-35-

48 7 0
                                    

Eski binaya baktım ve onun burada neler çekmiş olabileceğini düşündüm.Göz yaşlarıma engel olamadım.
''Benden bu kadar Eleanor.Daha fazlasına karışamam.Ama kaçmanıza yardım ederim.Tabi eğer kurtulabilirseniz.''  ona sertçe baktım.
''Sizi kara ağacın orada bekleyeceğim.'' diyerek kara ağaca arabasını sürdü.Ne yapacağımı bilmiyordum.Depoya direk girmek yerine biraz dolaşarak girmeyi tercih ettim ve sağa doğru dümdüz ilerledim.Ayaklarımdan yaprak çıtırtıları çıkmasın diye deponun çok az yukarısında olan yoldan yürüyordum.
Bir süre ilerledikten sonra, çalılıkların arasında, yerde yatan bir kız bedeni dikkatimi çekti.Sarışındı.
''Alexis.'' çığlığı andıran fısıldayışımla birlikte ses çıkarmamaya çalışarak onun yanına ilerledim ve yüzünü kendime çevirdim.
''Aman Tanrım...'' Alexis, bembeyaz olmuş suratıyla yerde yatıyordu.Hemen nabzına baktım.
''Şükürler olsun.'' onu yavaşça sırtıma aldım ve yola çıktık.Baygın olmalıydı.
Karaağacın önünde Max'in arabasını görmemle hızlandım.Arabanın içinde oturuyordu.
''Max...'' ses yok.
''Max?'' ses yok.
Boşverip Alexis'i arka koltuğa yatırdım ve ön koltuğa geçtim.O an gözüme bir şey çaptı, Max'in karnındaki bıçak!
Ellerim titreyerek Max'i de arka koltuğa yerleştirdim ve hızlıca arabayı çalıştırıp ormandan çıktım.
Max'e ne olmuştu! Polisler bugün çalışmadığı için şükürler ediyordum.Arabayı Alexis'in evine sürdüm.
Evinin önüne park edip hızlıca kapıyı çaldım.
Burak kapıyı açtığında bana hızlıca sarıldı.
''Seni çok merak et-
''Şuan sırası değil.Alexisi buldum.Max bizi kara ağacın önünde bekleyecekti, kara ağacın önüne gittim ama Max'in karnında bir bıçak vardı!'' Arda da olanları duydu ve arabaya koşup Alexis'le Max'i eve taşıdık.
Alexis'in baygın olduğu kesindi ve ben onu odasına yatırırken Burak doktor amcasını aradı ve Max'e gerekli şeyleri yapıp ilaç yazdı ve gitti.Tabi kuşkucu bir adamdı ve biz de olayı saçmalayarak anlattık.
Bunların hiç biri umrumda değildi.
Alexis'in odasına çıkmadan önce Ardanın yanına gittim ve gözlerine bakarak sinirle konuştum.
''Alexis ile konuşmaya kalkma.Sakın.'' bana öylece bakarken, göz devirip Alexis'in odasına çıktım.
Uyanıktı.Hemen yanına koştum.
''Alexis.'' dedim, ona bakarak.
''El...ben çok kötüyüm.''
''Çok korktum bebeğim, ne yaptılar sana?'' eliyle sırtını ve göbeğini gösterdi.Tişörtünü yukarı kıvırıp göbeğine baktım.Gözyaşlarım ardı ardına düştü.
''Kendimi çok suçlu hissediyorum, keşke gitmeseydim.''
''Suçlu olan biri varsa Arda.Arda hakkında ne öğrendim biliyor musun?'' öğrendiklerini bana anlattığında, sinir,nefret ve üzüntü içimi doldurdu.
''Ne diyeceğimi bilmiyorum.''
''Bu yılı burda okuyacağım.Balo gecesinden hemen sonra gideceğim.'' onun gidecek olması fikri beni yıktı.
''Gitmeni istemiyorum.''
''Bende istemiyorum.Orada özlediklerim var ama sen çok farklısın.Seni tanıdığımda Maiya'nın arkadaşlığı bana yalan gibi geldi.'' gülümsedim.
''Belki yıl bitene kadar alışırsın ve burda kalmaya karar verirsin.'' gülümsedi.
''Ardayla bahçeye papatyalar ektik biliyor musun? Ayrıca söğüt ağacıyla elme ve şeftali ağacı da var.'' gözlerindeki hayal kırıklığı kaplamıştı.
Bir şey diyemedim.Ama o devam etti.
''Söğüt ağacı bizim ağacımızdı.Çok uzun yaşadıkları için aşkımıza tanık olsun diye.'' gözlerinden birkaç damla düştüğünde, ne yapacağımı bilemez halde ona bakıyordum.Yavaşça doğruldu.
''Hemen geliyorum.'' deyip odadan çıktı.
---Alexis Ağzından---

Merdivenleri indiğimde tahmin ettiğim gibi  Arda ve Burak koltukta oturuyorlardı.Arda beni gördüğünde yanıma koştu ve bana sarılmaya kalktı.
Elini ittim.Bana anlamsızca bakmaya başladığında konuştum.
''Karanlık geçmişini bana anlatmamanı kaldırıyordum Arda.Ama ben sana her durumda destek olurken, sana her gün daha fazla aşık olurken senin beni aldatmana katlanamam.Senin yalanlarını kaldıramam anlıyor musun?'' 
''Alex anlat-
''Anlatılacak bir şey yok.Sen o kızla beni aldattığın her gün, Küçük Yazar'ını bıçaklıyordun.Ve bugün, Küçük Yazar öldü.'' gözlerinin dolmasını umursamadan merdivenleri çıkmaya başladım.
''Yapma, ben sen olmadan karanlığım.'' ona döndüm.
''İstediğin kadar karanlık ol, hatta kendi karanlığında boğul.Umurumda değilsin.Git evimden.'' 
''Ne?'' sinirle aşağı indim.
''Diyorum ki, git evimden.''
''Umurunda değil miyim?'' yere bakarak konuştum.
''Değilsin.'' çenemden tutup başımı ona çevirdi.
''Gözlerime bak, ve şimdi söyle.''
''Sen ve aptal geçmişin, kendi karanlığınızda boğulsanız bile, umurumda değilsiniz.Yeterli mi?'' dedim gözlerimi gözlerinden ayırmadan.
Bana son bir kez, çöküntüyle baktı.Ve dış kapıyı açıp, evden çıktı.Arkasından kapıyı çarparak kapattım.
Neden bilmiyorum, kapıya yaslanıp yavaşça dizlerimin üstüne çöktüm ve ağlamaya başladım.
''Neden aldattın, neden?'' ağlamalarım arasından söylediğim cümleler üzerine Burak yanıma geldi ve saçlarımı okşadı.
''Geçecek.Geçecek Alexis.'' ona baktım.
''Beni aldattığını biliyor muydun?''
''Hayır.Şimdi öğrendim.'' 
''Arkadaşın nasıl bu kadar pislik olabiliyor!'' 
''Küçük Yazarı öldürdü.Kendi prensesini, öldürdü.'' dedim ve ağlamaya devam ettim...


KÜÇÜK YAZARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin