Her şeyi durdurabilirdik, hatalarımızı, düşüncelerimizi, kendimizi ama asla zamanı durduramazdık. Ve yine her şeyi değiştirebilirdik, geleceğimizi, tabularımızı, çevremizi ama insanların beyininde oluşturduğumuz kalıbı değiştiremezdik.
Ve zamanı durdurmaya, insanların bizim hakkımızdaki düşünceleri değiştirmeye çalışırken kaybediyorduk.
Kaybettim.
Beni açıklayabilecek tek kelime buydu. Önce kendimi daha sonra onu.
"İçerideki benim karım, ne demek giremezsiniz?"
Dışarıdan gelen ses ile uzandığım yataktan doğruldum. Gelen tok erkek sesi Azad'ın sesine çok benziyordu hatta birebir aynısı bile diyebilirdim ama Azad'ın burada olmasına ihtimal vermiyordum. Baran'ın dediğine göre beyefendi yurt dışında tatil yapıyormuş.
Pekâlâ bende tatil yapıyordum ama ben sessiz sedasız odamdan dışarı çıkmadan yapıyordum ve bir erkek bir asla ama asla kafası dağınıkken ,ki bu dağınıklık kadından kaynaklanıyorsa, sessiz bir tatil falan yapmazdı.
"İçerideki kişi benim resmi karım, polis getirirsen zararlı çıkan sen olursun, şimdi bas git."
Kaşlarımı çattım. Konuşan kişinin seçtiği kelimeler tam olarak Azad'ın konuşma tarzıydı. Yutkunup, kapının yanına gittim. Konuşulanlara kulak asınca, Ömer'in kısık ses ile hararetli bir şeyler konuştuğunu duydum.
Kapının yanında duran boy aynasından saçımı düzelttim ve kendimi kadar gülümsemeye çalıştım.
"Neler oluyor burada,"
dedim kapıdan kafamı çıkarınca. Ve dudaklarımda ki zoraki pay edinen gülümseme silindi ve kaşlarım olabildiğince çatıldı.
"Azad?"
Gözlerimin gördüklerini doğrulamak istercesine dudaklarımdan ismi düştü. Hani tatile gitmişti? Ömer'i kenara sertçe ittikten sonra gevşekçe tuttuğum kapıyı açtı. İstemsizce geriye doğru gittiğimde kapıyı kilitledi.
Sıkıca sarıldı bana, ihtiyacım olan şeyi yaptım ve bende sarıldım Azad'a. Sarılması ile kemiklerime işlediği güven ile yerle bir oldum. Hissederek sarılmak her şeyden daha güzeldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-Kuma-
Fiksi UmumAh, Azad! Senin isminin benim dilimde 'pişmanlık' anlamına geleceğini hiç düşünmezdim!