Herkese selam 🫂 umarım herkes iyidir.
Karındeşen Jack'in final bölümü dahil olmak üzere bütün bölümlerini yazdım. 🤙🏻 az aralıklarla sizinle buluşturacağım ✌🏻
🌼Oy vermeyi, yorum yapmayı unutmayın🌼
İyi okumalar, sürçülisan ettiysem şimdiden kusura bakmayın. 😘
•••Sadece güven ve bu gece beni takip et.
Han Malikanesi, Londra
20 Haziran 2012
Saat 23.23
•~han jisung
"Annem nerede?"
Henüz ben on üç yaşındayken Eski Londra zamanlarından kalma malikaneimizin kasvetli salonunda, tüm ışıkları kapatmış cam kenarında bir hayalet gibi oturan babamın hemen arkasından dururken, tüm hafta boyunca içimi sinsi bir şeytan gibi kemiren şey, sonunda dudaklarımın arasından firar etmişti. Babamla birlikte az önce bize başsağlığı dilemek için gelen insanları ağırlamakta kullandığımız bu büyük giriş salonunda, şu an sadece ikimiz vardık.
Babamın konuşmamasını üstelemeden, sabırla soruma bir cevap vermesini beklerken gerginlikle yerimde kıpırdandım. Çünkü biliyordum, kendisi isteyene kadar asla bir şeylerin cevabını size vermezdi o. Gözlerim karanlık salonun içini dolaştığında, bir kez daha ürpermeme engel olamadım.
Ben bu evde doğmuştum, bu evde büyümüştüm ancak yine de burası bana hiçbir zaman evim gibi hissettirmemişti. Oldum halası sevmemiştim bu malikaneyi, hatta o zaman on üç yaşındayken bile yaşamaya devam ettiğim sürece sevmeyeceğime emindim. Bana güven vermiyordu bu yer. Sanki duvarlar üstüme üstüme geliyor, evin karanlık koridorlarında kol gezen gölgeler beni izliyor, boş odalardan yükselen gıcırtılar bana gülüyordu. Daha da açık söylemek gerekirse, bu evdeyken ruhum çekilmiş gibi hissediyordum.
Zaten büyüdükçe bu evin bana hiç iyi gelmediğini, aynı zamanda bir daha hiç tekrar yaşanmayacak hatıraların üstüme çullandığını anlamış ve Jeongin, Wooyoung, Hongjoong hyung ve ben, dördümüz ayrı bir eve çıkmıştık. O zaman çok küçük olan Seungmin teyzem ve eniştem öldükten sonra bizimle yaşamaya başlamıştı.
"Gitti."
Çok uzun süre sessizliğin hakim olduğu salonda Etrafı incelemeye fazla daldığımdan, babam az önceki soruma yanıt verdiginde yerimden belli belirsiz sıçramıştım.
İnsanlar bizim evimize, bize, taziyeye gelmişlerdi, sözde annem öldüğü için.
Ama onun aslında ölmediğini ve hala yaşadığını o an için yalnızca üç kişi biliyordu. Babam, ben, annem.
Tabi ben yıllar ilerledikçe bunu kardeşim olarak gördüğüm Jeongin, Wooyoung ve Hongjoong hyung ile paylaşmıştım. Onlar ise benden hemen annemin yerini bulmak için izin istemişlerdi Ancak ben bu teklifi kabul etmemiştim. Babamın iradesini kaybettiği bir anda bunu öğrenen chan hyungun teklifini de kabul etmediğim gibi.
Sonra hayatıma Minho girdi. İlişkimizde hiçbir sırın olmasını istemediğim için ona da anlattım her şeyi. O ise diğerlerinin aksine annemi bulmayı teklif etmedi bana. Sadece beni kollarının arasına çekmiş ve anlattıklarımı dinlemişti. Ertesi gün ise hiç kararlaştırmadan araştırmalara başlamış ve ikimiz bulmuştuk annemi.
İki kedi sahiplenmiş, babamdan sonra hiç evlenmemiş ve düzenli bir iş edinmişti. Onun adına mutlu olmuştum ama onu sadece uzaktan izlemek, içimde aynı özlemiyle yanıp tutuşan çocuğu susturmaya yetmemişti. Fakat ben yine de, onun oturttu düzeni bozmamak için sadece uzaktan bakmıştım ona. O, zaten beni hayatında isteseydi eğer bulurdu, adresimi biliyordu. Minho kararma saygı duymuş ve bu süreçte asla beni yalnız bırakmamıştı. Sonrasında sessiz sedasız, kimseye bahsetmeden hatta Kendi aramızda bile hiç konuşmadan kapatmıştık bu konuyu. Yıllardır da açmamıştık.
