Bkz. En sevdiğim ödül töreninden bir kare *dead* EMA'in daha da mütişli olması dilekleriyle burayı terk ediyorum ve size iyi okumalar diliyorum dkjahds xx
-
Yatakta benim dışımda bulunan ağırlık kim ise bir şey mırıldanıyordu ama tek kelimesini anlayabildiğim söylenemezdi. O kişi Kyle olmalıydı ki eğer oysa bir kere daha ıslanarak uyanmaya hazır değildim ve bu baş ağrısıyla kesinlikle kaldıramazdım.
"Git başımdan Kyle." Elimi boşlukta bir sağa bir sola savurdum.
"Ah ben Kyle değilim, canım. Artık uyanmalısın, lütfen." Gözlerimi araladığımda birkaç santim önümde Ed'in güzel gözlerini ve yüzüne yayılmış kocaman gülümsemesini görmüştüm. Burnuma bir öpücük kondurup başını yastıktan kaldırıp vücudunu dikleştirdi. "Sonunda!"
"Ah özür dilerim başım çok... Ağrıyor." Elimi başıma koyup vücudumu dikleştirdikten sonra sırtımı yatak başlığına yasladım. Gözlerimi tavandan üzerime doğru çevirdiğimde gördüğüm şey hala dün geceki elbiseyi giyiyor olmamdı.
"Elbiseyle mi uyudum ben? Ah Tanrım... Sakın bana yüzümde hala makyaj olduğunu söyleme." Hızlı bir hareketle yataktan kalkıp dolabımın kapağındaki boy aynasının karşısına geçtim. Tam tahmin ettiğim gibi, yüzümde hala dün geceden kalma makyajım vardı ve korkunç görüyordum. Tanrı aşkına, uyurken yerinde durmayan biri makyajla uyursa tabii ki de böyle olurdu! Birkaç adım ilerideki makyaj masama gidip makyaj temizleme mendillerinden birini kapıp yüzümü daha insan dostu bir hale sokmaya koyuldum.
"Beni böyle gördüğüne inanamıyorum."
"İçin rahat edecekse senden hala hoşlanıyorum." Avuçlarını iki yana açıp omuz silkti.
"Ah gerçekten çok rahatladım. Hem... Sen nasıl buradasın? Babamlar evde değil mi?"
"Ah şey... Evde kimse yok. Bir yere gitmişler. Şurada bir not olacaktı." Komodinin üstünde duran notu aldı, ayağa kalkıp yanıma geldikten sonra elime tutuşturdu.
"Teyzen rahatsızlanmış, tatlım. Ama merak etme önemli bir şey değil yine de yanına gitmemiz gerekiyordu, yarın akşam döneriz. Sakın evi dağıtmayın ve Edward biz gelene kadar seninle kalsın. xx -Annen"
"Annemleri aramalıyım." Notu eski yerine bırakıp telefonumu aldım. Birkaç adım önümde duran Ed, yüzüme yapışmış birkaç tel saçı yüzümden çekerken ben de telefonun açılmasını bekliyor ve onun tişörtünde parmağımla daireler çiziyordum.
"Hey anne. Teyzem iyi mi?" Her ne kadar önemli bir şey değil deseler de endişelenmiştim.
"Günaydın tatlım. İyi iyi merak etme sadece ayak bileğini çok kötü incitmiş. Evinde de yapılması gereken birkaç tamirat işi olunca hep beraber geldik."
"Tamam ama bana mutlaka haber verin olur mu?" annemin beni onaylamasıyla telefonu kapatmış ve bir nefes vermiştim. "Sadece ayak bileğini incitmiş."
"Endişelenmene gerek yok Mels. Annenler zaten yanında." Çenemi kavrayıp yukarı doğru kaldırdığında endişeli bakışlarım onun güven veren bakışlarıyla buluşmuştu.
"Aslında haklısın. İyi yanından bakarsak burada benimle kalabileceksin." Yüzüne bütün dişlerini görebildiğim bir gülümseme yayıldığında "Ama şimdi odamdan çıkarsan iyi olur çünkü şu elbiseden kurtulmak istiyorum." Diye devam ettim, onun yaptığı tek şey ise oflamak olmuştu. "Hadi Eddy. Uğraştırma beni zaten yorgunum." Vücudu hala bana dönükken ellerimi göğüslerine koymuş onu geri geri kapıya doğru ittiriyordum.
"Tamam, aşağıya iniyorum. Daha seninle dün gece ile ilgili dalga geçmedim. Ayrıca açım ve kahvaltı istiyorum." Kapının aralık kısmında durdu ve yanağımdan öpüp merdivenlere yöneldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Where We Land (Ed Sheeran)
FanfictionSesi o kadar sakinleştirici ve güzeldi ki... Bir meleğin sesi nasıldır hiçbir fikrim olmasa da buna yakın bir şey olduğuna emindim. O an fark ettim ki ben Ed'e karşı artık bir şeyler hissetmiyordum. 'Hissetmek' kelimesi kesinlikle şu an üzerimde bır...