"Biri karşıma çıkıp Helena'yı tanımla derse kesinlikle iç karartıcı derdim" dedi Dave arkadaşının masasına yaslanmış gülümserken "Tanrı aşkına Hell! Suratındaki şu herkesi öldürdükten sonra intihar etmek istiyorum, ifadesini yok eder misin?"
Helana okuduğu kağıttan başını kaldırıp arkadaşına baktı. "Herkesi öldürüp huzur içinde yaşamak istiyorum Dave. En yakınımda duranın sen olduğunu unutmayıp, yerine dönsen harika olur."
Dave başını salladı. Helena'nın bir derdi olduğu ortadaydı hatta Dave ona bakarak bu derdin kendini değil de yakın çevresinden birini alakadar ettiğini bile söyleyebilirdi. Nefes verdikten sonra odadaki koltuklardan birine oturup gözlerini kadının güzel yüzüne dikti.Helena her zaman güzel olmuştu ama bu aralar güzelliğinde bir farklılık vardı. Her zaman buz gibi olan gözleri sıcacık bir hisle parlıyor, kadına daha canlı ve daha ulaşılmaz bir hava veriyordu. "Bana neler olduğunu anlatacak mısın?"
Helena elindeki kalemi bırakarak arkasına yaslandı. Dave'i üniversite yıllarından beri tanıyordu ve bu lanet adam hakkında söyleyebileceği tek şey iyi bir dost olduğuydu. Çok iyi bir dost. "Pekala" dedi ellerini göğsünde kavuşturmadan hemen önce "Julienn'in belli sorunları var ve ne yapacağımı bilmiyorum."
Dave omuz silkti. Bu gibi çözümü basit şeyleri kafasına takmasını bir türlü anlamlandıramıyordu. "Psikolojik yardım almasını hiç düşündün mü?" dedi gülerek. Helena'nın bunu düşünmediğini hatta aklından bile geçmediğini biliyordu.
"Hayır" Helena güldü. Gülüşü neşeli hatta alaycıydı. Kendiyle dalga geçerken arkadaşına bir dâhiyle karşılaşmış gibi baktı. Bunu nasıl düşünememişti ki? Elbette Julienn'in psikolojik yardıma ihtiyacı vardı. Vardı da... "Tanıdığın bir psikolog var mı?" diye sordu, Dave'in eğlenen suratına bakıp. Detektiften, ajana kadar sürüyle tanıdığı vardı ama kahrolası bir psikolog tanımıyordu.
Adam koltukta kaykılırken gülümsedi. Elbette bir psikolog tanıdığı vardı. Olmasaydı bile Helena için kısa sürede bir tane edinirdi. "Var" dedi gülerek "Julienn'i buna ikna edebilecek misin?"
Kadın iç çekerek başını iki yana salladı. Julienn bunu asla kabul etmezdi. Etlerini kesseler, derisini yüzseler yine de kabul etmezdi. "Onları normal insanlar gibi karşılaştıramaz mıyız?" dedi Helena arkadaşının yüzüne yalvaran bakışlar atarken "Jull psikolog fikrine asla yanaşmaz biliyorsun"
"Eğer seni sevmesem Helena, bu cümleyi kurmak yerine cehenneme gitmeni söylüyor olurdum ama kahretsin ki seni seviyorum. Arkadaşımı ikna eder, akşam size uğrarım"
Helena güldü. "Beni de, uzun cümleleri de seviyorsun Dave"
"Kapa çeneni" dedi adam ona karşılık. Helena adama bakarken gerçek dostlar edindiğini düşünüyordu. Gerçek dostlar.
Gün bittiğinde, Helena yorgundu.
Bütün işleri ayarlamış, evi arayıp akşama misafirleri olacağını söylemişti. Bir psikoloğu, avukat olarak tanıtmak iş ahlakına ne derece sığardı bilemiyordu ama yine de herkesi kandırabilmişti. İçindeki olumsuz ses bile bugün "Her şeyin iyi gideceğini" mırıldanıyor. Hafif hafif gülümsüyordu. Helena kendi kendine gülümserken, telefonunu çıkartıp aklından çıkmayan o numarayı tuşladı.
"Sevgilim" diye açtı adam telefonu. Helena başını direksiyona yaslarken hafifçe iç çekti. Adam her neredeyse olduğu ortamda bolca gürültü vardı. Yine de kadın onun sesindeki özlemi ve arzuyu duyabilmişti.
"Merhaba" diye fısıldadı Helena ona karşılık. Sesi titremiş, gözlerine yaşlar dolmuştu. Bir adamı bu kadar özleyeceğini söyleseler kahkahalarla gülerdi ama özlemişti işte. Kalbinin her atışı onun adını heceler gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahne Isıkları
RomansaNe kadar basit geliyor, degil mi? Birine carparsın ve asık olursun. Christian Northman içine girdigi sahte dünyaya uyum sağlamaya baslamıştı. İnsanların kirli oyunlarını önemsemiyor, kendi halinde bir yasam sürdürmeye calısıyordu. Hayatında her seyi...