"İyi misin?"
Helena, Brian'ın sorusuna karşılık hafifçe gülümsedi. Ünlülerin uğrak yeri sayılan bir restaurantta karşılıklı oturmuş, kahve içiyorlardı. Adamın sıkıntılı gözlerine bakarken, neler düşündüğünü okumak istediğini farketti. Neden bunu yapmıştı? Neden Julienn'i aldatmıştı? Değişen neydi?
"Olmaya çalışıyorum" dedi gözlerini adamın gözlerine dikerken "Sen nasılsın Brian?"
Brian iç çekti. Helena'nın gözlerinden kurtulabilmeyi isterdi. Gözlerinin konuşturucu bir etkisi olduğuna inanıyor ve içten içe bundan nefret ediyordu. Bu kadından saklanmak mümkün müydü? Hiçbir şey bilmemesi gereken durumlarla karşılaştığında ne yapıyordu? Duymak istemediği şeylerde? "Bilmiyorum" diye homurdandı, omuzlarını silkip gözlerini kadının gözlerinden kaçırırken "Uzun bir ilişkiden çıktım Hell, insan bocalıyor."
Helena iç çekti. "Bunu neden yaptığını hala anlayamıyorum Brian" diye mırıldandı kendine hakim olamayarak, bilmeye, anlamaya ihtiyacı vardı. Brian gibi bir adamın sevdiği kadını neden aldattığını anlayamıyordu.
"Senden bir erkek gibi düşünmeni isteyemem" dedi Brian gözlerini kadına doğru çevirirken "Gerçekçi bir kadın olsan bile Helena, sonuçta bir kadınsın. Bunu nasıl bir psikolojide yaptığımı anlayamazsın"
Omuz silkip, gözlerini masaların arasında gezdirdi. Julienn ve o, son dönemlerde öyle çok kavga etmişlerdi ki tüm bunlardan yorulmuş. Nefes alacak bir yer aramaya başlamıştı. Tüm bunları yapmış olmaktan nefret etse de karmaşadan uzaklaştığı için mutluydu. İşindeki aksilikler yüzünden yeterince bunalırken bir de Julienn'in sıkıntıları ve sebepsiz kuruntuları yüzünden suçlanmak son dönemlerde ona ağır gelir olmuştu.
Düşüncelerinden sıyrılmaya başladığı an Helena'nın yüzündeki düşünceli ifadeyi farkedip irkildi. Ortada Julienn ve onun ayrılığından daha ciddi sorunlar olmalıydı, aksi halde Helena ona gelmez. Aralarında ne olduğunu sormazdı. Düşünceler kafasından hızlıca geçerken, neler olmuş olabileceğini düşündü. Biri Julienn'e zarar mı vermişti? Christian ve Helena arasında bir sorun mu vardı? Basın onu rahatsız mı ediyordu?
"Ne oldu?" dedi endişeyle kadının eline doğru uzanırken "Helena iyi görünmüyorsun?"
Kadın okyanus kadar mavi gözleriyle bir süre ona baktıktan sonra "Julienn" diye fısıldadı hafifçe. Parmakları adamın elini sıkıca kavramış, gözleri gözlerine odaklanmıştı. "Brian, söyleyeceklerim yüzünden en yakın arkadaşımı kaybedebilirim ama söylemem gerekiyor."
Brian önce kadının gözyaşlarıyla dolan gözlerine hemen ardından titreyen dudaklarına baktı. Söyleyeceklerinin ne olduğunu tahmin edemiyordu. Helena'yı neyin bu derece üzebileceğini bulamıyordu. "Ne oldu?" dedi çaresizlik içinde "Anlat bana Helena, elimden geleni yapacağıma söz veriyorum"
"Julienn hamile" dedi Helena titreyen bir sesle "O çocuğa babalık edeceğine söz veriyor musun?"
Brian yanlış duyduğunu düşündü. Kadının allak bullak olmuş yüzüne bakarken, tüm bunların şakadan ibaret olmasını umuyordu. Julienn hamile olamazdı, her seferinde dikkat etmişlerdi. İkisi de çocuk istemiyor, böyle kötü bir dünyaya masum bir çocuğu getirmenin büyük günah olacağını düşünüyorlardı. Julienn kendinden habersiz böyle bir adım atmış olamazdı.
Aniden aklına 3 ay öncesi geldi. Havuzda yaptıkları o küçük kaçamakta ikisi de korunmamıştı. "Ne zamandır biliyorsunuz?" dedi sakin bir sesle. Düşünceler zihninde uğulduyor, gözlerini karartıyordu fakat bunu belli etmedi. Güçsüzlüğünü Helena'ya göstermeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahne Isıkları
RomantizmNe kadar basit geliyor, degil mi? Birine carparsın ve asık olursun. Christian Northman içine girdigi sahte dünyaya uyum sağlamaya baslamıştı. İnsanların kirli oyunlarını önemsemiyor, kendi halinde bir yasam sürdürmeye calısıyordu. Hayatında her seyi...