Annemin gidişi ise, biranda ortaya çıkan bir şey değildi, çok uzun yıllara dayanıyordu. Benim doğumumdan bile öncesine. Annem ve babamın hiçbir zaman mutlu bir evlilikleri olmamıştı. İkisi de bana karşı gerçek bi anne baba gibi olsalar da, ikisinin arasında soğuk rüzgarların estiği kırk metre öteden bile fark ediliyordu. Annemin babama karşı açtığı boşanma davasını babamın reddetmesi ise aralarındaki kayışın tam anlamıyla koptuğu nokta olmuştu. Annem de daha fazla dayanamayıp beni, babamı, evimizi hatta ülkeyi terk etmişti. Babam onu aramaya tenezzül bile etmese de çok kibirliydi. Terk edilmenin verdiği utançla herkese onun olduğunu söylemiş, resmi olarak devlet kayıtlarında onu ölü göstermişti. Scotland Yard emniyet müdürü olması ise onun için avantajdı.
"Bir daha gelmeyecek mi?"
Nitekim çocuktum daha. On üç yalında, hâlâ annesinin sevgisine ve ilgisine muhtaç bir çocuktum ve annemi özlüyordum. Onu yanımda istiyordum, hep olduğu gibi. Gene bana masallar okusun, benimle filmler izlesin, benimle gezsin, benimle oynasın, benimle eğlensin istiyordum. Bunlar olmasa da olurdu, ben annemi yanımda istiyordum.
Her ne kadar giderken beni yanına almadığı için, beni babamla bir başıma bıraktığı için ona çok kızıp kırılsam da, günün sonunda annesini arayan bir çocuktum. O yüzden hâlâ küçük de olsa döner belki diye bir umutla sormuştum babama, cevabını bildiğim halde.
Babam kafasını yavaşça iki yana sallamış ve içten içe bildiğim ama reddettiğim o cevabı vermişti bana. Annem bir daha geri gelmeyecekti.
Babam kafasını salladıktan sonra arkasında donup kalmış bana dönmüştü. Sabahtan beri ağlamamaya çalışmaktan yüzüm kan ter içinde kalmıştı ve içime çektiğim nefesler, tutmaya çalıştığım hıçkırıklara dönüşmüştü.
Annemin ölmediğini biliyordum ama henüz on üç yaşındaydım. Annemin yaşadığını bilmeyen insanların, önümde kendilerini parçalayarak hırpalamalarını izlemek psikolojimi mahvetmişti. Sanırım babam da bunu fark etmiş ve belki bana acıdığındandı ama beni kollarının arasına alarak sarılmıştı. Ben sonunda babamın kollarında sessizce ağlayarak uyuyana kadar, o akşam onunla ikimiz beraber dışarı izlemiştik.
Ve ne olduysa da zaten o günden sonra olmuştu.
Birlikte bir baba oğul gibi olduğumuzu hissettiğim son zamandı o akşam. Bir daha asla eskisi gibi olamamış, ona baba dememe bile izin vermemişti.
Ve ben nedenini hiçbir zaman öğrenememiştim.
Şimdiye kadar.
Az önce herkese yüksek sesle okuduğum satırlar, tüm her şeyi izah edene kadar.
•••
🌼Oy verip, yorum yapmayı unutmayın🌼
Karındeşen Jack final yaptıktan sonra gelecek olan bir tane uzun fic, bir tane mini fic ve bir tane de one shot sizi beklemekte 💜 lütfen beni takipte kalın 💃🏻
Bir sonraki bölümde görüşürüz. 🫠
Kendinize iyi bakın🎉
Minsung ile kalın🫂
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karındeşen Jack ~ Minsung
Fanfiction1888 yılında Londra'da Karındeşen Jack lakabını alan seri katil birçok kadının eceli oldu. Bıraktığı tüm ipuçlarına rağmen dedektiflerin bu kana susamış katili asla bulamayacaklarını kim bilebilirdi ki? • Bu cinayetler silsilesinden tam 135 yıl sonr...