38.Bölüm

45 5 58
                                    

Uzun bir aranın ardından herkese yeniden merhaba demekten büyük bir kıvanç duyuyorum. 🤹🏻‍♀️

Sizi yeni bölüm için aşağı yukarı iki ay kadar beklettiğimin farkındayım ancak bunun yazdığım ficleri beğenerek okuyanlar için güzel bir sebebi var. 🙀🫢

Bu kadar uzun süre beklememin sebebi; bu fic final verdikten sonra yayınlayacağım bir uzun fici, bir one shot'ı ve bir mini fici yazmaya başlamış olmam. 🎉🎊🥳

Lafı uzatmadan bölüme geçelim. 🎣

Herkese iyi okumalar dilerim.🍬

🌟Oy vermeyi, yorum yapmayı unutmayın.🌟

•••

O ay çok yalnız görünüyordu.

Bedlam Akıl Hastanesi, Londra16 Aralık 2033Saat 20

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bedlam Akıl Hastanesi, Londra
16 Aralık 2033
Saat 20.00

~han jisung

Elimde tuttuğum kitabı daha sıkı sararak güvende olduğundan emin olurken çevreye kulak kabartmıştım ancak ne kadar dinlersem dinleyeyim olmaması gereken hiçbir ses gelmemişti kulağıma. Kulağıma çalınan tek ses hem kendimin hem de diğerlerinin hızlı nefes sesleri ve koştururcasına olan ayak sesleriydi.

"Tetikte olun." Yavaş adımlarla kapıya doğru ilerlerken artık bu lanetli yerden kesinlikle çıkmak için can atıyordum. Elimdeki eski kitabın bize bu davada bize ne gibi bir yardımı dokunacağından hiç emin değildim ancak her türlü yardım eline muhtaçtık işte. Bu kadar düşmüştük ve benim aklımı kaçırmama ramak kalmıştı.

Sonunda kapıdan dışarı çıktığımızda hastanenin ıssız ve karanlık bahçesinde gezdirdim gözlerimi. Etrafta gerçekten hiç kimse yoktu. Sanki terk edilmiş gibiydi. Halbuki saat daha henüz sekize gelmişti, yani hastaların uyumak adına odalarına çekilmeleri için biraz erken bir saatti. Ama akıl hastanesi prosedürlerinden ben ne anlardım, orası ayrı bir mevzuydu. Birkaç saat önce diğerleriyle çıktığımız uzun merdivenlerden inmeye başlarken bunları umursamadım. Binanın çıkış kapısını gördüğüm an omuzlarımı terk eden gerginlik, bahçede yürümeye başladığımızda biraz daha azalmıştı.

İşte bu da yaptığım son hata oldu.

Tam olarak neresi olduğunu kestiremediğim bir yerden gelen bağırtı istemsizce hepimizin irkilmesine sebep olduğunda şokla etrafıma bakındım. Diğerleri de benim gibi anında dikkat kesilirken hiçbirimiz arkamızdan koşarak gelip Minho'nun üstüne atlayarak onu yere yıkan kişiyi fark edememiştik.

Minho üstüne atlayan kişiyle birlikte yere düşerken birkaç saniye kadar ne olduğunu idrak edemediğimizden hiçbirimiz  bir şey yapamamıştık. Ama sonra kendimi toparladığımda panik yapmak yerine hemen belimde asılı olan silahımı aldığım gibi tetiğini çekerek havaya kaldırıp ateş ettim. Amacım Minho'yu yere deviren kişiyi ses yardımıyla korkutup üstünden çekilmesini sağlamaktı. Ancak bu sırada kolumun altında sıkıca tuttuğum kitabı düşürdüğümün farkında değildim.

Karındeşen Jack ~ Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin