Bölüm 13: Vuslata Erişmişken, Hasretle Dolmak

4.7K 268 882
                                    


Gün ışığı, Malfoy Malikanesi'ne vururken yeni bir gün başlıyordu.

Draco gözlerini kırpıştırarak, pencereden içeriye vuran gün ışığına baktı.Bugün büyük gündü...Saldırının yapılacağı gün..

Gece bunu düşünerek, zar zor uyumuştu. Ve sabah olmuştu işte..Yatakta doğrulup, esnerken kapı hızlıca açıldı.Draco ne olduğunu anlayamadan, April onun yanına varmıştı.

Uyku sersemliğiyle:"Ne oluyor, bu ne telaş ? Rüyanda beni mi gördün.." April heyecanlı gözüküyordu.

Telaşla:"Lucius, seni uyandırmamı istedi.Bir, iki saat sonra çıkacakmışsınız.." Draco yataktan kalkıp, dolabını kurcalarken; April, onun vücuduna bakmamaya çalışarak, yastıkla oynamaya başladı.Draco göz ucuyla ona bakınca, genç kızın pembeleştiğini gördü.Hafifçe sırıtarak, üzerine tişörtünü geçirirken mırıldandı.

"Siz kahvaltı ettiniz mi ?" April hızlıca başını salladı.Sonra merakla genç adama dönüp:"Heyecanlı mısın ?"

Draco duraksadı, derin bir iç çekip mırıldandı."Heyecanlı mıyım yoksa korkuyor muyum, bilmiyorum..Sadece kendimi hala hazır hissetmiyorum."

April anlayış dolu bir sesle:"Ne yazık ki başka seçeneğin yok..Ama benden sana bir tavsiye.." Draco merakla ona dönerken, genç kız devam etti."Eğer birine zarar vermen gerekirse, bunu en hafif biçimde yap.."

Draco anlayamamıştı, kaşlarını çattı."Nasıl yani ?"

April bilmiş bir tavırla:"Örneğin bir muggle, sizden kaçmaya çalışıyor.. Senin onu düşürmen gerekli..Onu asfalt zeminde düşüreceğine, toprak zeminde düşür..Ya da daha az can yakıcı bir büyü kullan.."

Draco gözlerini devirirken April kendini savunmaya başladı.Sinirle:"Heeey, sana yardımcı olmaya çalışıyorum !"

Draco alaycı bir tavırla:"Zarar vermek, zarar vermektir April..Bunun hafif ya da can yakıcı şekli yoktur !"

April kapıya ilerlerken, omuz silkti."Ben sadece tavsiye de bulundum..Gerisi sana kalmış.."

Kapıdan çıkacakken, Draco hafifçe gülümseyip, mırıldandı."Teşekkür ederim.." April de gülümserken, aşağıdan Narcissa'nın sesi duyuldu."Draco, tatlım..Kahvaltı hazır !"

Narcissa endişeyle, kahvaltı eden oğluna baktı.Lucius, onu rahatlatmak için ne kadar konuştuysa da o bir anne olarak hala korkuyordu.Saldırı belki o kadar da tehlikeli değildi, evet..Ama gün gelecek daha büyük çatışmalar olduğunda o zaman ne yapacaktı...Oğlunun, bugünlere getirdiği değerli varlığının, lanetler yiyerek yaralanmasına hatta belki de ölmesine göz mü yumacaktı ! Öfkeyle önünde duran fincanı ağzına götürdü.Çayından birkaç yudum alıp, sıcaklığın boğazını yakmasına izin verdi...Ama boğazını yakan acı, yüreğindekiyle boy ölçüşemeyecek kadar küçüktü...

Lucius, göz ucuyla karısına baktığında, onun ne kadar tedirgin olduğunu görebiliyordu.Dün bütün gece, onunla bu konu hakkında konuşup, her şeyin yolunda gideceğine dair onu teskin etmeye çalışmıştı.Ama kendisinin içinin de pek rahat olduğu söylenemezdi.Draco'ya fazla belli etmese de, oğlunu çok seviyordu ve onun lanetlerin arasında can savaşı vereceğini bilmek, çok ürkütücüydü.Ölüm yiyen olduğundan beri biliyordu, bu günle yüzleşeceğini.. Eninde sonunda kendi çocuğunun da, seçim şansı olmadan ölüm yiyen olacağını biliyordu.Başlarda konuşmak kolaydı tabii..Onun harika bir ölüm yiyen olacağını, Lord'un gözüne gireceğini söylemekten hiç çekinmemiş, her fırsatta bunu dile getirmişti.Şimdiyse, onun ölüm yiyen olmasına ramak kalmışken, onu bu dünyanın içine elleriyle soktuğu için kendine lanet ediyordu...Ölüm yiyen olsun, istediği kadar acımasız olsun..Lucius Malfoy; oğluna düşkün bir babaydı...

Draco'nun MeleğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin