İki haftanın bu kadar çabuk geçip Virginia'ya gidiş vaktimizin gelmiş olması beni şaşırtıyordu. Geçen iki hafta içinde Ed ile o kadar güzel vakit geçirmiştik ki. Ona dövme yaptırmayı ne kadar çok istediğimden bahsetmiştim, o da tanıdığı bir dövmeci olduğunu söylemiş ve beni ona götürmüştü. Aklımda bir fikir olduğu için karar vermekte zorlanmamış, leğen kemiğimin yakınına kâğıttan uçak üstünde kollarını açmış bir kız silueti yaptırmıştım. Beraber geçirdiğimiz zaman her gün daha da artmış; paylaştıklarımız, şakalarımız, beraber yaptığımız neredeyse her şey ona iyice bağlanıp hoşlanmama sebep olmuştu. Umudum ise onun da benim ile aynı şeyleri düşündüğü yönündeydi."Alex! Bordo sweatshirt'üm sende mi?" Valizimi salona taşırken Alex'in sesimi duyup herhangi bir cevap vermesini umarak bağırıyordum.
"Bende. Getireceğim yanına Mel. Sabret!" dönütünü aldığımda gözlerimi devirip seslice nefesimi verdim ve uçakta yanıma alacağım çantayı toparlamak için odama döndüm. Ed'e de mesaj atmalıydım, hazır olup olmadığına dair hiçbir fikrim yoktu.
"Umarım hazırlıkların tamamdır Sheeran. 6 saat sonra hava alana gideceğimizi unutma. x" -Melody
Telefonumu komodine bırakıp odanın bir yanından şarjını doldurduğum iPad'imi, diğer bir yandan kitabımı, kulaklığımı ve çantaya koymama gereken diğer her şeyi alıp çantama attım. Bir şey unutup unutmadığıma dair oda da son kez göz gezdirirken komodinin üzerindeki telefonumun titremesi irkilmeme sebep olmuştu.
"Graham ve ben yolculuğa hazırız Winchester. x" -Edward
Yüzümde ufak bir tebessüm oluştu. Telefonumu cebime attıktan sonra yatağımı toplayıp giderken giyeceklerimi yatağımın üstüne yerleştirmiştim. Tek eksik sweatshirt'ümdü. Gecenin üçünde hava alanında üşüyüp hasta olma gibi bir niyetim yoktu. Alex'in odasına yürümeye başladım.
"Alex hadi ama! Erkenden hazırlanma takıntımı biliyorsun ve inatla beni bekletiyorsun." Cümlemi tamamladığımda çoktan onun odasına girmiş ve askıdaki birkaç elbisenin arasına kendini gösteren bordo sweatshirt'ümü kapmıştım.
"Sen sabredemiyorsun. Valizimin son kontrolünü yapıyordum ve galiba... Eksik yok." Fermuarı çekmeye çalıştı ama pek başarılı olamamıştı. "Biraz yardımına ihtiyacım olacak." Başıyla yanına gelmemi gösteren bir işaret yaptı.
"Ah tabi. Fazla kilolar bunun için var." Birkaç adım attıktan sonra valizin üstüne oturup fermuarı çekmesini bekledim.
**
"İşte burası." Dediğimde oturmamız gereken sıraya gelmiştik. Ed, Alex'in isteği üzerine cam kenarına oturmalıydı bu yüzden birkaç saniye onun geçmesini bekledikten sonra biz de yerleşmiştik.
"Oturma düzenimizden memnunsundur umarım Alexis." Dedi Ed ve başını koltuğa gömmüş Alex'i görebilmek için öne doğru eğildi. Gözlerimi Alex'e çevirdiğimde o esnemekle meşguldü.
"Memnunum Edward. Şimdi beni Mel'in omzuyla baş başa bırakırsanız harika olur." Başını omzuma koyup gözlerini yumdu.
"Yapma Alex! Sekiz saat boyunca ağrıdan ölmemi mi istiyorsun sen?" dediğimde o sadece omuzlarını silkmiş gözlerini açıp herhangi bir bakış atmaya bile tenezzül etmemişti. Ed'i kıkırdamasını duyduğumda "Gülme. Benim kurbanım da sen olmak istemezsin değil mi?" dedim işaret parmağımı ona doğru sallayarak.
"Bunun benim için sıkıntı olmadığını biliyorsundur umarım." Başını hafif yana eğip bana bakmıştı.
"O zaman... Başka bir şey düşünürüz." Omuz silktim. "Orayı seveceğini düşünüyorum." Diye devam ettiğimde ondan sadece "Hı?" cevabını almıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Where We Land (Ed Sheeran)
FanfictionSesi o kadar sakinleştirici ve güzeldi ki... Bir meleğin sesi nasıldır hiçbir fikrim olmasa da buna yakın bir şey olduğuna emindim. O an fark ettim ki ben Ed'e karşı artık bir şeyler hissetmiyordum. 'Hissetmek' kelimesi kesinlikle şu an üzerimde bır...