''Sh-Shane?''
''Evet bebeğim?''
''Burda ne arıyorsun?''
''Seni.'' deyip içeri girmeye kalktığında geçeceği yere elimi koydum.
''İçeri geçemezsin Shane.'' şurada Ardayla olan mutluluğumuzu bozmasına müsade etmeyecektim.
''Neden?''
''Çünkü günümü Ardaya ayırdım.'' bana baktı,baktı,baktı.
''Görüşürüz Shane.'' diyerek kapıyı kapatacağım sırada ayağıyla durdurdu.
''Bekle.''
''Ne var be?'' dedim, kapı eskisi kadar açık değildi.
''Arda gidince bana haber ver.Seninle konuşmalıyım.'' göz devirip kapıyı suratına çarptım.
Arda tuvalete girmişti de konuştuklarımızı duymamıştı.İyi ki de duymamıştı çünkü duysaydı ona ne derdim bilmiyordum.
''Eee napıyoruz?'' dedi Arda merdivenlerden inerken.
''Bence dışarı çıkıp birkaç fidan ve çiçek tohumu alalım.'' dedim.Güldü.
''Demek benimle çiçek dikmeyi bu kadar çok istiyorsun?'' güldüm.
''İstiyorum.''
''İyi.Giyin o zaman da çıkalım.''
''Oleeey!'' hızlıca yukarı çıktım ve açık mavi jean'le kırmızı gömleğimi giydim ve aşağı indim.
''Hazırım.'' elini omzuma attı ve anahtarı alıp çıktık.Yürüye yürüye kasabanın biraz ilerisindeki çiçekçiye gittik.Ben fidanları seçerken Arda da çiçeklere bakıyordu.
''Bu ne fidanı acaba?''
''Söğüt canım.'' dedi çiçekçi kadın.Gülerek söğüt fidanını aldım ve kasaya koydum.
''Birkaç tane daha seçeceğim.'' dedim kadına.Gülümsedi ve onayladı.Bir tane elma ağacı fidanıyla şeftali ağacı fidanı aldım ve kasaya koydum.
''Fidanlar bitti.Çiçek olarak ne seçtin?'' Arda bana bakıp gülümsedi ve elindekiler gösterdi.
''Bir sürü papatya tohumu.'' gülerek yanağından öptüm.
''Çok tatlı.'' papatyaları severdim.Ev benim olmasa da Nora teyzeyle konuşacaktım ve evi satın alacaktım.Bankada biriktirdiğim dolu param vardı.
''Sen neler aldın?'' dedi Arda aldıklarını kasaya bırakırken.
''Bir söğüt fidanı, elma ağacı ve şeftali ağacı fidanı.''
''Borcunuz 52 dolar.''
''Arda?''
''Hı?''
''Ben cüzdanımı unuttum.''
''Bende.'' kadın kahkaha attı.
''Bu seferlik benden olsun çifte kumrular.'' Arday sırıtmaya başlarken ben kızarmaya başladım.
''Utanma hemen kız.'' dedi çiçekçi kadın.Güldüm.
''Teşekkürler.'' Arda fidanlar ağır olduğu için onları aldı, bende papatya tohumlarını aldım.Beraber evimin olduğu sokaģa girdiğimizde karşıki evin bahçesindeki Max'i gördüm ve ona dil çıkardım.
"Max neden sana yiyecekmiş gibi bakıyor?" Dedi Arda.
"O hep öyle.Sapık." dedim ve evimin kapısını açtım.
Fidanları bırakmadan arka kapıdan çıktık ve bahçeye girmiş olduk.
"Şunları bırakalım da ben garajda bahçivan eldivenleri var mı bir bakayım." Fidanları bırakıp garaja ilerledi.Bende kapının yanından hortumu çıkarıp musluğa taktım.Arda elinde kırmızı bahçe eldivenleriyle geldiğinde sordum.
"Garaj nerede falan, nerden biliyorsun?"
"Klasik kasaba evi tipi."
"Hmm.''
''Depoda kürek falan var mı bakayım.'' dedi ve depoya gitti.
Bende kazmamızı kolaylaştırmak için ekeceğimiz yerleri hortumla ıslattım.
Arda elinde iki kürek ve iki kazmayla geldiğinde ona dikkatlice baktım.Saçları dağılmıştı, üstü biraz toprak olmuştu, tamamen işine konsantreydi ve elindekileri buraya getirmeye çabalıyordu.
Arda kesinlikle hayatımda gördüğüm en iyi erkekti.Beni zaman zaman üzüyordu ama, yanında huzur buluyordum.Bu çok önemliydi.'Bir insanın yanında huzur bulmak'.
''Baksana, ihtiyacımız olan her şeyi bulduk.'' dedi Arda bahçıvan eldivenlerini giyerken.Bende eldivenleri giydim ve Arda küreğin birini alıp fidanlar için oyuk açmaya başladı.Ben küreği elime aldığımda bana çatık kaşlarla baktı.
''Bıraksana, ben yapıyorum.Kürek çok ağır akşam kolların ağrır.'' beni düşünmesi çok tatlıydı.
''İyi, ben napacağım o zaman?''
''Buraya elma ağacıyla şeftali ağacını dikeceğiz.Söğütü nereye dikeceğimizi bul.'' bahçeye şöyle bir göz gezdirdim.Söğüt büyüyecekti, altında güneşlenecektik ve küçük çocuklarımız etrafta koş-
Kendime bir tokat yapıştırdım.
''Neler saçmalıyorum ya?'' diyerek söğütü nereye dikeceğimizi bulmaya çalıştım.
Ve buldum.
''Arda, söğüt ağacı büyük olacak ya, bence en güzeli şu köşeye dikmek.'' dedim parmağımla göstererek.
''Olur.Bana elma fidanıyla şeftali fidanını getirsene.'' başımı sallayıp fidanları getirdim.Üstlerindeki siyah kabı çıkardık ve ikisini de ektik.Daha sonra söğüte geçtik.
''Bu ikimizin ağacı olsun.'' dedim Ardaya.
''Neden söğüt?''
''Söğütler uzun yaşar.Bizim aşkımıza tanıklık etsin ve biz öldükten sonra da hatırlasın.'' bana bakıp sırıttı.
''Aferin, zeki kız.'' bende sırıttım ve söğüdü diktikten sonra çiçekleri hallettik.Artık içeri geçecektik ki, Arda adımı seslendi.
''Pişt, Alex?'' ona dönmemle, hortumdan bana püskürttüğü soğuk suyu yemem bir oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜK YAZAR
Teen FictionOnunla tanıştıktan sonra adım Alexis değil Küçük Yazar olmuştu.Ben bunu ne kadar kabul etmesem de o ölürken bile bana Küçük Yazar demişti.İstesem de istemesem de ben onun Küçük Yazarıydım. Umudun, kaybetme korkusunun ve gerçekliğin hikayesi.