- Alexis Ağzından -
Oda mı karanlıktı, yoksa gözlerim mi kapalıydı?
Gözlerimi mi bağlamışlardı,ölmüş müydüm?
Yoksa kör mü olmuştum?
Ağzım kapalı olmasına rağmen bir şeyler söylemeye çalıştım.Ama yalnızca 'mmm,mhhh' sesleri çıktı.Pes edip bağlı ayaklarımı sertçe yere vurdum.
Şuan sert bir sandalyeye ellerimden, ayaklarımdan, gözlerimden ve ağzımdan bağlanmış, birinin beni kurtarmasını bekliyordum.
Ayrıca iç sesime de çok kızgındım, beni bu konuda uyarmamıştı ve bu da yetmiyormuş gibi şuan bana hiç yardımcı olmuyordu!
''Vay, prensesi getirmişsiniz.'' bu bana takılan kaçıncı lakap!
Sesi duymamla 'mmmh'ladım' ve tepinmeye başladım.Dışarıdan bakıldığında kızgın boğa gibi görünüyor olabilirdim.
''Sakin ol bakalım prenses.Açın gözlerini.'' gözlerimi açtıklarında önce etraf bulanıktı ama sonra görüntü netleşti.
Karşımda dünya harikası bir varlık duruyordu.Ama sonuçta beni kaçırmıştı.
''Gözlerin çok güzel, prenses.'' kaşlarımı çatarak ona baktım.Ardından mmh'lamaya devam ettim.
''Ağzını da açın, yakında sömüreceğim dudakları görmek istiyorum.'' şokla ona bakarken bir adam gelip ağzımı açtı.Açmasıyla o geri çekilmeden elini ısırdım.Adamdan acı dolu bir çığlık gelirken yakışıklı yanıma geldi ve eğildi.
''Asi kızlar...'' sözünü böldüm.
''Dur tahmin edeyim, en sevdiğin mi?'' ukalaca gülümsediğinde,
''Hm, ben kendimi daha da sevdireyim o zaman.'' deyip bana çok yakın olan suratına tükürdüm.Adamlardan biri hızlıca peçete getirirken diğeri de eli yumruk olmuş şekilde bana yaklaşmaktaydı.
''Kızı bırak!''dedi yakışıklı.
''Onun kılına zarar gelmeyecek.'' ona şokla baktım.
''Çok şaşırma güzelim, senin gibi bir dünya harikasına zarar verecek değilim.Zaten benim istediğim seni incitmek değil, sevgilini incitmek.''
''Ona hiçbir şey yapmayacaksın!'' diye gürledim.
''Ah, yapacağım.''
''Yapma!''
''Sana anlatacaklarımdan sonra bakalım onu koruyacak mısın, yoksa benimle ortak olup onu beraber mi inciteceğiz?'' ona iğrenerek baktım.
''Geri zekalı.'' bana sinirle baktı.
''Ne dedin sen!'' anlaşılan geri zekalı kelimesiyle bir problemi vardı.Upss.
''Geri zekalı dedim.'' bana bu özgüven nereden geliyor
''David! Kızı odaya götürün!'' David denen adam sandalyenin üstündeki beni kucaklayıp merdivenlerden çıkarırken, beni nasıl bu kadar rahat kaldırdığını düşünüyordum.
Tabii bir de başıma neler geleceğini.
-----------------------------------------------
Sırtım ve bacaklarım, acıdan uyuşmuş bir vaziyetteydi.Sanırım bir saattir David denen adam beni bir kemerle dövüyordu, pardon öldürüyordu.Ve yakışıklı çocuk da beni romantik komedi film izler gibi seyrediyordu.
''Vurma artık!'' bu bilmem kaçıncı çığlığımdı.Ve ben bu acıları bana yaşattığı için Ardayı asla affetmeyecektim.
''Devam edeyim mi efendim?''
''Göbeğine geç.'' adam beni sertçe ters çevirdiğinde sırtım sert zemin yüzünden yandı.Adam kemeri göbeğime vurduğunda, gözlerimden boşalan yaşlar görmemi engelledi.
Çok yalnızdım.
İç sesimle de birdaha asla konuşmayacaktım.Beni burda ödürüyorlardı resmen ve o ortada yoktu.
Acıdan hissizleşmeye başlamıştım.
Bu gerçekten çok kötü bir şeydi.
Gözlerimi yavaşça kapattım ve dudaklarımı oynattım.
''Geçecek.''
-------
Gözlerimi yavaşça araladım.
Rutubetli bir oda.
Yalnızca bir baza, ki bazada da ben yatıyordum, bir battaniye ve bir sehba.Ayrıca bir de klozet.
Odada tüm olanlar bunlardı.Ah, tabi bir de çatlak bir boy aynası.
Doğrulmaya kalktığımda sırtımdaki ve göbeğimdeki acı, beni zorladı.Ama sonunda kalkabildim.
Aynaya ilerledim ve elbise yerine bana giydirilen yeşil tişört ve beyaz eşofmana baktım.
Tişörtü sıyırıp arkamı döndüm.Sırtım çok morarmıştı ve kan toplamıştı.Göbeğim çok daha iyi görünüyordu ama onda da şişmeler vardı.
''Lanet olası herifler.'' dedim ve bazaya oturdum.
''Şu sırtımın haline bak ya, ne biçim olmuş.Morarmış koyun gibiyim.'' buradan nasıl kurtulacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu.Muhtemelen biri beni kurtarmassa burada kalacaktım.Ömür boyu.Yada öldürülene kadar.
''Bir de sana zarar vermeyeceğim diyordu.Şuna bak ya, zarar vermeyen hali buysa.'' dedim ve sırıttım.
''Bir daha ona asla geri zekalı demeyeceğim.'' tavana bakıp ofladım.Ardından kapının önüne gidip küçük pencereden baktım.Tabiki buradan kaçamazdım.Hem demirleri vardı, hemde ben burdan sığamazdım.Ayrıca demirleri olmasa ve sığsam bile burası simsiyah bir koridordu ve önümü göremez düşerdim.
''Heey!'' sesim yankılandı.
''Kimse yok muu!'' sesim yankılanıyordu.
''Vi kul for dı sumır ııaaah!'' sesimin ııaah diye yankılanması sonucu upuzun bir kahkaha attım.
''Pıley hart vörld hart vi pıley hart vi vört hart nöleganagan şövçaap yeeaa!'' aynı şekilde bir kahkaha attım.
Şarkıları nasıl duyuyorsam öyle söylüyordum ve bu hoşuma gidiyordu.
''Çok gülme prenses, sana anlatacaklarım var.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜK YAZAR
Teen FictionOnunla tanıştıktan sonra adım Alexis değil Küçük Yazar olmuştu.Ben bunu ne kadar kabul etmesem de o ölürken bile bana Küçük Yazar demişti.İstesem de istemesem de ben onun Küçük Yazarıydım. Umudun, kaybetme korkusunun ve gerçekliğin hikayesi.