8. Bölümden Kesit.

16.5K 404 18
                                        

"Beni bu güne kadar hiçbir kadın bırakmadı, sende bırakmazsın!"

Sert sesi beni korkutmanın aksine güldürmekten başka bir şey yapmadı. Alay dalgası vücudumda dolaşırken, dudaklarımda soğuk ve alaylı bir gülümseme peydah edindi. Mavi gözlerim ilk defa soğuk bir şekilde baktı sevdiğim adamın muntazam kahverengilerine.

"Her şeyin bir ilki vardır!"

Ne kadar alay vücuduma hakim olsada ses tonumdaki öfke saklanamayacak türden fazlaydı. Bu tarz durumlarda artık sakin olmama gerekiyordu ama bunu gerçekleştirecek bünye henüz bende yoktu.

Artık Azad'ın kahverengilerine övmek istemiyordum çünkü övülemeyecek kadar mükemmeldi kahverengileri ve ben o kahverengilere baktığımda gerçekleşmeyen ne hayaller kurmuştum. O gözler bir kelebeğin ömrünün uzama sebebiydi.

"Beni bırakamazsın!"

Diye bağırdı ve hemen arkasında duran sürahiyi yere attı. Sürahi kırılırken cam parçalarının sıçramaması için refleks olarak kenara çekildim oysa cam parçalarının bana isabet etmesi canımı yakmazdı benim canım manevi açıdan cayır cayır yanıyorken, fiziksel olarak zarar görmem pek koymazdı.

"Sorun bu mu? Seni , beni bırakmamam mı? O zaman sen aç davayı, umurumda değil anladın mı? İstediğim tek şey senden ayrılmak. İstediğim tek şey artık canımın yanmaması!"

Bu konuşma bile hataydı aslında. Benim onu görmemem lazımdı, kahverengileri gözlerini görmemem lazımdı. Onu gördüğümde bu kavgaları yapmamam lazımdı çünkü benim istediğim bu değildi. Benim istediğim, mutluluktu ve sanırım bu mutluluk bundan sonra asla olmayacaktı.

"Seni boşamayacağım!"

Sesi hırlar gibi çıkmıştı. Sinirliydi, sinirliydim.

"Ne istiyorsun benden, ne? Seni görmek istemiyorum anlamıyor musun?"

Gözlerinin içine bakarak ilk defa yalan söyledim. Onu görmek istiyordum. Onun gözlerine bakmak zorundaydım ama bu zorundalık yanlıştı.

"Beni görmeye bir nefes kadar muhtaçsın, inkar etme!"

Ona yalan söylemek imkansızdı. O her şeyi bilirdi. O her şeyi anlardı. Beni de anlıyordu ama anlamamazlıktan geliyordu zaten beni sinir edende buydu. Herkesi anlarken beni anlamamazlıktan gelmesi sinir bozucuydu.

"Nefes almaktan bıktıysam ne yapacaksın?"

Diye sordum ona karşılık olarak. Gözlerimin içine baktı. Gözlerinde hayal kırıklığını gördüm. Ondan bıktığımı söylemiştim az önce değil mi? Evet söylemiştim ama ondan bıkmamıştım. Ondan bıkmak imkansızdı.

"Aldığın nefes bıkmadığı sürece, sen o nefesi almak zorundasın,"

Gözlerindeki hayal kırıklığını destekleyen ses tonu dilimin ucundaki tüm kelimeleri yutturdu. Kararım ise, gururum gibi idam sehpasına çıkmamak için diretiyordu, ben ise her zamanki gibi arada kalmıştım...



-Kuma-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin