Christian etrafını sarana gazetecilerin arasından yürümeye çalışırken, soruların soruları duymamış gibi yapıyordu. “İzin verin” dedi eliyle yolu açmaya çalışırken. Magazin dünyasının en azılı muhabirinin pençelerine düşmemek için özel bir çaba harcıyordu.
Adamın sorduğu sorular kulaklarında çınlıyor, Helena’dan hiçbir haber alınamaması hakkındaki cümlelere karşılık kahkahalar atmak istiyordu.
“Haber alırsanız, bana da söyleyin” diye mırıldandı, burnunun ucundaki kayıt cihazını farkedemeden.
Helena’nın ona gönderdiği notun üstünden günler geçmiş fakat kadın ne ortaya çıkmış ne de haberi gelmişti. Brian her sabah onunla spor yapmaya devam ediyor ve sürekli gevezelik ediyordu. Ashley’in eve bir çocuk bakıcısı alma isteğinden bile bahsetmişti ama konu bir türlü Helena’ya gelmiyordu. Christian konuyu ona çekmek istediği her seferde Brian engeline takılıyor, yeniden hiç ilgilenmediği ayrıntıları dinlemek zorunda kalıyordu.
Patlayan flaşlara eğitilmiş gözlerle bakıp, en iyi umursamaz pozunu takındı. Christian yıllardır bu işi yapıyordu, sinemalarda binlerce insanı koltuklarına mıhlayabiliyorsa, birkaç gazeteciyi de kandırabilirdi, değil mi?
Valenin onun için getirdiği arabasına atlarken, haykırılan sorulara gülmeye çalıştı. Arabanın dışına çıkıp; şehirdeki tüm kadınlarla yattım, demek istiyordu. Bu şehirdeki tüm kadınlar ona benziyor diye civar şehirlere atladım. Onlar da ona benziyor, dünyadaki tüm kadınlar ona benzemeye başladı. Benim derdim bu!
Ayağını gazdan çekmeden, kaç bardak votka içtiğini hatırlamaya çalıştı. Araba kullanmaması gerektiğini bilecek kadar ayıktı, umursamayacak kadar sarhoş. Menajeri tertemiz kariyerini bir kazayla kirletebileceğini duysa kalp krizi geçirirdi. Alayla gülümserken, parmaklarını direksiyonun pürüzlü yüzeyine sürttü. Belki de Eva’yı geri çağırmalıydı, kadın her yerde ondan bahsedip, intikam yeminleri ettiğine göre olanları hala unutamamış olmalıydı. Birkaç sert darbenin ardından yeniden ona döneceğine emindi.
Gülümsedi.
Birkaç sert darbe sonrasında o da geçmişe dönebilir miydi?
* * *
“Her geçen gün daha da iyi oluyor Mia” diye mırıldandı Julienn, merdivenleri yavaş yavaş çıkarken. Hangi akla hizmet edip, 15. kata yürüyerek çıkmayı düşünmüştü bilmiyordu. Bunun tek yararı Mia’yla rahatça konuşabilmesi olmuştu. Endişeli arkadaşının Helena hakkındaki çekincelerini dinlerken, Helena’nın gerçekten de kısa sürede toparladığını düşündü.
Olaydan 2 gün sorna psikolojik yardım almaya başlamış, kısa sürede çekingen hallerini üzerinden atmıştı. Hala erkeklere yaklaşmakta sorun yaşasa da yüzüne eski ukala ifadesini yerleştirebiliyor, yalnız olmadıkları anlarda kalkanlarını asla indirmiyordu. Tanrıya binlerce kez şükürler olsun ki, Helena tecavüzün gölgesinden kaçabilmiş; güneşi yeniden kucaklayabilmişti.
“Danışmanı artık yardıma ihtiyacı olmadığını söylüyor” dedi Mia’nın sorusuna karşılık “William’ın hasta olduğunu öğrenmek onda iyileştirici etki yaptı.” Gerçekten de öyleydi, William’ın bir çeşit şiddet bağımlısı olduğunu öğrenmek Helena’yı sakinleştirmiş hatta adama olan öfkesini bile söndürmüştü. Hastalıklı düşünce yapısında William’a hak verecek bir açık bulmuş olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahne Isıkları
Storie d'amoreNe kadar basit geliyor, degil mi? Birine carparsın ve asık olursun. Christian Northman içine girdigi sahte dünyaya uyum sağlamaya baslamıştı. İnsanların kirli oyunlarını önemsemiyor, kendi halinde bir yasam sürdürmeye calısıyordu. Hayatında her seyi...