''Simon!''
''Aynen bebeğim.''
''Nerlerdesin yakışıklı? Seni özledim.'' şuan 4 yaşımdan beri platonik aşık olduğum çocukla konuşuyorum, bilginiz olsun.
''Acaba hala platonik aşık mısın?'' diyen iç sesimi yine umursamadım.Çoğu zamanki gibi.
Simon iç çekti.
''Bugünlük bardayım.Yarın yanına uğrayacağım bebeğim.'' Simon küçüklükten beri bana 'bebeğim' derdi.Başka hiç kimseye 'bebeğim' dediğini duymamıştım.Onun için yerim özeldi ama bana aşık değildi.O aşık olabilecek biri değildi, pisliğin tekiydi.Tek gecelik yaşıyordu.
''Aman Tanrım, New York'ta mısın?''
''Aynen öyle.Alexis baksana, burası fıstıklarla dolu.'' her telefonda bana fıstıklardan bahsederdi.Tabikide çerez olanlardan değil, seksi kızlardan.Her seferinde de sinirlenirdim, bu seferki hariç.
''Pislikleşmeyi kes Simon..'' diyerek ofladım.
''Annene selamlarımı söyle bebeğim,seni seviyorum.''
''Görüşürüz.'' diyerek telefonu kapattım.'Seni seviyorum' larına alışmıştım artık.Arkadaşça şeylerdi.
Birkaç dakika sonra annem son derece kızgın bir şekilde eve geldi.Elinde okulumdan alınmış bir kağıtla beraber.
''Alexis Moon!'' diyerek kapıyı çarptı.Sıradan bir ses tonuyla cevap verdim.
''Ne var, anne?''
''Matematik-Geometri sınavına girmemenin nedeni nedir acaba?!'' upss, doğru.Sınava girmemiştim.Aptal bir Arda yüzünden.
''Şey, ben...Maiya sınavın iptal olduğunu söylemişti.'' yüz ifadesi biraz yumuşamıştı.Ardından yine kasıldı.
''Maiya neden uydurmuş!''
''Uydurmamış ki.Max adında biri ona öyle söylemiş.Sanırım bizi kıskanıyor.''
''O Max'i bulacağım ve okula ihbar edeceğim.'' abartıyor da abartıyordu.
''Bencede yapmalısın.Bu haksızlık!'' annemi gaza getirmeye çalıştığınızda yapacağı şeyden soğumaya başlardı ve yapacak olsa bile yapmazdı.
''Öğretmenin yeniden sınav yapmayacağını söyledi.''
''Dersteki hal ve tavırlarından notunu verecekmiş.''
''Ayağını denk alsan iyi edersin.'' diyerek yukarı çıktı.Disiplin manyağı kadın.
Koltuğa iyice yayılıp televizyonu açmıştım ki tekrar zil çaldı.Deliriyorum! Deliriyorum!
Kapıyı sertçe açtığımda onu gördüm.Çok sevgili komşumu.
''O tokatın hesabını ödeyeceksin, kızım.'' alayla güldüm.
''Ne yapacaksın? Isıracak mısın? Hastaneyi arayıp şimdiden aşıyı hazırlamalarını söyleyeyim, bir dakika.'' diyerek kapıyı kapatmaya çalıştığımda ayağını kapıya koyup kolumdan tuttu ve beni kendine çekti.
Çok yakındık.Aramızdaki yakınlığın farkına varıp kolumu çektim.
''Bıraksana be! Manyak mısın nesin!''
"Benimle geliyorsun.''
''Yok ya, bunu görüyor musun sen?'' diyerek avcumu gösterdim.
''Bunu yalarsın anlıyor musun?'' güldü.
''Yürü.''
''Emrin olur, başka arzun?''
''Yürümeye başlamazsan sokağın ortasında hiç hoş olmayan şeyler söyleyerek bağırırım.Emin ol insan içine çıkamazsın'' boş tehditlerine kanacağımı sanıyorsa çok yanılıyordu.
''Beni korkutamazsın.'' tek kaşını kaldırıp bağırmaya başladı.
''İmdaat! Bu kızbeni taciz ed-'' suratına tokatı yapıştırıp elimle ağzını kapattım.
''Geliyorum, mal!'' eve hafiften başımı sokup bağırdım.
''Maiya geldi, ben dışarı çıkıyorum!'' diyerek kapıyı kapattım.Kapıyı kapatmamla kolumu sıkıca kavradı.
''Bıraksana ya, acıyor!'' hiçbir şey demedi.
Beyaz spor arabasının arka koltuğuna beni adeta fırlattıktan sonra kendi de bindi ve hızla sürmeye başladı.
''Yavaş sür be hayvan! Ölmek istiyorsun herhalde?'' sinirle tısladım.Bana öyle bir baktı ki ürküp sustum.
----------------------------
Elimi tutup beni bara sürüklerken ne yapacağına anlam veremiyordum.Beni alışverişe götürüp siyah bir elbise ve siyah ayakkabılar almıştı.Kuaförde de saçımı maşa yaptırmıştı ve giyinmiştim.Ve sonuçta, işte buradaydık.
''Elimi bırak!'' dediğimde bana ters ters baktı.
''Bırak dedim ya be! Sağır mısın hayvan herif!'' elimi bırakmayınca adete kelepçelenmiş ellerimizi ağzıma götürdüm ve onun elini sertçe ısırdım.
''Ananın!'' diyerek elimi bıraktığında keyifle sırıttım.
''Bıraksaydın, çok umrumdaydı.'' bar oldukça kalabalıktı, beni hızlı adımlarla bir masaya götürdü.
''Ooo Max, bu çıtır da yeni mi?''
''Aynen öyle.''
''Ne yenisi be!'' diye tısladığımda adının Max olduğunu öğrendiğim çocuk ayağıma sertçe vurdu.Yolda bana söylediklerini yapacak olduğunu düşününce hemen toparladım.
''Ben hep vardım, diğerleri ekstraydı.'' bugun anneme söylediğim yalan gelince sırıttım.Max ve Max.
''Ne diye gülüyorsun?'' dedi Max, kulağıma eğilerek.
''Hiiç.'' dedim ve önüme konulan şeyden bir yudum aldım.Anında suratımı büzüştürüp bardağı ağzımdan çektim.
''Iyy, bu ne böyle ya?'' Max ufak çaplı bir kahkahadan sonra devam etti.
''Viski.''
''İğrenç'' diyerek bardağı kendimden uzağa ittim.Önümden geçen garsonun kolunu tuttum.
''Pardon, bana beyaz şarap getirir misiniz?'' başını sallayıp kalabalıkta kayboldu.
Çaprazımda oturan sarı afet bana iğretiyle bakarken 'ne var?' anlamında başımı salladım.Önüne döndü.
''Max, beni buraya ne diye getirdin?'' gülüp önüne döndü.
''Ee Max, bizi sarı afetle tanıştırmayacak mısın?'' dedi çocuklardan biri.Max bir şey demeden lafa atladım.
''Ben Alexis.''
''Bende Luke.'' diyerek elimi öptü.Çok zarif biriydi.Oldukça da yakışıklı.
''Tuvalete gitmeliyim.'' dedim ve sordum.
''Max, tuvalet nerde?''
''İlerideki koridorda,sağda.Bir yere kaybolursan seni döverim.'' oflayıp koridora ilerledim.
Koridorun solunda WC yazısını görüp sağa döndüm.Ve dönmemle durdum.
''Arda?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜK YAZAR
Teen FictionOnunla tanıştıktan sonra adım Alexis değil Küçük Yazar olmuştu.Ben bunu ne kadar kabul etmesem de o ölürken bile bana Küçük Yazar demişti.İstesem de istemesem de ben onun Küçük Yazarıydım. Umudun, kaybetme korkusunun ve gerçekliğin hikayesi.