"Seni seviyorum."
Nevzat'ın sesiyle panikleyen Ali tuttuğu bileğimi bırakıp arkadaşlarına döndü. Ali yüksek bir sesle "Toplayın her şeyi," dediğin de Canan "Ben topladım," diyerek gülümsedi. Az önce korkudan titreyen Canan fazla hızlı toparlanmıştı. Boynundaki küçük yara izindeki kanı işaret parmağıyla sildikten sonra anlık bana korkar bir bakış attı. Bana kendimi kötü hissettiren bu bakışın bir anlamı yoktu.
Ali tekrar bana döndüğün de "Gidiyorum," diyerek balkon kapısını açtım ve karşımda Erkan'ı görmenin şaşkınlığı ile kısık bir inleme sesi dudaklarımdan döküldü. Erkan, bir adım ötemde duruyordu. Ali ise bir adım arkamda duruyordu.
Ali'nin bir elini belimde hissetmem de beni yaşadığım şaşkınlıktan çıkaramadı. Korku parmak uçlarıma kadar hızla yayılıyordu. Erkan'ın gözleri benim gözlerime odaklanmışken kendimi iyi hissetmem mümkün değildi.
"Nerde bir bela kokusu alsam sizinle karşılaşır oldum," dediğinde sesli bir yutkunuş geçti boğazımdan. Erkan'ın sesi mide bulandırıcıydı.
Ali "Umarım bunlar birer karşılaşmadır. Aksini düşünmeye başlıyorum," dedikten sonra beni yanına çekti.
"Takip ettiğimi mi ima ediyorsun?" diyen Erkan'ın yüzünde sinir bozucu bir gülümseme vardı.
Erkan'ın bize doğru attığı bir adım sonucunda refleks olarak Ali'nin göğsüne doğru yaklaşıp bir elimi arkasından beline sardım. Bu hareketi kendime yediremesem de korku ile yapmıştım. Erkan'ın tekrar karşıma gelebilecek kadar basit bir şekilde kurtulmasını beklemiyordum.
"Asel'i takip etmeyecek kadar akıllısındır diye düşünüyorum." Ali bugün sinir kotasını doldurmuştu. Bunu her zerresi ile gösteriyordu. Bana olan siniri de birleşince Erkan'ı öldürme isteğini belimi sıkan elinden hissedebiliyordum. Yine de bu tutuş bana kendimi güvende hissettiriyordu.
"Sen üzerinde üniforması olan bir polisi tehdit mi ediyorsun?"
"Sadece üniformasına güvenen koca bir adam." Ali'nin cümleleri ne kadar sakin çıkıyorsa Erkan'ın üzerindeki etkisi bir o kadar fazla oluyordu.
Erkan bize doğru bir adım daha attığında Nevzat bizi kenara iterek önümüze geçip "Bir sorun mu var?" diye sordu.
"Evet," dedi Erkan. Gözleri bir an olsun gözlerimden ayrılmadı. "Evi aramamız gerekiyor."
"Tabi arayabilirsiniz ama öncelikle arama izninizi görebilir miyim?" Nevzat sakince doğru bildiğini yapıyordu.
Ama Erkan istediğini alırdı. Arkasında duran ekibine dönüp "Evi arayın," dediği anda altı polis bizi hiçe sayarak balkondan içeriye girdi. Nevzat, Ali ve diğerleri polisleri engellemedi. Arama izni meselesini de üstelemediler. Her şeyi toplamanın rahatlığı ile polislerin işini bitirmesini beklediler.
Polisler içeride aradıklarını bulmak için arama yaparken Erkan asla yanımızdan ayrılmadı. Her an kaçabilecekmişiz gibi karşımıza geçip sinir bozucu bir rahatlıkla bekledi. Bekledi ama içeride umduğunu bulamayan polisler işini bitirip çıktığında tüm rahat tavırları bir anda yok oldu. Sinirinin bozulduğunu yüzünden okunuyordu. "Binin araçlara," diyerek yanındakileri gönderdikten sonra bir süre daha bizimle beraber dikilmeye devam etti.
Çıkaracağı bir pislik aklına gelmediğinden olsa gerek bir şey söylemeden gitmeden önce Ali'nin belimde duran eline dikkatli bir şekilde baktı. Ben konuşup sinirlerimizi bozacağını düşünsem de tek bir kelime etmeden gitti.
Erkan'ın bahçeden çıkmasıyla Nevzat bize dönerek "Allah aşkına bunun derdi ne?" diye sordu.
Nevzat'a "Tahtası eksik onun," diye karşılık verdiğimde "Bizim de eksik," dedi. "Bak biz kimsenin evini basmıyoruz. Nerde deli bizi buluyor." Nevzat söylenerek yanımızdan ayrıldığında Ali'ye bakmadan "Gitmek istiyorum," dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Solumdaki Devrim [Tamamlandı]
General FictionBir rüya gördüm, baba. Bir tarafı uçurum diğer tarafı sen. Nereye gideceğime karar vermek çok zor geldi. Karnımda o uçuruma dair küçük bir iz vardı. Ben ona aittim. O da bana... Bir sana baktım bir de uçurumun güzelliğine. Senin güvenli kollarını...