Bölüm 2: Tanıştığına Memnun Olmamak

6.6K 409 386
                                    

Draco; bileğini olanca gücüyle sıkınca April acıdan dudağını ısırdı. Draco'nun buz gibi sesini duyduğunda ne diyeceğini daha düşünememişti bile. "Kimsin ve odamda ne arıyorsun?"

April onun ateş saçan gözlerine baktı. Hafif bir tebessümle karşılık verdi. "Beni hatırlayacağını düşünmüştüm."

Draco tek kaşını kaldırdı. Onu kısaca süzüp:"Daha önceden tanıştık mı ki hatırlayayım.."

April alaycı bir tavırla: "Kolumu bırakır mısın artık, canımı acıtıyorsun." Draco onun acıdan buruşmuş yüzüne bakıp hafifçe sırıttı.

April bileğini ondan kurtarınca derin bir nefes alıp, kolunu ovaladı. Merlin aşkına ne kadar da güçlü sıkmıştı bileğini, yarın mosmor bir kolla gezeceğine adı gibi emindi.

Draco hala istediğini duyamamıştı. Sert bir sesle sorusunu yineledi. "Şimdi odamda ne aradığını söyle! Sen ne hakla benim odama izinsiz girebilirsin, buna nasıl cesaret edersin!"

April içinden düşündü. "İşte şimdi tam bir Malfoy gibi konuştu." Sonra iç çekerek onun bu sözüne karşılık verdi. "Evinize gelen misafirlere hep bu şekilde mi davranırsın?"

Draco sinirle güldü. "Kusura bakma, her misafir ben uyurken odama girmiyor.."

April omuz silkti. "Seni öldürmeye gelmemiştim, uyandırmaya geldim."

Draco uyku sersemliğinden biraz kurtulunca:"Yoksa sen şu annemin bahsettiği kız mısın?" diye sordu.

April derin bir nefes alıp:"Sonunda kafası çalışmaya başladı." diye mırıldandı, Draco'nun duyamayacağı bir sesle. Sonra da gülümseyip devam etti. "Ben April, hatırlamamış olabilirsin.. En son yedi yaşındayken görüşmüştük."

Draco biraz düşünüp:"Yarım yamalak bir şeyler hatırlıyor gibiyim. Babamın asasını çalıp gül bahçesini talan eden sen miydin?" April gülerek başını salladı. "Evet, o bendim."

Bir süre birbirlerine baktılar. April, gözlerini onun vücuduna kaydırmamak için büyük bir savaş veriyordu. Draco onun düşüncelerini okumuş gibi hafifçe sırıttı. April bu bakışmanın daha fazla devam etmemesi için hızlıca konuştu.

"Cissy seni kahvaltıya çağırmamı istedi. Aşağıya iniyorum, giyinince gelirsin." Draco hızlıca başını salladı. April siyah saçlarını savurarak odadan çıkarken Draco mırıldandı. "Uzun bir yaz olacağa benziyor."

April onun odasından çıkar çıkmaz çalışma odasının kapısına dayandı. Derin bir nefes verdi, çok ama çok yakışıklıydı. Yüzü, gözleri, vücudu.. Bir insan bu kadar kusursuz olabilir miydi? Hafifçe sırıtıp mırıldandı. "Demek ki olabiliyormuş.." Bir süre onu düşündü, sonra hala acıyla zonklayan bileğine baktı. Kıpkırmızı olmuştu.

Birden kaşlarını çatıp sinirle söylendi. "Aptal, sarı çıyan! Kolumu öyle bir sıktı ki hala acıyor.."

Narcissa, merdivenlerden inen April'i görünce Lucius'a mırıldandı. "Geliyor.. Lütfen nazik ol!"

Lucius gözlerini devirip; başını sallamakla yetindi. April, yemek salonuna girer girmez Lucius'un yanına koşup; eşsiz bir tebessümle:"Günaydın Bay Malfoy." diye adamı selamladı. Lucius onu kısaca süzdü.

Üç yıl önce İtalya'da gördüğü genç kız, güzelleşip serpilmişti. Tam gülümseyip cevap verecekti ki bu kızın muggle aşığı bir aileden geldiğini hatırlayınca soğuk bir tavırla:"Sana da günaydın April, görüşmeyeli nasılsın?"

April kendisine ayrılan yere otururken cevap verdi. "İyiyim efendim." Narcissa çayından bir yudum alıp ona döndü. "April, hayatım sen de Draco gibi altıncı sınıfa geçtin değil mi?" April başını salladı.

Draco'nun MeleğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin