-34-

56 6 0
                                    

''Ne biçim bi yankı bu be?'' dedim şaşırarak.
''Yankı değil güzelim.'' ve o an, demirlere koyduğum ellerimin üzerinde bir el daha hissettim.Hemen ellerimi çektim.
''Sen kimsin?'' dedim, yakışıklı çocuk olduğunu biliyordum ama adını öğrenmek istiyordum.
''Bana kısaca, Engel derler.'' 'lakabın da kendin gibi geri zekalı.' demek istesem de diyemedim.
''Bana zarar vermeyeceğini söylemiştin.'' dedim sesimin hayal kırıklığı şeklinde çıkmasını umarak.Çıktı da.
''Bana o kelimeyi söylemeyecektin.'' uzatmak istemedim.
''Bana ne anlatacaksın?'' deyiverdim.Cebinden anahtarını çıkardı ve kapıyı açıp içeri girdi.Bense, tekrar bir şey yapmasından korkuyormuş izlenimi vermek için geri geri gittim.
Amacım, burdan kurtulmaktı tabi.Nasıl mı kurtulacaktım? Onu etkileyecektim.
Asi kızların masum halleri erkeklerin ilgisini çekmez miydi? Wattpad'de hep öyle oluyordu.
''Korkma.Bir şey yapmayacağım.'' diyerek bazaya oturdu.
''Otur.'' dediğinde bende bazanın bir ucuna oturdum.
''Yaklaş.Bazı fotoğraflar göstereceğim.'' biraz yaklaştım.Cebinden birkaç fotoğraf çıkardı.Bana uzattı.
Baktığım anda gözümden birkaç damla yaş fotoğrafın üstüne düştü.
Anastasia ve Ardanın, bir parkta öpüşürkenki fotoğrafları.Ama benimle tanışmadan önce de yaşanmış olabilirdi.
''Peki bunlar hangi güne ait biliyor musun?'' dediğinde ona baktım.
''Parti gününden iki gün önce.'' dediğinde hıçkırdım.
Beni aldatmıştı! Bana olan sevgisi hep yalandı!
''Diğer fotoğrafa bak.'' dediğinde baktım.
''Bu da, sana 'Seni Seviyorum' dediği güne ait.
Göz yaşlarım boncuk boncuk gözlerimden düşerken, fotoğrafları yere fırlattım.
''Bana zarar vermekten başka hiçbir şey yapmıyorsun!'' ayağa kalkmaya çabaladım ama canım çok acıdı.Acıyla inledim ve ne kadar can yakıcı olsa da ayağa kalktım.
''Senin intikam planına ortak olmayacağım!'' dediğimde bana acıyarak baktığını fark ettim.Sinirlerim tepeme çıktı.Onun zayıf noktası geri zekalı kelimesiyse, benimki de bana acınmasıydı!
''Bana.yakın.acıma.'' sinirle çıkan sesimin yanında, sinirle titriyordum.
''Sana acıyorum.'' duymak istemiyordum.Bir şeyler söyledi ama, son söylediği kulağıma çarptı ve son damlayı kaçırdı.
''Sen onun Küçük Yazar'ı sın değil mi, ama Küçük Yazar, Arda seni esmer bir çıtırla aldattı.Yazık sana.'' boy aynasının yere düşen kırık parçasını elime alıp ona ilerledim ve boynuna tuttum.
''Beni sinirlendirme, yemin ederim keserim!'' korktuğu belli olurken sırıttım.
''Korkuyor musun,yazık.'' cebinden anahtarı çıkardım.
''Bana sakın engel olma, keserim.'' anahtarla kapıyı açtım, beraber dışarı çıktık ama onu çevik bir hareketle beni tuttukları odaya itip kapıyı kapattım ve kilitleyip anahtarı aldım, deli gibi koşmaya başladım.
Arkama hiç bakmadan koşuyordum.Bir yandan sessiz sessiz ağlıyordum tabi.
Bir kapı gördüm ve açtığımda, karşıma mavi gökyüzüyle, çok ağaçlı bir orman çıktı.Umursamayıp ormana girdim ve koşmaya devam ettim.
Beni aldatmıştı, hiç umursamamıştı.Ben hep onun yanındaydım ama onun umrunda bile olmamıştı.Anastasia denen kızı da öldürecektim.Ardayı öldürmeyecektim ama birdaha asla suratına bile bakmayacaktım.
Benim onunla evlenme hayallerim varken, onun için Müslüman olup onun için adımı değiştirip Türkiyede yaşama hayallerim varken, onun hayalleri hiç olmamıştı.
Küçük Yazar.
''Küçük Yazar.'' fısıldayışım beni daha çok ağlattı.
Beni çok üzüyordu.
Engel midir nedir, ondan da nefret ediyordum.
Eleanor neredeydi Allah aşkına? 
Ne saçmalıyorsun dedim kendi kendime.Beni aradıklarından emindim.Tamam, artık Ardanın bana olan sevgisine inanmıyordum ama, El'in ve Burak'ın beni gerçekten sevdiklerini biliyordum.
Söğüt ağacı.
Bu yılı bu okulda bitirecektim ama, okul bittiği gibi gidecektim.Buraya gelmesem bunları öğrenmeyecektim.Lanet olası BlackRace kasabası.Lanet olası Race Koleji ve Lanet olası Arda.
Şuan ihtiyacım olan şey, inanmyacaksınız ama Simon'dı.
Simon üzüntülü anlarda destek olan tek insandı.Belki Eleanor da destek olurdu.Belki değil, kesin destek olurdu ama, Simon kesinlikle benim ihtiyacım olan şeydi.Yorgunlukla yere çöktüm ve sessiz sessiz ağlamaya devam ettim.
----------------------
Başımın ağrısı zonklamaya dönüşmüştü ve ben dayanamıyordum.Çöktüğüm yerden kalktım ve ormandan çıkmak için etrafıma bakındım.Bir yol bulamayınca düz yürümeye devam ettim.
Sırtım artık acımaya başlamıştı ve yatıp uyumak istiyordum.Ama oraya asla geri dönmeyecektim.
Bir süre düz yürüdüm ve istemsizce dizlerimin üstüne düştüm.Başımın zonklaması,kalbimdeki acı ve sırtımdaki morluklar...

- Eleanor Ağzından -
''Bulamıyoruz!'' diye haykırdım.Başım zonkluyordu.
''Bulacağız.İnan bana.'' dedi Burak yanıma gelerek.
''İnanmıyorum! Artık hiçbir erkeğe inanmıyorum!'' diyerek evden çıktım.
Nereye gideceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu.
''Neredesin Alexis, neredesin!'' kaldırıma çöküp ağlamaya devam ettim.
''Onun nerede olduğunu biliyorum.'' sese döndüğümde, bunun Max'ten geldiğini gördüm.
''Ne saçmalıyorsun?'' dedim.
''Aslında söylemeyi düşünmüyordum ama sana acıdım.Berbat görünüyorsun ve üzüntün gözlerinden okunuyor.''
''O...nerede?'' 
''Wary Ormanında.'' gözlerimi büyüttüm.
''O ıssız yerde ne işi var!'' ağlamamak için zor duruyordum.
''Kaçırıldı.Engel'in deposunda tutuluyor.''
''Onu neden kurtarmadın!'' dedim sinirle.
''Kurtaramazdım.Engel ve adamları çok güçlüler.'' 
''Umrumda  mı sanıyorsun? Beni oraya götür!''
''Saçmalama.Oraya gidemezsin.''
''Gideceğim, beni oraya götür!''
''Bari şunlara haber verelim.'' dedi gözleriyle, Alexis'in evinin penceresinden bana bakan Burakla Ardayı göstererek.Onlara kısacık bir bakış atıp Max'e döndüm ve elinden tutup onu sürükledim.
''Beni oraya götüreceksin.''


KÜÇÜK YAZARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin