37 - "Sergüzeşt"

3.5K 268 57
                                    

 

*Şimdiden uyarıyorum; bölüm içerisinde birazcık +18 sahneler vardır.

"Cehennemin ortasına bana özel bir cennet kurulmuştu. "

Bazı anlarda karşınıza çıkan tek bir soru hayatınıza kısa bir mola verdirir. Cevabı basittir ya da sizden başka herkese basit görünür. Halbuki geleceğinizdeki her anı o cevabınız belirleyecektir. Bir de yüreğiniz, kendi doğrularınıza karşı geliyorsa işte o müstesna bir durum ile karşı karşıya kalırsınız. İki seçenek de birbirinden bilinmez yol gibidir. Hangisi sergüzeşt dolu bir hayat, hangisi müphem bir yoldur bilemezsiniz.

Ali'nin kahverengi gözleri, gözlerimden bir an olsun ayrılmıyorken ben sergüzeşt ve müphemlik arasına sıkışan ruhumla çok uzaktaydım.

Hayallerim vardı.

İsteklerim ve arzularım vardı.

Diğer tarafta ise;

Bana cenneti vaat eden adam vardı.

Basit bir imzayı önemsemeden ona kendimi çok kısa bir süre önce teslim etmiştim. Cehennemin ortasına bana özel bir cennet kurulmuştu. Ve bu cennette sadece Ali ile olmak istiyordum. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Nefesim dudaklarım arasından kendini dışarıya bırakıp Ali'nin yüzüne doğru gittiğinde gözlerimi açıp yüzünü iki elim arasına aldım. Bir imza, benim hayallerime engel olamayacak kadar önemsiz ama cenneti yaşatacak kadar da önemliydi.

"Asel Bozok olmak bana çok yakışacak," derken, küçük bir ateşi alevlere çevireceğimden bihaberdim.

Saniyelerin gerginliği ile belirginleşen boynundaki damarlara gülümsedim. Ali'nin cevabımla rahatlamasını onların ağır ağır gidişiyle anladım.

Adamın dudakları sola doğru kıvrıldı. Cennetin kapıları bana aralandı. Başımı hafifçe kaldırıp dudaklarımı dudaklarına bıraktım. Ellerimi yüzünden ensesine doğru ilerlettim. Başını kendime tamamen bastırdığımda bedeni de kollarından destek almayı bırakmıştı. Bacaklarımın arasındaki sertliği ile dudaklarına kısık bir inleme bıraktım. Dudaklarının hafifliği her an beni içine katmak istercesine sertleşirken kazağımın ucundan tuttu ve yukarıya doğru çekip çıkarırken bir anlığına dudaklarından uzak kaldım. Dudaklarım açlıkla kendini onun dudaklarına hapsetmek istiyordu.

Dudaklarını dudaklarıma sunmak için geldiği an geriye çekilmesiyle bir hayal kırıklığı ruhumu esir aldı. Kendi üzerindekini çıkarıp attı ve tekrar dudaklarını benimle buluşturduğunda daha farklı bir beklentiye girerek ellerimi kalçalarına indirip onu kendime bastırdım. Bu hareketimle dudaklarıma boğuk bir kahkaha bırakırken elini göğüslerime indirdi. Dokunduğu her yer yangın yerine dönüşüyordu ve adam bundan bihaberdi. Parmakları kasıklarıma kadar indiğinde artık daha fazlası vardı. Tamamen onu hissetmekten başka düşündüğüm hiçbir şey yoktu. Bedenim çoktan ona teslim olmaya hazırdı ama Ali bu anı uzatmaya kararlı gibi ağır ağır hareket ediyordu. Elini çamaşırımın içine doğru indirdiğinde kalbim artık yorulmuş bir haldeydi. Başını kaldırıp beni izlemeye başladığında eli de artık ıslaklığımda geziniyordu. Gözlerim onun bu arzu dolu bakışlarına daha fazla dayanamadı ve gerilen vücudumla beraber gözlerimi kapattım.

"Gözlerini aç," derken sesinin bu halini ilk defa duyduğumu fark ettim. Sesi, tutkunun en yoğun haliydi. Yutkundum ama konuşamadım. Tekrar "Gözlerini aç," dediğinde dudaklarım aralandı ama tek yaptıkları titremekti. Elini bir kaşif gibi en mahrem yerimi keşfederken, cümlelerim de bana veda etmişlerdi.

"Gözlerin de kendimi görmek istiyorum, sevgilim," dediğinde nefesinin sıcaklığı yüzümü esir aldı. Gözlerim kendiliğinden aralandı ve görebileceği en güzel bir çift göz ile karşı karşıya kaldı. Eli, gezintisini tamamlamış gibi benden uzaklaştığında bacaklarımı birbirine bastırdım. Bu yaptığıma utanmak istesem de onun oradaki varlığını istiyordum. Eğilip dudaklarıma bir öpücük bıraktığında gevşeyen bacaklarım sayesinde elini çamaşırımdan çıkardı. Bitmiş olmasına üzülmek için kendimi hazırlarken hızlı bir hareketle taytımı çamaşırımla beraber çıkararak beni tamamen savunmasız bırakmıştı. Bakışları artık yüzümde değil bedenimin üzerinde geziniyordu. Çıplaklığımdan rahatsız olmaya başladığımda elini tekrar ait olduğu yere götürdü. Islaklığımda gezinen parmakları oradan tekrar kasıklarıma ve göğüslerime kadar geldi. Bu sefer ondan önce davranarak üzerimde son kalan şey olan sutyeni ben çıkarıp attım. Bir eli göğsümü kavradığında iki elimi omuzlarına koyarak onu kendime çektim ve aniden ilhamı gelen bir şair gibi dudaklarına kelimelerimi dökmeye başladım.

Solumdaki Devrim [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin