SI- Bölüm 6

622 47 1
                                    

Julienn, Helena’nın inatçı olduğunu biliyordu, ama bu kadar değil. Tam 3 gündür hastanedeydiler ve o yaşamamak için direniyordu. “Neden Hell?” diye düşündü gözlerini kapatarak, neden onlara bunu yapıyordu. Hayatı tüm bokluklarına rağmen yaşamaya değer bulan o değil miydi? Sharon, sevgilisinden ayrılıp çıldırdığında “Hayatın bir çok iyi yönü ver, eğer bakmasını bilirsen görürsün” diyen o değil miydi? Lanet olası gözlerini açıp, neden hayatın yaşanabilir kıyılarına bakmıyordu!

Brian aniden hareket edince, korkuyla yerinden sıçrayıp etrafına bakındı. Ashley odanın bir köşesinde endişeden çıldırmak üzere olan Mia’yla konuşurken, endişeli genç kadına sakin olmasını öğütlüyordu. Sakinlik ve Mia, diye düşündü Julienn alayla. Mia’nın bu gibi durumlarda sakin olması domuzların uçması kadar imkanlıydı.

William beyaz önlüğünü savurarak odaya girdiğinde, kalbindeki umut takla atıp havada süzülmek için hazırlanmaya başladı. Adamın yüzündeki gülümsemeye bakılırsa iyi haberler verecekti.

“Kendine geldi,” dedi William gülümseyerek. Julienn odadan ilk çıkanın kim olduğunu göremedi. Tristan Theron’un koştuğunu hiç görmemişti ve Dave’in ağza alınmayacak bir küfür savurup, çeşitli sevinç gösterilerinde bulunduğuna yemin edebilirdi. Ava dizleri üstüne çökmüş, muhtemelen bildiği tek ilahiyi okuyordu. Dikkat edemeyecek kadar mutlu olması kötü olmuştu. Üsturuplu adam Dave’in küfredişi ve asi olmaya çalışan Ava’nın bu halleri, Helena’yı neşelendirecek bir ayrıntı olabilirdi.

Brian’ı elinden tutup, Helena’nın alındığı odaya doğru sürüklerken William’ın yanındaki hemşireye “Evangeline Theron’a durum hakkında bilgi verilmemesi gerektiğini” öğütlediğini duydu. Evangeline, kız kardeşinin ölümden döndüğünü ve ona haber verilmediğini duysa muhtemelen tüm hastaneyi içindekilerle birlikte ateşe verirdi.

“Evangeline hepimizi öldürecek” dedi  William’a, durum korkunç olmasına rağmen gülümsemeden edemiyordu.

William buruk bir tebessüm eşliğinde iç çekerken “ Sizi öldürmez” diye homurdandı “Muhtemelen sadece bana işkence eder”

“Dün neredeyse ona söylüyordum ama korktum” Julienn konuşurken sabırsız gözlerle aile üyelerinin doldurduğu odaya bakıyordu. Kapı aralığından görebildiği kadarıyla Victoria ağlıyor, Hector dua ediyor, Tristan’sa kızının araba kullanmasını yasaklıyordu. Theronlar her zaman ürkütücü bir aile olmuştu. Ürkütücü ve eğlenceli, ne birleşim ama.

“Neden?” dedi Brian onun gözlemini yarıda keserek “Evangeline’in iyi bir kadın olduğunu söylüyordun.”

“Helena’nın sinirini çok daha şirin bir bedene koy ve aile kavramını ortaya at” diye homurdandı Julienn, William’ın gözle görülür endişesine kıkırdarken. Evangeline ve William yaşıtlardı. Aynı hastanede asistanlık yapmışlar ve ikisi de seçtikleri alanlarda başarılı doktorlar olmuşlardı. Yine de Julienn bazı anlarda William’ın, Evangeline’in sinirinden çekindiğini görebiliyordu. “Helena’nın aldığı zararın ciddi olduğunu fakat bizim bunu ciddiye almayıp, ona söylemediğimizi öğrenirse muhtemelen hiç yaşamak istemeyeceğimiz olaylar yaşarız” dedi ciddiyetle. William iç çekti, Brian kaşlarını kaldırarak gülümsedi.

Julienn, Odaya girdiğinde annesinin elinden tutmuş minik bir kız çocuğuyla karşılaştı. Bu yıllar önce tanıştığı o kızdı. Hastaneleri sevmeyen, ilaç kokusundan nefret eden ve tüm bunlara rağmen her hafta başka bir yara yüzünden hastanede olan kız. Yaramaz, muzur ve inatçı ufaklık. Gözleri yaşlarla dolarken, suratını asmış huysuzluk eden arkadaşına baktı. Helena’nın huysuzluk ettiği o kadar belliydi ki. Gülümsedi, günler sonra gelen sevinç öyle ani, öyle rahatlatıcıydı ki ağlamamak için dudaklarını ısırsa da yaşlar gözlerinden dökülüyordu. Helena’nın söylediklerini veya söyleyeceklerini tahmin edebiliyordu. “Çıkarın beni buradan” diyecekti inatla, “İyileştim” Çok beklemesine gerek kalmadı. Helena içeri girenlere iyi olduğunu bildiren bir tebessümle baktıktan hemen sonra

Sahne IsıklarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin