-46-

53 6 0
                                    

Başıma bağladığım ve adının 'çember' olduğunu öğrendiğim ince kumaş, gözümün üstüne geldiğinde uzlu ellerimle gelen parçayı geriye ittirdim.Şuan önümüzde büyük bir 'sini', el yapımı hamur ve oklavalarla, unlu ellerimizde 'hamur açmaya' çalışıyorduk.Daha doğrusu ben çalışıyorum, Yeşim Anne ise büyük bir ustalıkla hamurunu açıyordu.Bir de kahkahalar içinde telefonundan fotoğraflarımı çeken bir adet Ardamız vardı.
''Çekme artık ya!'' dedim sinirle.Zaten açılmak bilmeyen hamura oldukça sinirliydim, hıncımı Ardadan çıkarmama çok az kalmıştı.
''Çok...komik görünüyorsun!'' deyip gülmeye devam etti.Sabır dileyip hamura yoğunlaşmaya çalıştım.Sabır dilemeyi Yeşim Anne'den öğrenmiştim.Sinir olduğu zaman 'Ya sabır!' diye bağırıyordu ve oldukça komikti.
Tüm dikkatimi hamura verdim ve özenle açmaya başladım.
Güzel bir hamur olursa diğer aşamaya geçecektim ve bir tane bile olsa poğaça yapmış olacaktım.Patatesli poğaça yapacaktık.Patatesli poğaçayı severdim ama patatesleri daha çok severdim.Yani,patatesleri keserken çok üzülürdüm.Patatesler şişko ve sevimli görünüyorlardı ve benim çok hoşuma giden bir şeydi.
''Alexis, hamurun çok güzel oldu!'' dedi Yeşim Anne.Hamuruma baktım, ben düşüncelere dalmışken hamur kağıt kadar ince olmuştu ve hiçbir yerinde yırtık yoktu.
''Aferin canım, bak şimdi hamura böyle şekil veriyoruz...'' dedi ve gösterdi.Ben de aynısını yaptım ve benim poğaçamı da diğerlerinin yanına koydu.
----------------
''Çok güzel kokuyor'' dedim poğaçaları tabaklara servis ederken, yemeğe oturduk ve poğaçaları 'hoşaf' eşliğinde yedik.
''Bu hoşaf denilen şey çok güzel.'' dedim yenisini doldururken.
''Beğendiysen birkaç şişe koyarsın valizine götürürsün.''
''Gerek yok, nerede satılıyor bu siz bana onu söyleseniz ben alırım.'' Ali Baba hemen atıldı.
''Bunlar satılmıyor, evde yapılıyor.'' gözlerim büyüdü.
''Vaay, nasıl yapılıyor Yeşim Anne, ben de kasabadayken yapar içerim.'' dediğimde gülümsedi.
''Yarın öğretirim hiç merak etme.Sabahtan öğretirim, öğleden sonra da siz Ardayla beraber gezersiniz.'' memnuniyetle onayladım ve poğaçama gömüldüm.
''Sarı kız, ne zaman evleniyorsunuz?'' Ali Baba'nın lafı poğaçanın boynumda durmasına neden oldu ve haykırır gibi öksürmeye başladım.
Yanımda oturan Arda, sırtıma vurmaya başladığı ve su verdi.Suyu içince biraz kendime geldim.
''Okulumuz bitince evleniriz herhalde.'' Ardanın lafını duyar duymaz öksürmem geri geldi.
''Ne oluyor sarı kız, iyi misin?'' başımı salladım.
''Evet iyiyim.yediğim parça boğazımda durdu bir an.'' dedim ve hoşafı bitirdim.Bir yandan da masanın altından Ardanın ayağına vurmayı ihmal etmiyordum tabii.Ben ayağına vurunca güldü.
''Okulun ne zaman bitiyor senin, sarı kız?'' yutkundum.
''Bu sene.''
''Düğüne az kalmış desenize.'' dedi Yeşim Anne, gülümseyerek.
Sessizliğimi bozamadım.
''Ama ben lise sondayım.Yani önümde üniversitem var daha.'' 
''Arda, sen?'' dedi Yeşim Anne.
''Üniversite ikinci sınıfım ben büyük anne, seneye bitiyor.''
''Sen kaç yıl okuyacaksın üniversiteyi?'' dedi Ali Baba.
''İki yıl, ben edebiyat okuyorum.'' dediğimde memnuniyetle gülümsedi.
''Şurada iki yıl kalmış, hemen geçiverir.'' içim feci daralmıştı.
''Ee, siz nasıl tanıştınız?'' dedi Yeşim Anne.
''Bir kitap yazma sitesinde,'' dedim.
''Hikayemi yayımlamıştım ve beni sinir eden bir yorum yaptı.Öyle öyle tanıştık.''
''Birbirinizi ilk ne zaman gördünüz?'' dedi yine.
''Görüntülü konuştuk.''
''Görüyor musun Yeşim, artık aşklar böyle oluyor.''
--------------
''Ne içersin sarı kız?'' dedi Ali Baba, elinde tekila şişesiyle şampanya vardı.
''Şampanya içsin büyük baba, tekila onu sarhoş ediyor sizin yanınızda ayıp şimdi.'' ona sinirle baktım.
''Aa, olur mu canım, biz birer kadeh içip kalkarız.'' 
''O zaman ben tekila alayım.'' dediğimde güldü ve bardağa tekila doldurdu.Hepimize ikram edildi ve havadan sudan konuştuk, Yeşim Anneyle Ali Baba kadehleri bitince kalktılar.Biz kaldık.
Tekila şişesini şömineden aldım ve diktim.Hepsini içemesem de Arda elimden alana kadar yarısını içmiştim.
Diğer yarısını da Arda içti ve kahkahalar eşliğinde yastık savaşı yapmaya başladık.
Ani bir hareketle yastığı elimden aldı ve beni duvara yasladı.
''Uykum geldi.'' dediğimde elimi tuttu ve koltuğa oturduktan sonra, başımı dizine koyup uzandım.
''Sana şarkı söyliyim mi?'' dediğinde gülümsedim.
''Olur.''
''Ama Türkçe.'' başımı salladım.

- Arda Ağzından - 

''Benim için siler misin geceyi gökyüzünden 

Benim için tutar mısın kendi ellerinden
Benim için okşar mısın saçının her telini
Kendin için yakar mısın mumları bu gece
Mutlu yıllar
Mutlu yıllar sevgilim
Sensiz kutlar bu gece tüm aşıklar
Çok yalnızlar
Ellerinde yıldızlar
Kalplerinde umutlar
Bekliyorlar
Bizim için bir şarkı çal
Sessizliğin içindeyim
Çok karanlık bir yerdeyim
Uzat bana ellerini
Korkuyorum, derindeyim
Nefesim biter, sesim yetmez, çıkmaz sana yollar
Güneş doğar güneş batar, kayıp bize yıllar
Şarkı susarsa, bir gün yine başlar
Kim bilir bir gün güneş yine bizim için doğar''

Uyumuştu, saçlarıyla biraz oynadım ve daha sonra kucağıma alıp benim odama götürdüm.Yatağa yatırdıktan sonra yanına da ben yattım ve fısıldadım.
''İyi geceler Küçük Yazar.''


KÜÇÜK YAZARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin