Helena, annesinin önüne bıraktığı karışıma bakarken yüzünü buruşturmamak için tüm kaslarını zorladı. Ava bugün haddinden fazla konuşuyor, abisi çatal bıçağı çok sert hareket ettiriyordu ve babası o lanet gazetenin sayfalarını daha nazik çevirebilirdi.
Alnını eline yaslarken, birkaç saat daha uyumak için nelerden vazgeçebileceğini düşündü. Arabasını verebilirdi, giysileri ve takılarını da verebilirdi. Tüm gece sünger gibi içki içmeseydi bu halde olmayacaktı. Önceki geceyi hatırladıkça kanı ateşleniyor, içindeki tüm duygular adamı öldürmek için ayaklanıyordu. Gözünün önünde o kadınla cilveleşmişti, daha birkaç ay önce Helena'ya mektuplar yazan adam, onun gözü önünde başka bir kadınla... elini masaya sertçe vurduğunda babasının soran bakışlarla onu izlediğini farketti.
Abisi başını iki yana sallayıp durumu onaylamadığını belirtirken, kız kardeşi Ava masaya bir uzaylı inmişte onu inceliyormuş gibi bakıyordu. " Geçen gün Julienn'le içinde Haçlı Seferlerinin geçtiği bir korku filmi izledik" diye mırıldandı Helena "Tarihi kendi kafalarınca şekillendirmeye, saçma sapan efsanelere bağlamaya çalışıyorlar da, ona sinirlendim."
"Anlıyorum" dedi annesi, kızına inanmadığını belli eden bakışlarla.
Ava yemi yutmuş, ablasına ilgisini kaybetmişti. Kahvaltısını didiklerken abisine Bilgisayar Mühendisi olmak istediğinden bahsediyordu. Tristan Theron, kaşlarını kaldırarak ortanca kızına baktıktan sonra "İyi ki çocuklarımıza aileye yalan söylenmemesi gerektiğini aşılamışız" diye homurdandı "Baksana, mesleği yalan söylemek olan kızım bile bize yalan söylemekte başarısız"
Helena babasının homurtusuna karşılık başını tabağına eğerken, dün akşam dünyaca ünlü bir oyuncunun yatağına girmek için çıldırdığını anlatsa ne olacağını düşünüyordu. Muhtemelen zavallı adam önce sinir, hemen ardından kalp krizi geçirirdi.
Güldü.
Birkaç sözcükle önce sinir ardından kalp krizi geçirtebilseydi bunu yapacağı kişi babası olmazdı.
**
Eva, etrafından hızla geçen genç insanların yadırgayan bakışlarına aldırmamaya çalışarak yürürken Helena Theron hakkında bilgi edinebileceği birkaç insan bulmaya çalışıyordu. Yanından geçen esmer adamın telefonda "Helena" dediğini duyduğunda, hızlı adımlarla onu takip etmeye başladı.
Dave, sabahın köründe kız arkadaşının koynundan koptuğu için kızgındı. Helena uyurken onun çalışıyor olması, sinirlerini iyice bozsa da kadının durumunu düşündüğünde tüm kızgınlığı geçiyor, tüm zamanını ofiste geçirdiği günleri arkasında bırakabildiği için kadınla gurur duyuyordu. Helena yaşadığı olaylardan sonra kendini işine vermiş, ofiste yatar kalkar olmuştu. Yayına hazırlanan siyasi tarih kitabının taslağı bile buna kanıt sayılabilirdi. Helena, yıllardır herkesin ertelediği araştırmaları okumuş, düzenlemiş ve akıcı bir dille kağıda geçirmişti. Derin bir nefes aldıktan sonra, çay almak için makinelere yönelirken onu takip eden kısa boylu kadını farketti. Kadın yüksek ökçelerinin üstünde onun, üniversite zamanlarından yadigar uzun adımlarına yetişmeye çalışıyor. Bunu yaparken de oldukça komik bir duruma düşüyordu.
Durdu ve kadının ona çarpmasını umursamadan bekledi.
Eva toparlanmaya çalışırken adamın kahverengi gözlerine bakıyor, onu etkileyebilmek için gözlerini kırpıştırıyordu. "Merhaba" dedi her zaman işe yarayan buğulu sesiyle.
Dave gülümsedi. Bu numaraları tanımasaydı, ağa takılabilirdi. "Merhaba" dedi kadının sesine zıt, buz gibi bir sesle. Helena'yla arkadaş olmanın en iyi yanlarından biri, buzdağı görünümünü nasıl kazanacağını bilmekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahne Isıkları
RomanceNe kadar basit geliyor, degil mi? Birine carparsın ve asık olursun. Christian Northman içine girdigi sahte dünyaya uyum sağlamaya baslamıştı. İnsanların kirli oyunlarını önemsemiyor, kendi halinde bir yasam sürdürmeye calısıyordu. Hayatında her seyi...