2 HAFTA SONRA
''Şu sınavı da bir atlatsak.'' dedi El, sıkıntıyla.
''Gerçekten ya.'' dedi Max.Hepimiz aynı bölümde olduğumuz için sınavlara beraber çalışıyorduk.
''Kitap yazma projesini bitirdiniz mi?'' dedim testten başımı kaldırmadan.
''Benim yarılandı.'' dedi Max.
''Benimki de bitmek üzere.Sen ne yaptın?''
''Wattpad'deki hikayemi yazdım.''
''O bitmemişti ki.'' dedi El, ona hikayemden zaman zaman bahsediyordum ve zaten okuyordu.
''Kötü bir sonla bitirdim.Bundan sonra Wattpad kullanmayacağım.'' yaşananlardan dolayı olduğunu biliyorlardı.En azından anlamışlardı.
Max ise, yaralanmasından üç gün sonra toparlamıştı.Şimdiyse, herkes hiçbir şey olmamış gibi okula gidip geliyordu.
Tek zorlantım seçmeli derslerdi.Onda da El ile aynı olduğu için yırtıyordum.
Türkçe ve Basketbol.
Türkçeye gelirsek, Arda çoğu Türkçe dersine gelmiyordu.Artık basketbol turnuvaları başlıyordu ve ona hazırlanıyordu.Bende, o olmadığı dersler tüm dikkatimi derse odaklıyordum.Türkçe'yi baya bir sökmüştüm.Ayrıca birkaç tane de Türkçe şarkı ezberlemiştim.
Basketbolda, kızlar ayrı salonda erkekler ayrı salonda yapıyorlardı.Bu nedenle de Ardayı yalnızca bazen geldiği Türkçe derslerinde, ve Basketbol seçmelisinin olduğu günlerde de sıra sayarken görüyordum.Onlarda da görmezden geliyordum ama onu gerçekten çok özlemiştim.Ayrıca acım da çok büyüktü.
Ardanın gece hayatı hakkında bildiğim şeyler vardı.Burak saolsun, gizli ajanımdı ve bana bilgiler getiriyordu.
Biz ayrıldıktan sonra Arda kendini kızlara vermişti ve tek gecelik yaşamaya devam ediyordu.
Arda konusunu kapatacak olursak, başımın belası bir Simon vardı.Hafta sonları bende kalıyordu.Ona olanları anlatmıştım ve benim yanımda destek olmuştu.Ayrıca Ardayı dövebileceğini bile söylemişti.Ama ben reddetmiştim.
Simon, birkaç gün de kasabaya geliyordu.Basketbol seçmelisinin olduğu günler kasabadaydı.Hazırlık maçları sırasında Simon ve Adanın birbirlerine çok pis baktıklarını görmüştüm.bu hoşuma gitmemişti.simon'u uyarmıştım ve artık maçlarda Ardayı görmezden geliyordu.Bazen sırf Ardaya inat olsun diye maçı izlemeye gidiyordum ve küçük aralarda Simon'la muhabbet ediyorduk.Bu hem Simon'a moral oluyordu hemde Ardayı sinir ediyordu.Belli etmiyordu ama boynundaki damarların kasılmasından sinirlendiğini anlayabiliyordum.
Max'le her zamanki gibiydik.Shane ise partiden beri beni armamıştı.Armaması iyiydi çünkü ararsa kendimi tutabileceğimi hiç sanmıyordum.Büyük ihtimalle ona deli gibi söverdim.
''Kahve alacağım.İsteyen?'' dedi Max, gözlerinden yorgunluk akıyordu.
''Bana da al'' dedim ve teste geri döndüm.
''Max iyi biri.'' dedi El, Max kahve sırasına girdiğinde.
''Burak da iyi biri.''
''Burak...çok havalı.'' dedi keyifsizlikle.
''Yoksa artık ondan hoşlanmıyor musun?''
''Ne yazık ki hoşlanıyorum.Ama hoşlanmamaya çalışıyorum.''
''Niyee?''
''Korkuyorum.Bana da diğer kızlara yaptığı şeylerden yaparsa.Tek gecelik olup, defolursa yani.''
''Burak senden gerçekten hoşlanıyor bence.'' dedim gözlerimle Burak'ın bulunduğu masayı işaret ederek.El, Burak'ın bulunduğu masaya baktı.O an Burakla göz göze geldiler.
El hemen önüne döndü ve teste yumuldu.Bende Burak'a bakmak amacıyla o masaya dönmüştüm ki, Ardayla göz göze geldik.Umursamayıp yavaşça önüme döndüm.
