceleri bana söylediğinde kalbimden bir ağırlık kalktı.

'' İlk gece Flora teyze ile olan konuşmalarını duydum. Ama Alaz ben tehlikeliyim, bunu hissedebiliyorum. Yıkım getireceksem yanımda olmanı istemiyorum.'' Kalktı ve önümde eğilip ellerimi tuttu.

'' Getirmeyeceksin Rhea. Böyle bir kalbin yıkım getirebileceğini hiç düşünmedim. Hala da düşünmüyorum. Ama eğer ileri de bunu seçeceksen bunda benim de payım olacak biliyorum. Yanında olmak istiyorum. Bana bunun için izin verir misin?'' kollarını belime dolayıp kafasını bacaklarıma koydu. Kollarımı sırtına doladım. Bir süre sessizce öyle kaldık. Flora teyze bize yaklaştı.

Ulusların Yok Oluşu: Ateş Ulusu'na İtilen Toprak PrensesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin