∞3∞

30.9K 770 117
                                    

Medya da; MaNga- Cevapsız Sorular (Akustik) ve ilk gördüğüm andan beri Sinemis olarak hayal ettiğim kişi: Kristina Bazan var. Sınırlama koymak istemiyorum o yüzden aklınızdan sizde oluşturabilirsiniz. İyi okumalar:))))

Bazı anlar vardır kendini kimsesiz hissedersin. Yalnız, yapayalnız hissedersin. Sevilmemiş,değersiz hissedersin. Dışlandığını hissedersin. Kendini herkese karşı soğuk hissedersin. Kimsenin seni anlamadığını hissedersin. Kimsenin seni umursamadığını,umursamayacağını hissedersin. Bu anlar normal insanlarda en fazla iki gün, bilemedin iki hafta sürer. Bende ise yıllar boyunca sürdü, daha sonra mutluluğu tatdım. Bitti sandım bu hisler ama ara verilmiş Sonra bu mutluluk denen illet de geçip gitti. Ve ben aylardır yine kendimi böyle hissediyorum.

Mutluluk tüm hücrelerimde hissedebilmiştim. Bunu sağlayan kişi ile mutluluğumu sonsuz kılmak adına evlendim. Çıkar için denilebilir ama çıkar değildi bu. Aşk, mutluluğu tüm hücrelerinde hissetmek değil miydi? Aynen öyleydi ama unuttuğum bir şey vardı, evlilik aşkı bitiriyordu. Genellikle erkeklerde bitiriyordu. Azad her ne kadar bana aşık olduğunu söylesede ben inanmıyordum. Aşık adam, karısını her türlü severdi, vazgeçmezdi. Azad, beni her türlü sevmedi, vazgeçti.

Çocuk yapma fikri şüphesiz bir sınavdı ikimiz için, ilişkimiz için. Azad bu sınav da çocuk yapma fikrine ılımlıyken ben soğuktum. Buzullar kadar soğuk. İlişkimiz bu sınavda sınıfta kaldı, aynı benim gibi. Azad ise... Bilmiyorum. Benim açımdan geçti ama onun açısından bilmiyorum. O çok değişik bir insan. Mutluyken, üzgün olabiliyordu.

İlişkimizi sınıfta bırakan tek unsur, çocuk yapmak değildi. İlişkimizi bitiren kumaydı. Bu konuda kumamı, Dicle'yi suçlayamam. Eğer Dicle olmasaydı, başka biri olacaktı. Belki de ilişkimizi sınıfta kalmasını isteyen kişi, Azad'ı suçlamalıyım. Ya da kimseyi suçlamayıp direk kendimi suçlamalıyım. Bir ilişkiyi idare eden kişi hiç şüphesiz kadındır. İlişkiyi bitirmek isteyen kişiler olacaktı, elbette. Eğer ben iyi bir eş olsaydım, şu an bunları düşünmezdim. Şu an Azad'ın kollarında, mutluluğu tüm hücrelerimde yeniden hissedebilirdim.

Kesinlikle suçlu bendim! Mutluluğun değerini, yüceliğini bilemedim. Fazla gelmişti sanırım mutluluk bana. Ben; Sinemis Karakaya Er, elime geçen değerli ne varsa hevesim bittikten sonra çöpe yolluyordum. Ve yine ben; Sinemis Karakaya Er, tam bir ahmaktım.

Uykusuzluk iliklerime kadar işlemişti, iki gündür. Uyku, terimi artık bana çok uzaktı ve bu terim ile haşır neşir olabilecek gibi durmuyordum. Geleceğim pek parlak değildi. Benim geleceğim yoktu. Benim geleceğim, ilişkim gibi sınıfta kalmıştı. Onlar kardeş gibiydiler. Birine bir şey olduğunda, diğerine de oluyordu.

Uyuyamayacağımı bildiğim halde gözlerimi inatla kapattım ama gözümün önüne gelen Azad&Dicle görüntüsü inadıma alay ile güldü. Dicle güzel kızdı. Çok güzel kızdı. Bu köyün hatta Diyarbakır'ın en güzel kızıydı. Ben güzellikten ziyade tatlıydım. Fakat Dicle her erkeğin evlenmek isteyeceği kızdı.

Düşüncelerimi susturmak adına en az seviyede olan müzik sesini fazlalaştırdım. MaNga bana, Azad'a, bize bağırıyordu.

"Hep ayrı yollarda yürüdük!"

İkimizin hiç bir ortak noktası yokmuş aslında. Benim sevdiklerimi Azad sevmez, Azad'ın sevdiklerini ben sevmem. Bu çoğu kişi için bir totem gelse de kesinlikle öyle değildi. Ben aşk romanı okurdum, Azad ise dünya klasiklerinden okurdu. Ben pop müzik severdim fakat Azad türkü severdi. Konuşabileceğimiz bir konu olmuyordu.

"Uyandığında onu ilk kim görecek?

Bıraktığım düşü kim büyütecek?"

Sanki aklımda hiç soru yokmuş gibi MaNga bana yeni sorular ekliyordu. Uyandığında onu ilk Dicle görecek, MaNga. Bıraktığım düşü kimse büyütmeyecek, büyütemeyecek. Çünkü, Azad öyle bir şeydi ki kendisinin başladığı bir işi başka kimse devam ettiremezdi. O hem yaşamak için sebebimdi, hem de ölmek için. O acı merhemde ki şifaydı. Hem acıtıyor hem iyileştiriyordu. Azad hem beni bataklığa çeken kişiydi, hem de o bataklıktan kurtarabilecek kişiydi. Azad, kısaca Azad'dı.

-Kuma-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin