03 - "Masal"

11.2K 517 45
                                    

"Ve Asel Tekin masalına Ali'yi dahil ediyor." 


Hafızamın bir köşesinde kime ait olduğunu hatırlamadığım 'Her insan kendi cehennemini kendisi yaratır,' diye bir söz vardı. Ben de kendi cehennemini yaratmak konusunda çok başarılıydım. Her adımım ve her seçimim bir cehennemdi. Her şey olağan giderken kendimi yine bir kavganın içinde bulmayı başarmış ve ailemi de bu cehenneme ortak etmeyi başarmıştım.

Eylem ummadığım bir şekilde gün doğana kadar sürmüştü. Hal böyle olunca bir gün sonra öğle vakitleri eve geldiğimde annemin öfkesi de kaçınılmaz olmuştu. Hayal kırıklığı dolu bir ifadeyle "Hatalarından asla ders çıkarmıyorsun," dediğinde dudaklarımı sıkıca birbirine kenetleyip öfkesini kusmasını bekledim. Daha önce de duyduğum hayal kırıklığı dolu cümlelerini tepki vermeden dinlemeyi başarabilmiştim. Annemin öfkesini çıkarmasına karşı yenilmez bir duruş sergilemiştim ama babamın beni gördükten sonra sessizce odasına çekilmesi içimi yakmaya yetmişti. Bağırıp öfkesini yüzüme kusmasını tüm sessizliğine tercih ederdim. Yaşadığım kırgınlık ile salonun ortasında öylece kalakaldım.

Salonun ortasında beklemem sona erdiğinde ayaklarımı yerde sürüyerek kendimi odaya attım. Kendimi berbat bir yenilgi almış gibi hissediyordum. Onların yüzünde her seferinde hayal kırıklığı görmek canımı yakıyordu. Uyuyabilmenin umuduyla kendimi üzerimi değiştirmeden yatağın üzerine bıraktım. Babamın odasına gidip "Bir daha olmayacak," dediğimi düşünmek zor geliyordu. Onun gözlerine baka baka yalan söyleyemezdim. Oraya gittiğimde bir tartışmanın içinde kendimi bulmam kaçınılmaz son olacaktı.

Sıkıntılı düşünceleri bastırmak için gözlerimi kapattığımda yorgunluğun verdiği rehavet ile uyuyakalmayı başardım.

Ne kadar süre sonra olduğunu bilmediğim bir zaman sonra gözlerimi açtığımda sırtımdan omuzlarıma kadar çıkan hafif bir ağrı vardı. Gözlerimi sıkıca kapattıktan sonra tekrar açtım ama şakaklarımda gezinen ağrı dinmedi. Zorla yatağımdan kalkıp banyoya geçmek dakikalarımı almıştı.

Banyodaki sobanın yanmasını beklemeden soğuk su ile yıkandıktan sonra kendimi daha berbat hissetmeye başladım. Bu açık bir şekilde hastalığa davetiye çıkarmaktı ama önemsemedim. Banyodan çıktığımda neredeyse tüm bedenim titriyordu. Kimseye görünmeden odaya geçip üzerime kalın bir kazak ve altına bir tayt geçirdim. Saçlarıma bir havlu sardıktan sonra salona geçtiğimde annem salona hazırladığı kahvaltı masasını izlerken buldum.

Hastalığımı belli eden boğuk sesimle "Ne yapıyorsun?" diye sorduğumda beklemediği için irkilerek başını kaldırdı.

"Eksik var mı diye bakıyorum," dediğinde aramızdaki buzların eriyip erimediğini merak ettim.

Duvardaki saate baktıktan sonra tekrar bakışlarımı ona çevirdim. "Bugün de mi okula gitmeyeceksin?" diye sordum.

Bana cevap verirken gözlerinde sanki birer ışıltı belirdi. Tatlı bir sesle "Hayır," dedi. Mutfağa gitmeden önce "Baban da yayınevine gitmeyecek," diye ekledi. Evde olağan üstü bir hal ilan edildiği belliydi ama başım o kadar çok ağrıyordu ki bunun üzerine fazla düşünemeden sandalyeyi çekip oturdum.

Annem tüm tartışmayı unutmuş gibi davranırken babamın bu şekilde davranmayacağına emindim. Zaten onu daha fazla kızdırmamak için iştahım olmamasına rağmen kahvaltı masasında yerimi almıştım.

Annem masaya çıkardığı üç çay bardağına çayları dökerken babam sessiz bir şekilde gelip tam karşımda yerini aldı. Babamın sessizliği ve aramızdaki gerginlikten dolayı kahvaltıyı sakin bir şekilde bitirdikten sonra mutfaktan çıkmadan önce "Kahveleri salonda içelim," dedi. Beraber yaptığımız kahvaltıların sonrasında içilen kahveleri bugün atlayacağını düşünerek hata etmiştim.

Solumdaki Devrim [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin