En en en sevdiğim snapchat storysinden bi dörtlü birazcık sensitive touch şeysinin gazabına uğramışım ama olsun be dlsjksjs birilerini shiplemeyi sevmem ama ED & STU SHIPPERIM AÇIK VE NET sdlkfjl bi de bence multidekiyle okuyun :))))) neyseee mütişli okumalaar xx
-
Tanrı aşkına, nereye getirmişti bu çocuk beni böyle?! Yaklaşık bir saattir araba kullanıyordum ama insanlığın varlığının kanıtı olan hiçbir şey görememiştim. Ne bir tabela ne de yoldan geçen bir araba, hiçbir şey yoktu. Ben kendi kendime küfürler mırıldanırken araba sanki ben frene basıyor ve ardından ilerlemesine izin veriyormuşum gibi dur-kalk yapmaya başladığında bir şeylerin ters gittiğini anlamıştım fakat inanmak istemiyordum. Bir hiçliğin ortasında bozularak beni öylece ortada bırakamazdı, bunu yapmamalıydı. Yavaşladı, yavaşladı ve motor sesi kesildi. Yolun hafif eğiminden dolayı geriye doğru gitmeye başladığını fark ettiğimde ise el frenine asılmış ve rahat bir nefes vermiştim. Tamam... Pek rahat değildi ama en azından kendimi ölümden kurtarmıştım.
"Sikeyim!" direksiyona vuruyor, avazım çıktığı kadar bağırıyordum. Evet, bir işime yaramıyordu belki ama en azından sinirimi yatıştırıyordum. Gözlerimi önümdeki göstergelere çevirdiğimde gördüğüm şey benzinin bitmiş olmasıydı. Harika! Brandon'ın arabaya benzin koymasını akıl edememesinden dolayı buraya tıkılıp kalmıştım. Gerçekten harika! Akan gözyaşlarımın sıcaklığını yanağımda hissettiğimde onları hızlıca parmaklarımla silip telefonu elime aldım ve numaramı tuşladım.
Telefon açıldığında "İçine ettiğim arabanın benzini bitti!" Diyerek tekrardan direksiyona vurmaya, bağırmaya başlamıştım.
"Beni iyi dinle, Melody. Eğer sinirine hâkim olmayı beceremezsen seni bulduğumuz an öyle bir benzetirim ki inan bana bir daha benimle aynı evde yaşamaya cesaret edemezsin. Kendine gel!" Karşımdakinin Alex olduğunu anlamam uzun sürmemişti. Ne zaman sinir katsayım sınırları aşsa ve ben bir şeylere vurmaya başlasam böyle yapardı. Ben de kıkırdamaya başlar, bulduğum ilk yere oturur, derin nefesler alıp vererek sakinleşmeye çalışırdım. Yine aynısını yaptığımda "Aferin." Demesi üzerine başımı direksiyona koyup nefes alışverişlerimi sürdürdüm.
"Telefonu Ed'e veriyorum." Onu onayladığıma dair bir ses çıkartıp gözlerimi yumarak Ed'in sesini duymayı bekledim. İhtiyacım olan şey onun sesini duymaktı.
"Mels, nerede olduğuna dair herhangi bir şey görebildin mi?"
"Hayır ve arabanın benzini bitti." O kadar çaresizdim ki... Ne yapacağımı, nasıl yapacağımı kısacası hiçbir şeyi bilmiyordum. Belki kafamın çalışmasına yardımcı olur diye alnımı direksiyona vurmaya başlamıştım. Korna sesinin kulaklarımı çınlatması ise ani bir şekilde vücudumu dikleştirmeme sebep olmuştu. Canımı yakmayı bile beceremiyordum.
"O ses de neydi öyle? İyi misin?!" Canımı yakmayı beceremediğim gibi bir de aramızda kilometreler olan -ki ne kadar olduğunu dahi bilmiyordum- sevgilimi endişelendirmiştim. Gerçekten nasıl bu kadar... Salak olabiliyordum? Bu soru kesinlikle sorulması gereken bir soruydu, özellikle de son birkaç günde olanları düşünürsek. Yaptığım her hareket mantıksız ve yanlıştı.
"Bir şey olmadı, iyiyim." En büyük yalan da bu değil miydi zaten? Eski sevgilisi tarafından kaçırılmış, ondan şuan ki sevgilisi ile olan ilişkisinin içine edebilecek şeyler yaparak kurtulmuş ve benzini bitmiş bir arabada nerede olduğuna dair hiçbir halt bilmeyen bir şekilde oturan bir kız ne kadar iyi olabilirdi?
"Sadece... Yanlışlıkla kornaya bastım. Ah, burada olmaktan, Virginia'dan, kendimden, herkesten, her şeyden nefret ediyorum." O kadar umutsuzdum ki bulunacağıma dair, bunu sesimden anlayabildiğine emindim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Where We Land (Ed Sheeran)
FanfictionSesi o kadar sakinleştirici ve güzeldi ki... Bir meleğin sesi nasıldır hiçbir fikrim olmasa da buna yakın bir şey olduğuna emindim. O an fark ettim ki ben Ed'e karşı artık bir şeyler hissetmiyordum. 'Hissetmek' kelimesi kesinlikle şu an üzerimde bır...