Hayat filmlerdeki gibi olmamıştır hiçbir zaman. Kazanan her zaman iyiler değildir. Hayat, avantajlarla, dezavantajlarla kazananın belirlendiği bir rus ruletidir çoğu zaman. Hangi durumda kimin kazandığına nasıl karar verir ki insan ? Birileri ölmüyor diye, başka insanların ölmesi kazanmak sayılır mı? Kötüyü alt edemedikten sonra iyi olmanın anlamı nedir?
*******************
"Hâla bulamamış demek ki sevgili yeğenini" dedi Lider gülerek. "Bakalım yeğeninin cesedine bakarken de böyle konuşabilecek mi benimle?"
"Baba, beni bağışla ama, bu herif bizi bulamaz değil mi ?"
"Ben Liderim!" dedi Lider şiddetle. "Ben istemediğim sürece kimse bulamaz beni" dedi.
Aslında kendine çok güvendiğini söyleyen bir korkaktan başka bir şey değildi ama. Adamları dahil hiç kimse yüzünü görmemişti. Siyah cüppesini bir kez olsun başından çıkarmazdı. Sadece ve sadece infaz edeceği kurbanlara yüzünü gösterirdi. Katillerini görmeleri için. Ne de olsa ölüler konuşamazdı değil mi ?
"Gelelim size. Sen zaten sivil zaviyattın" dedi Cemileye bakarak. "Ama sen, sana güvenmiştim. En has adamım olacaktın. Babanız da sadıktı bana, siz kime çektiniz anlamadım ki?"
"Lidere sadık olmamanın karşılığı budur işte Veysel. " dedi. "Neyse, şimdi o abine gösterelim bakalım, saklambaç nasıl oynanırmış"
"Baba, her şey hazır" dedi topuk sesleri içinde içeri giren kadın.
"Sen.." dedi Veysel dolu gözlerle. Uzun zaman ona güvenmişti, sırf abisiyle çalıştığı için.
"İşte, Nehir gibi sadık olacaksın" dedi Lider gururla Nehir'e bakarken. "Abinin yanına kadar sızmıştı. Ama o yeni komiser tüm işi bozdu. Neyse, yine de bizi bulamazlar. Yani seni kurtaracak birileri yok artık."
"Kurtulmayı isteyen yok zaten." dedi Veysel son nefesini verir gibi.
*******************
"Oya çıkmadı mı bu it herifin bilgisayarından bir şey?"
"Bir saniye.." dedi Oya son kontrollerini yaparken. "İşte." dedi görüntüyü ana ekrana verirken.
Kenan kocaman ekranda yeğenini kanlı canlı gördüğünde istemsizce ağlamaya başlamıştı bile. Sinirleri iyice laçka olmuş durumdaydı.
"Ben tanıyorum burayı" dedi Selim. Kenan hızla ona döndü. "Kasetleri bulduğumuz oda burası. "
Kenan bir kez daha bakti videoya. Gerçekten de o odaydı. Halitin bu kadar salak olacağını düşünmemişti, ama halit de hastalıklı bir manyaktan başka bir şey değildi.
"O zaman gidiyoruz!"
*******************
O tanıdık evin içine girdiğinde yüzünü ekşitti Kenan. Her şeyin başladığı yerdi burası. Büyük adımlarla yerini zaten bildiği kapağa yöneldi. Kapağı hızla açtı. Giray da etrafı kolaçan ediyordu.
Yağmur duyduğu seslerle iyice korkmuş bir şekilde, sadece ağlayabiliyordu bağlandığı sandalyenin tepesinde. Ağzı bantlanmış, gözleri kapatılmıştı.
Kenan Silahla etrafı kolaçan ederek emin adımlarla ilerleyerek ulaşmıştı Yağmura. Yavaşca önüne eğildi yeğeninin. Gözündeki bağı çıkardı.
"Süpriz!" dedi gülerek. Amcasını gören Yağmur'un gözleri parlıyordu, çünkü artık korkmuyordu. Kenan ellerindeki ve bacaklarındaki ipleri keserek ağzındaki bantı da yavaşca çıkardı.
"Prensesim, ben geldim " dedi kollarını açıp Yağmur ona sarıldığında o kadar derin bir oh çekmişti ki sanki yüreğinden 10 ton yük kalkmış gibiydi. Uzun uzun çekti yeğeninin kokusunu içine.