∞13∞

14K 448 58
                                    

Panik duygusu kötü bir şeydi. İçinde değişik bir şeyler oluyordu. Tanımlayamıyorsun. Korku desen değil, sevinç desen değil, şaşkınlık desen hiç değil!

Azad'ın koyu kahverengi gözleri benim gözlerime odaklanmıştı ama bu odaklanma duygu ölçmek veya bir şey söylememi bekler gibi değildi. Bu odaklanma sadece uyarıydı. Sessiz kal uyarısı.

"Evet efendim Sinemis İstanbul'a geldi ama günü birlik bir gelişti hatta beraber geldik. Gece geç gelip, gündüz erkenden geri döndük. Sizi gece vakti rahatsız etmek istemedik."

Babam Azad'a ters bir bakış atıp, mavinin en güzel, en sıcak ve en güven veren gözlerini benim gözlerime çevirdi ama o gözler şu an sıcak veya güven vermiyordu şu an o gözler dolu dolu korku veriyordu.

"Sana değil Sinemis'e sordum!"

"Dedikleri doğru baba. Günü birlik bile sayılmaz. 6. ayımızı kutlamak adına geldik. Aslında daha fazla kalacaktık ama Azad'ın işi çıktı mecburen geri döndük."

Buraya geldiğimde dolu dolu Azad ile 6. ayımızı doldurmuştuk.

"Öyle olsun bakalım. Cevap verme sırası sende Azad!"

Huysuz ve sert sesi ile hasta yatağından Azad'a baktı. Azad tam ağzını açmış konuşacaktı ki, hemşire içeriye girdiği için susmak zorunda kaldı. Nöbette kaldığından olsa gerek babam kadar huysuz bir şekilde bize baktı.

"Hastanın yanında 5 dakikadan fazla durulmayacağını size daha önce söylemediler mi?"

Derin bir nefes aldım ve hemşireye baktım. Neden bugün herkes bu kadar huysuzdu?

"Biz Diyarbakır'dan gecenin bilmem kaçında bilet buluyoruz ve sen bize gelmiş burada artislik taslıyorsun? Belanı mı arıyorsun?"

Hemşireye gözlerimi kısarak diklendim. Bu aralar o kadar çok duygu karmaşası yaşıyordum ki ben bile kendime şaşırıyordum. Sakin bir kişilik olan ben bir anda kaplana dönebiliyordum şu an olduğu gibi.

"O sizin sorununuz, odadan çıkın!"

"Kimse bir yere gitmiyor! Ben iyiyim,"

Babam olaya müdahâle ederek, hemşireyi odadan yolladı. Arkasından dil çıkarmamak için kendimi zor tuttum. Pekâlâ o sadece görevini yapıyordu ve benim çıkışım haksızdı.

"5 saniye içinde cevap istiyorum Azad, kızımın üzerine kuma getirdin mi getirmedin mi?"

Babam bu soruyu sadece formattan soruyordu. Babam benim gibi değildi. Babam insan sarrafıydı, bilirdi Azad'ın yüzünden ne yapıp, ne yapmadığını.

"Hayır, kuma falan getirmedim."

Yüzüme duygu yansıtmasamda içimde şaşkınlıktan ölüm eşiğine gelen bir Sinemis vardı.

Azad o kadar doğrucu ve kesin bir dille konuşmuştu ki sanki benim üzerime kuma getirmemişte ben onun üzerine kuma getirmiş hissi yaratmıştı.

Babam Azad'a eliyle çıkmasını işaret etti. Azad usulca dışarı çıkarken bende babamın yanındaki ziyaretçi koltuğuna oturdum. Babamın elini tuttum ve avuç içini öptüm.

"Biliyorum bana kızgınsın ama baba gerçekten işlerini halledince yani bir kaç gün içinde gelecektim."

Diye yalana devam ettim. Yalan söylediğim için beni kınayan Sinemis'i mi yoksa babamı kızdırdığım, kırdığım ve birde yetmezmiş gibi yalan söylediğim için bana sırtını dönmüş Sinemis'e mi dert anlatayım karar verememiştim. Anlatacak bir şeyimde yoktu aslında. Sadece yapmak zorunda olduğumu diyecektim. Çünkü bu olanların tek açıklaması buydu. Babamın kırgınlığını yalanlar ile geçirmeye çalışmak.

-Kuma-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin