Eve adım attığımda ilk işim mutfağa yönelip kahvaltı hazırlamak oldu. "I'm all out of faith, this is how I feel, I'm cold and I am shamed, Lying naked on the floor, Illusion never changed, into some-" Alexis gözlerini ovalayarak odasından çıktığında ben buzdolabını açmış bir şekilde şarkı mırıldanıyordum.
"Sabah sabah şarkı mırıldanacak enerjiyi nereden buldun Mel?" dedi göz ovalamaları arasında.
"Hey günaydın uykucu. Ben kalkalı 1-2 saat oldu, enerjimi topladım yani." Gülümsedim.
"Hey hey sabahları homurdanman gerekiyor senin bir kere. Bir şey mi oldu?" Tezgâhın salona doğru olan tarafındaki bar taburesine oturup kolunu tezgâha koydu.
Önüne koyduğum kupaya kahve koyarken "Bir şeyler oldu evet ama Ed ile ilgili olandan mı yoksa Brandon ile ilgili olandan mı başlama mı istersin?" dedim.
"Ben günlerdir falan mı uyuyorum? Ed ile olandan başla, hemen!" Kahvesinden bir yudum alıp bana bakmaya başladı.
"Uyandığımda çatıya çıktım, etrafı inceleyip güneşin doğuşunu izlerim falan diye. Ed evden çıktığımı duymuş, o da geldi. Alice adına benden özür diledi. Ben de önemli değil böyle şeylere alıştım deyip Cara'nın beni Brandon'dan kıskanmasından bahsettim. Sonra bana- burayı iyi dinle," kendime koyduğum kahveden bir yudum aldım, çay sonrasında kahve içmek garip hissettirmişti ve devam ettim "Bana bir kızın sorun yaşamayacağı gibi değilsin ki ded-" Alex Ed'in dediğini duyunca tepkisini geciktirmemişti.
"Ne?! Sen bu çocuğa Alice'in yanında sırnaşmadın bile ne demek istiyor bu?" Düşüncelerimin aynısını tepki olarak vermişti. En yakın arkadaş olmak böyle bir şey olsa gerek.
"Sakin ol A. Ben de senin gibi düşündüm ve nasıl yani diye sordum. Sonra bana 'Kızların sevgililerinin yanında görmek isteyeceği bir kız değilsin. Fazlasıyla güzelsin.' Dedi." Bu sefer Ed'in yanında yaptığım gibi gülümsememi engellememiştim.
"Ah bu çocuk kesinlikle o sürtükten ayrılmalı ve sana gelmeli." Dedi kahvesinden bir yudum almadan önce.
"Saçmalama Alex. Tamam, Alice bence de tam bir sürtük ama daha bana falan gelmemeli." Dediklerime sadece yalandan onaylar şekilde kafa salladı.
"Brandon'dan bahset."
"Cara ile ayrılmışlar." Dedim sadece.
"Bunu söylemek için seni mi aramış yani? Neden ayrıldıkları belli." Gözlerimi devirdim.
"Saçmalama Alex. Benimle bir alakası yoktur. Ben olmadığım halde kıskanacak bir şey bulmuştur sürtük, çıldırtmıştır çocuğu." Deyip birkaç salatalık attım ağzıma. Alex ise 'Ben bir şey demiyorum.' Bakışı attıktan sonra bir şeyler atıştırmaya koyuldu. Telefonum titredi. Mesaj Ed'dendi.
"Tamamlayamadığımız şehir turunu bugün yapmaya ne dersin, Winchester?" -Edward
"Güzel teklif, neden olmasın derim o zaman." -Melody
Zaman kaybetmeden cevap attım ve Alex'e dönüp "Kısa bir şehir turuna ne dersin, Alex?" dedim gülümseyip telefonumu ona uzatarak.
"Hey sen daha onun yanından yeni gelmedin mi? Özlemiş olmalı." Dedi Alex sinir bozucu bir göz kırpma ile.
"Kapa çeneni Alex. Çocuğun sevgilisi olduğunu unutma ve bırak saçmalamayı." Gözlerimi devirdim.
"Tamam tamam sakin ol Çirkin M. Sadece şaka yapıyorum." Şaka yaparken bana Kyle'ın seslendiği gibi seslenmek çok mantıklı bir hareket zaten.
"Bir saat sonra koridorda buluşuyoruz o zaman." -Edward
Bir saat mi? Duş almam lazımdı. Alex'e bir saat sonra çıkacağımızı söyleyip banyoya koştum. Alex "Hey bu haksızlık ama benim duş alma sürem seninkinden az Mel!" Diye arkamdan bağırmıştı ki çok umursadığım da söylenemezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Where We Land (Ed Sheeran)
FanficSesi o kadar sakinleştirici ve güzeldi ki... Bir meleğin sesi nasıldır hiçbir fikrim olmasa da buna yakın bir şey olduğuna emindim. O an fark ettim ki ben Ed'e karşı artık bir şeyler hissetmiyordum. 'Hissetmek' kelimesi kesinlikle şu an üzerimde bır...