He knows dirty secrets that I keep, does he know it's killing me?
-
"O piç ile yattın mı?!"
Kimden bahsettiğini biliyordum, anlamıştım. Üstüme yürümesi beni korkutmuş, gözümden yaşlar akmasına, hıçkırmama sebep olmuştu.
"Hayır." Diye mırıldandım hıçkırıklarım arasında. Doğruydu. Onunla yatmamıştım en azından kelimenin tam anlamını gerçekleştirmemiştik. Öpüşmemizi bile isteyerek mi yapmıştım sanki? Her şey onun içindi. Ona ulaşabilmek, o iğrenç evden kurtulabilmek içindi. Onun için.
"O zaman o siktiğimin piçi dövmeni nereden biliyor?! Bana bak!" Dövmemi tişörtümü çıkarttığımda görmüş olmalıydı. Başımı korkarak yukarı doğru kaldırıp gözlerimi Ed'inkilerle buluşturdum. Bakışları... O kadar sertti ki. Onu hiç böyle görmemiştim. Korkuyordum. Sevdiğim adam korkudan titrememe sebep oluyordu. Ona daha fazla yalan söylemek istemiyordum ama beni bırakıp gitmesini de istemiyordum.
"Ondan kurtulmak kolay mı oldu zannediyorsun?! Beynini sadece pisliklere çalıştıran birini gerçekten kolayca kandırıp kaçtığımı mı düşünüyordun?!" hıçkırıklarımı durdurabildiğimde sesi yükselen kişi ben olmuştum.
"Sana inanamıyorum." Sesindeki hayal kırıklığını duyabiliyordum. Kalbimin milyonlarca parçaya bölünüşünü bastıracak kadar güçlüydü. Etrafta eline geçirdiği eşyalarını bavula atmaya başladı.
"Onunla yatmadım! Neden inanmıyorsun bana?" son cümlemi söylerken hıçkırıklarım geri gelmiş, dizlerim beni ayakta tutamayacak kadar güçsüzleşmişlerdi. Koltuğa koyduğu bavulun yanından, odanın ortasında duran benim yanıma gelmiş ve kolumdan tutarak beni sarsmıştı.
"Dövmeni nereden biliyor o zaman?! Onu görebilmesi için neredeyse," derin bir nefes aldı ve geriye doğru bir adım attı. "Neredeyse çıplak olman lazım!" gözlerimi kapatıp başımı öne eğdiğimde gözümden yaşlar akıyordu. Birkaç saniyelik sessizlikten sonra konuşan yine o olmuştu.
"Melody..." bu sefer sesi yumuşaktı, az önceki gibi değildi, sanki... Sanki bana düzgün bir açıklama için yalvarır gibiydi. Dizlerimin beni daha fazla ayakta tutamamasının etkisiyle birkaç adım sağımdaki yatağa oturdum. O ise önümde diz çökmüş ellerimi iki elinin arasına almış benden bir dönüt bekliyordu. "Lütfen," diye fısıldadı. Sesi çatallaşmıştı.
"Onunla yatmadım." Diye mırıldandığımda başını art arda onaylar şekilde sallamıştı.
"Bana bak." Dediğinde dudaklarımı birbirine bastırıp gözlerimi ona çevirdim. "O evde neler oldu?" sesindeki yumuşaklığı sürdürmeye çalışıyordu ama her an ortaya çıkabilecek sertliği hissedebiliyordum.
"Onu öptüm." Sözlerimi devam ettirmeme izin vermeden hızla ayağa kalkmış, bağırmaya başlamıştı.
"Sadece onu öpmenle o siktiğim dövmeyi göremez, anladın mı?! Bana yalan söylemeyi bir saniye bile bırakamıyorsun! Artık onunla aynısın. Sen... Sen, Alice gibisin!" Beni onunla aynı görmesini kaldıramıyordum. Tamam... Ben de kendimi onunla bir tutmuştum ama Ed'in ağzından bu sözleri duymayı kesinlikle kaldıramıyordum. Ben ağlamaya devam ederken o da bağırmaya devam ediyordu. "Aslında... Ondan da betersin. Canımı acıtıyorsun ve bundan nefret ediyorum!"
"Yapmak zorundaydım! Onu başka türlü nasıl kandırabilirdim ki?! Orada ne halde olduğumu anlamıyorsun değil mi?! En ufak bir fikrin bile yok. Benim canım acımıyor mu zannediyorsun? Sana kavuştuğum halde sevinçten mi ağlıyordum sanki ben?! Beni arkadaşının altından zevkten inleyen insanla aynı göremezsin. Ben. O pislikle. Yatmadım." Koltuğa oturup yüzünü elleri arasına aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Where We Land (Ed Sheeran)
FanfictionSesi o kadar sakinleştirici ve güzeldi ki... Bir meleğin sesi nasıldır hiçbir fikrim olmasa da buna yakın bir şey olduğuna emindim. O an fark ettim ki ben Ed'e karşı artık bir şeyler hissetmiyordum. 'Hissetmek' kelimesi kesinlikle şu an üzerimde bır...