Bana neden bakıyordu? Mal mıydı?
Max sıcak kahveyi önüme koydu.
''Teşekkürler.'' deyip bir yudum aldım ve teste gir döndüm.
''Sizce final sınavında nasıl sorular çıkar?'' dedi Max, alakasızca.
''Bilmem ki.'' dedim.
''Eski finallerde çıkan soruların kitapçıklarını almak lazım.'' diye ekledim.
''O zaman sen öğle arasından sonraki teneffüste kütüphaneye git.Orada çıkmış final soruları kitapçığı vardı.İki tane de fotokopisini çektirir bize verirsin.''
Başımı sallayıp çözdüklerimi kontrol ettim.
Birkaç dakika sonra zil çaldığında beraber sınıfa çıktık.
-------
''Oh be,sonunda!'' dedi El, esneyerek.Dil ve Anlatım dersinden bıktığı belliydi.
''Sonunda bitti.Hadi ben kütüphaneye kaçıyorum gençler.'' dedim ve sınıftan çıktım.Merdivenleri inerken, Ardayla karşılaşmamayı umuyordum.Çünkü kütüphane, hemen spor odasının yanındaydı.
Spor odası boş gibi görünüyordu ama, kapının tam yanından geçerken bir el kolumu tuttu.Arkamı döndüğümde bu kişinin Arda olduğunu gördüm.Kolumu çekmeye çalıştım ama engel oldu.
''Bırak.''
''Konuşacağız.'' alayla baktım.
''Yok ya, konuşmak filan yok.'' dedim ve tekrar kolumu çekmeye çalıştım.
''Ayrıldığımızdan beri yanımda bana destek olan kimse yok-
Sözünü kestim.
''Geceleri hariç, değil mi Arda?'' dedim iğrenerek.Yutkundu.
''Bırak kolumu.Bitti.'' dedim ama bırakmıyordu.
''Diasy'nin durumu zaten kötü.Seni sorup duruyor ve ona ayrıldığımızı söyleyemiyorum.''
''Bunu beni aldatmadan önce düşünecektin.''
''Tamam, barışmayalım ama en azından Diasy'e yardımcı ol.Onun ne suçu var?'' ofladım.
''Yarın Max'e söylerim beni Daisy'nin evine götürür.'' dediğimde kaşlarını çattı.
''Ne?'' dediğinde kaşlarımı kaldırdım.
''Senin arabanla ve senin arabanın içindeki sen'le oraya gideceğimi sanıyorsan çok yanılıyorsun.Şimdi kolumu bırak.Kangren olacağım.'' kolumu bıraktığında ona bakmaya tenezzül etmeden kütüphaneye girdim.
Rafların arasında gezinip duruyordum.Neredeydi bu kitap?
''Bunu mu arıyorsun?'' dedi bir ses, başımı sese çevirdim.Arda elinde çıkmış sorular kitabıyla bana sırıtıyordu.
''Onu bana ver.Senin ihtiyacın yok.Basketbol okuyorsun, Çıkmış Sorular Kitabını ne yapacaksın?''
''Bunu sana vermemi istiyorsan yarın benimle Diasy'nin yanına gelirsin.'' hiç umrumda değildi.
''Tamam, kitap sende kalsın istemiyorum.'' deyip başka bir örneğini bulmaya uğraştım.
''Hiç boşuna arama, kütüphanede bundan sadece bir tane var.'' çok mu akıllı olduğunu sanıyordu?
''Tamam, aramıyorum.Kitap da sende kalsın.Yarın Max'le Daisy'nin yanından dönerken bir kitapçıya uğrar alırız.''
''Benimle gitmeyi gerçekten istemiyor musun?'' başımı olumsuz anlamda salladım.
''İstemiyorum.''
''Pekala.Al.'' dedi ve kitabı bana uzattı.
''Kitabı rafa koy, ve git.'' dedim özgüvenle.
Kitabın rafa koyup uzaklaştığında kitabı alıp tüm sayfaların fotokopisini iki kez çektirdim ve sınıfa çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜK YAZAR
Teen FictionOnunla tanıştıktan sonra adım Alexis değil Küçük Yazar olmuştu.Ben bunu ne kadar kabul etmesem de o ölürken bile bana Küçük Yazar demişti.İstesem de istemesem de ben onun Küçük Yazarıydım. Umudun, kaybetme korkusunun ve gerçekliğin hikayesi.