'Yayımla' tuşuna basıp hikayemin yeni bölümünü yayımladım.
Arda'ya karşı olan hislerimi bilmiyordum.Ona aşık gibi davrandığımın farkındaydım ama öyle miydi yoksa yalnızca etkilenmiş miydim anlayamıyordum.Aşık olup olmadığını anlamak bu kadar zor olmamalıydı.
Evet, gerçekten çok karizmatikti ve yakışıklıydı.Ama bu ona aşık olduğum anlamına gelmezdi değil mi? Etkilenmiş te olabilirdim.Acaba aşık mıydım? Tanrım! Deliriyorum!
''İç ses, biraz yardımcı olamaz mısın?''
''Bunu neden sorguluyorsun! Ona aşıksın!''
''Ne münasebet!'' diye cırladığımda kendimden iğrendim.Sadece biraz.
''Onu gördüğünde hissettiklerin...sesini duyduğunda bile kuduruyorsun!''
Sessiz kaldım.Neden onu bu kadar takıyordum ki?
Sessizliğimi mesaj sesi bozdu.Ondan gelmemesini umarak mesaja baktım.İşte! Ondandı!
-Bölümün şaşırtıcı derecede sıradan.Bu kadar sıradanlaşmak zorunda mısın?
-Sıradan filan değil.
-Oww, seni anlıyorum bebeğim.Ben olsam ben de kabullenmem.
-En azından benim hikayelerim senin hikayalerin kadar...
-Benim hikayelerim kadar, ne? Hikayelerim mükemmel Küçük Yazar.
-En azından benim hikayelerim senin hikayelerin gibi boğucu değil.
-Boğucu mu? Anlayamıyorsan senin sorunun bebeğim ;)
-Bana bebeğim demeyi ne zaman keseceksin?
Bir süre sonra mesaj geldi.
-Sen olgun davranınca:))
-Ben olgun davranıyorum!
-Sinirlenme ama minik kuşum ;) Üzülüyorum :(
-Yalan söyleme be.
-Ve Küçük Yazar'ın Atarlı karakteri ortaya çıkar...
Atarlı mı demişti o?
-Sensin atarlı.
Mesaj gelmeyince tekrar yazdım.
-Ne zaman buluşacağız?
-Çok mu istiyorsun?
Ne diyecektim? Evet aşkım çok istiyorum.Hatta o kadar çok istiyorum ki o saçlarını koklamak, ellemek sana sarılmak yanağına küçük bir buse kondurmak, dizine yatmak beni baştan çık-
Kendime şiddetli bir tokat attım ve toparlandım.
''Deliriyorum.''
-Sadece biraz.
-Bana neden güveniyorsun? Seni kendime aşık ederek uyuşturucu bağımlısı yapmak istiyor olabilirim.Seni kaçırırım ve olmadık şeyler yaparım? Nasıl yapmayacağımdan emin olabiliyorsun?
Vay, lafı ne güzel soktun.
-Olamıyorum.İçimdeki ses sana güvenmemi söylüyor.
''Beni ne de güzel kullanıyorsun.'' diyen iç sesime kulak asmadım.
-Pekala.Yarın saat üçte, Central Park'da diyerek oturumunu kapattı.Sevinç çığlığım tüm evi inletirken sevinç dansımı yapıyordum.
''Heyooo!''
Sonunda onunla buluşacaktım!!!!
Sevinç dansımla yetinmeyip bilgisayardan bir şarkı açıp hoparlöre bağladım ve dansa devam ettim.Dansımı ardı ardına çalan kapı zili böldü.Müziği kapatıp aşağı indim ve kapıyı açtım.
Görmek isteyeceğim son kişisin, seni salak.
''Ne istiyorsun?''
''Bu ne gürültü? Sağır mısın?"
"Değilim."
"Uyumaya çalışıyorum.Şu müziği kapat!"
"Bağırmasana be!"
"Kes sesini ve şu aptal müziğin sesini kıs!"
"Ya bağırma kulağımın dibinde!!!" Diye cırladığım anda sinirle soludu
"Müziğin sesini kısıp tek bir insanın dinldyebileceği seviyeye getirmezsen polisi ararım, komşu." Hastalıklı bir kahkaha attım.
"Ara,ara da geçen gün beni sapık gibi izlediğini anlatayım.Arar mısın lütfen?"
"Boş konuşmayı kes ve şu lanet müziğin sesini kıs." Dediğinde suratına tokatı yapıştırdım.
"Kimse Justin Timberlake'in müziğine lanet diyemez!" Diyerek kapıyı çarptım.
Gerizekalıydı ya.Brnim Justinimin müziğine lanet okuyordu ha? Sıçıveririm kafasına.Telefonum çaldıgında yukarı koştum, Mia arıyordu.
"Efendim?"
"Naber bebek?"
"Mia, ne var?"
"Upss, biraz ters tarafından kalkyın galiba?"
"Alakası yok.Salak komşum Justin Timberlake'in müziğine lanet okudu!"
"Aman tanrım!!!"
"Çok sinir bozucu." Mia ve ben tam bir Justin Timberlake hastasıydık.
"Hemen oraya geliyorum Alexis."
"Bekliyorum." Diyerek telefonu kapattım.Ev telefonu çalmaya başladığında la havle çektim.
"Selam bebeğim" karsı taraftaki ses bir yerden tanıdıktı ama nerden?
"Sen kimsin?"
"Hadi ama,yapma" diyerek bir kahkaha attı.Kahkahası kulaklarımı doldururken tiz bir çığlık attım.
"Simon!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜK YAZAR
Teen FictionOnunla tanıştıktan sonra adım Alexis değil Küçük Yazar olmuştu.Ben bunu ne kadar kabul etmesem de o ölürken bile bana Küçük Yazar demişti.İstesem de istemesem de ben onun Küçük Yazarıydım. Umudun, kaybetme korkusunun ve gerçekliğin hikayesi.