∞8∞

18.7K 589 61
                                    

Hayatımdaki kaoslar gösyaşlarım gibi bitmek tükenmek bilmiyordu. Bir kaostan çıkıyordum ve onun şokunu atlatamadan başka bir kaosa giriyordum ve ben bu kaoslarımım sebebi olan adamı sorgulanamaz bir şekilde seviyordum.

Azad'ın sinir ile koyulaşmış gözleri Aras'ın gözlerine sabitlenmişti. Azad'ı kavga ederken ya da birilerini döverken görmüştüm ve bu bakış kesinlikle kavga etmeden önceki bakışlarıydı. Kavga etmesine alışmıştım ama kavga edeceği kişinin kardeşimden öte olması bedenime dalga paniği yaratıyordu.

"Azad,"

Ve bu dalga paniğine rağmen ağzımdan çıkan tek şey bu olmuştu. Azad'ı buradan uzaklaştırmak yerine, ismini söylemekten başka bir şey yapamamıştım. Bakışlarını Aras'dan alıp bana baktı. Siniri banaydı, bunu çok iyi biliyordum. Onu dolaylı yoldan kandırmıştım, beni ailemin yanımda sanarken benim bir otelde olmam onu zaten kızdırmıştım bir de dikkat çekecek kadar bir adamla gülüşmem onu çileden çıkarmıştı.

"Adımı mı ezberliyorsun, karıcığım?"

Senin ismin benim yaşam kaynağım, demek istedim ama dudaklarımı birbirine bastırmak fikri daha cazip geldi mantığıma. Gözlerimi Aras'a çevirdiğimde ne olduğunu anlamaya çalışıyor gibiydi.

"Neden tüm oteli inletecek kahkalarınız yerini sessizliğe bıraktı, oysa çok güzel gülüyordunuz; özelliklede sen Sinemis,"

Ses tonu o kadar sakindi ki, gözlerimin Azad'ın bakmaya gerek bile duymayacak şekilde ezberlediğim yüzündeki gerilmeyi yanlış gördüğümü sanacaktım oysa yüzündeki gerilme ve gözlerinin sinirden belkide kıskançlıktan siyaha yakın kahverengiye dönmüştü.

"Neden susuyorsunuz?"

Ve işte şimdi, soğuk sakinliği yerini ateşli sinire dönmüştü. Ellerim ve bacaklarım titremeye başladı. Kavga olmasına izin veremezdim. Bir şeyler yapmalıydım, Azad'ı sakinleştirecek bir şeyler...

"Azad... Biz gel odama çıkalım,"

Azad'ı sakinleştirecek tek şey sanırım buydu ya da bu onu daha da sinirlendirirdi.

"Çıkacağız zaten, merak etme ama önce bir karşındaki şerefsizi öldürmem lazım,"

Nefesimi tuttum. Ortalık karışacaktı. Bir şeyler yapmalıydım ama bu onu durdurmak için değil sersemletmek için olmalıydı. Azad'ın hışımla ayağa kalkması ile iç sesim hızlı olmamı söyledi.

Azad gibi bende ayağa kalktım bir kaç adımda Azad'ın yanına gittim ve elini tuttum.

Ne yapmaya çalışıyordum ben? Bu onu sersemletmek yerine sinirlendiriridi. Bir hata daha! Bugün ne kadar hata yapmıştım öyle.

Elinden elimi sertçe çekmesi ile yutkundum.

"Bana dokunma!"

Bunu benim demem gerekmiyor muydu? Dudak büzdüm içimden.

"Azad yanlış anladın ben sana anlatacağım doğrusunu, hadi yukarı çıkalım."

Titreyen sesim, beni güçsüz gösteriyordu ama ben zaten güçsüzdüm. Bunu bilmek beni daha da güçsüz yapıyordu çünkü ben güçsüz yanlarımı düzeltmek yerine onlarla yaşamayı tercih ediyordum.

"Zaten ben hep yanlış anlıyorum!"

Evet her şeyi yanlış anlıyorsun, gerizekalı!

Sessizce yutkundum ve Azad'a bakmayı sürdürüm. Elleri büyük bir kavgaya hazırlanıyormuş gibi yumruk halindeydi. Her zamanki gibi dilimin ucundaki lafların hepsini geri yuttum, Azad sayesinde söyleyeceğim sözleri söylememeyi öğrenmiştim.

-Kuma-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin