Medya : Alexis
''Arda, yapma!'' bana baktı ve umursamadan elindeki cam bardağı sıkarak elinde kırdı.Hemen yanına koştum.
''Seni çok özledim.'' deyiverdi.Onu affetmeyi düşünmüyordum ama kan kaybından da ölmesini istemezdim.
''Hadi elini yıkayalım, çok kanıyor.''
''Benim kalbim yanıyor Alex, kalbim.''
''Biliyorum.Hadi gel.'' deyip kolundan tuttum ve onu tuvalete götürdüm.Tuvalette elini cam parçalarından arındırdık ama kandan arındırmak mümkün değildi.Kanadıkça kanıyordu.
''Çabuk ol, hemen bandajlayalım.'' bar gündüz olduğu içerisi kalabalık değildi.
Tuvaletten çıkınca Burak yanımıza geldi.Elinde bandaj ve birkaç tane daha malzemeyle duruyordu.
Ardanın bandajını hallettikten ve sonra barın odalarından birine yatırdıktan sonra, Burakla konuşmak için deri koltuklara oturduk.
''Burak, seninle konuşmak istediğim şey Eleanor ile ilgili.'' hemen gözleri büyüdü.
''Ne konuşacaksın?''
''Eleanor, korkuyor.Senden hoşlanıyor.Ama senin onunla oynayacağından korkuyor.Kısaca, ya beni de tek gecelik kızlar gibi kullanırsa diyor.''
''Ben ona karşı tek gecelik şeyler hissetmiyorum.''
''O zaman bunu ona kanıtla.Sinemaya gidin, ne bileyim yemeğe çıkın.Kanıtla kendini.'' başını salladı.
''Yapacağım.Hem ayrıca, ben ona karşı bir şeyler hissedeli hiç tek gecelik ilişkiye girmedim.Yaklaşık bir ay kadar oldu.'' öyle deyince, kalbim bir tuhaf oldu.Neden onun yaptığını Arda yapamamıştı?
''Ş-şey ben öyle demek istememiştim.'' gülümsedim.
''Biliyorum.Neyse, Arda ayıldığında benim geldiğimi hatırlamazsa, ona söyleme.Alexis'i aradım ama meşgul çalıyordu de, tamam mı?''
''Neden bunu ona yapıyorsun?'' dediğinde gözlerine baktım.
''Çünkü o bana çok daha fazlasını yaptı.''
----------------
''Alın bakalım gençler, bunlar final sorularının fotokopileri.'' dedim ve Max'le El'e fotokopileri uzattım.
''Sağol.'' dediler ve kitaplara gömüldüler.Şu sıralar final sınavlarını kafaya takmaya başlamıştık ve boş bulduğumuz her an çalışıyorduk.
''Ben tuvalete gidiyorum.'' dedim ve kantinden çıkıp tuvalete ilerledim.İşimi hallederken, kapının altından bir zarf uzatıldı.
''Hey, kim var orada?'' ama başka hiçbir ses duyulmadı.Kapının kapanma sesi hariç.
Sifonu çekip zarfı açtım.İçindeki kağıtta kocaman harflerle yazan şuydu:
'Acilen basketbol salonuna gel'Pff, ne saçmalıyorlardı? Acaba neden çağırıyorlardı?
Uzun bir tartışmadan sonra gitmeye karar verdim.Hızlı adımlarla aşağı indim ve basketbol salonun kapısını açmamla, ağlamamak için kendimi sıkmaya başladım.
Ardayla bir kız, deli gibi öpüşüyorlardı.
Tüm gücümü topladım ve derin bir nefes alıp yavaş yavaş alkışlamaya başladım.Hemen bana döndüler.
''Vay be, beklediğimden daha erkenci çıktın Arda.'' dedim gülerek.Kendimi tutamıyordum.
''Peki dün sen berbat haldeyken senin yanına kim geldi biliyor musun? Ben.'' dedim hiç tereddüte düşmeden.
''Burağa dedim ki, ona geldiğimi söyleme.Üzülmesin.''
''Ama yok, seni düşünmek çok büyük hataydı.Hep hata olarak kalacak.'' dedikten sonra basketbol sahasından çıktım.Bu sefer ağlamayacaktım.Asla ama asla.
O benim canımı çok acıtmıştı ve şimdi sıra bendeydi.
Bugün basketbol turnuvaları olacağı için Simon eve uğramıştı, okulda olduğunu biliyordum.
Simon'u aramak için bahçeye çıktım.İşte, köşede sigara içiyordu.
Yanına ilerleyip bana bakmasını sağladım.
''Simon?''
''Hı?''
''Benimle sevgili rolünü oynar mısın?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜK YAZAR
Teen FictionOnunla tanıştıktan sonra adım Alexis değil Küçük Yazar olmuştu.Ben bunu ne kadar kabul etmesem de o ölürken bile bana Küçük Yazar demişti.İstesem de istemesem de ben onun Küçük Yazarıydım. Umudun, kaybetme korkusunun ve gerçekliğin hikayesi.