Panik yapmaya hiç gerek yok, baksana her şey ne kadar da güzel gidiyor... Evet, güzel gidiyor... Draco sessizce etrafı izliyor, Hermione ve Ron hararetle bir tartışmanın içindeler... Ginny ve Harry ise fısıltıyla konuşuyorlar ve bana sorarsanız masanın altından el ele tutuşmuşlar!!! Tabi bu bizim aramızda kalsın, ben de çatalımı almak için eğildiğimde fark etmiştim.
Luna Neville'a şirin çileği tattırmaya çalışıyor ve inanın bana şu şirin işinde bir iş var. Yani o çilekler bizim bildiğimiz çileklere benzemiyor. Daha ufak ve açık renkteler. Kimse inanmıyor ama onların şirin çileği olduğuna eminim! Seamus kızlara hava atıyor gibi görünüyor, baksana Lavendar ve Patil İkizleri hayranlıkla onu dinliyor... Ne anlatıyorsa artık... Arada Draco'ya bir bakış atıyorum. Hala Mitch formunda mı diye. Şimdilik her şey yolunda, iksir uzun bir süre daha etkisini gösterecek gibi.
Yirmi dakika önceki o korkunç konuşmayı hatırlayıp, istemeden kızarıyorum. Lanet olasıca Gryffindor Kızları!!! Merlin aşkına siz Gryffindor'lusunuz size ne bir Slytherinli'nin kaslarından!!! Draco'nun bu konuyu yalnızken açacağına adım kadar eminim..İşin yoksa şimdi bir de bununla uğraş...
Tam onun hakkında düşünmeye başlamıştım ki, yumuşak sesi fısıltıyla kulağımda yankılandı.
"Sıkılmaya başladım. Bu durum daha ne kadar sürecek?"
İç çekerek, hızlıca cevap verdim.
"Daha yeni başladık! Önündeki yemekleri ye hadi. Bunlar da bitince oyun filan oynarız."
Draco hışımla:"Ben asla bu salaklarla oyun oynamam! Yemek bitince gideceğim."
Gitmek mi? Ama daha hayal ettiğim piknik başlamadı bile!!! Şu işe bak, iple çektiğim gün boş geçiyor, boş...
"Hayır efendim gidemezsin.. Bu piknik bitene kadar ya da iksir etkisini kaybedene kadar buradasın! Bugün için, gece hiç uyuyamadım..." Aslında uyumama nedenim farklıydı. Kehanet konusunu hatırlıyorsunuz...Ama bunu ona anlatmak istemiyorum.. Zaten kehanetlerimi saçma bir paranoyadan ibaret buluyor. Ondan bunların gerçek olmadığına dair uzun bir nutuk dinleyemeyeceğim...En iyisi kendime saklamak... Zaten endişemi paylaşmanın ne yararı olacak ki? Draco'nun da elinden bir şey gelmeyeceğine göre sadece ortam gerilmiş olacak...Ben bunları düşünüp, kehanet konusunu zihnimin derinliklerine itelerken, Draco'nun sert bir sesle cevap verdiğini duydum.
"Eğer gitmemi istemiyorsan, bu saçmalığı çekilebilir bir hale getir. Şuan da bu pikniğin benim için hiçbir anlamı yok..."
"Hım pekala, o zaman ilgini çekecek bir şeyler yapalım..."
Hain ve alaycı bir sesle söyledim bunu. Madem Bay Malfoy sıkılmış, o zaman ben de onun ilgisini çekecek bir yol bulmalıyım. Ve ne yapacağımı da gayet iyi biliyorum. Derin bir nefes alıp, sesimi yükselttim. Herkesin beni duymasını sağlayacak bir şekilde konuşmaya başladım.
"Sizinle paylaşmak istediğim bir şey var. Tepkiniz ne olacak çok merak ediyorum."
April'in bu sözüyle, masadaki başlar genç kıza döndü. Draco bile merakla ona bakıyordu. Ron'la tartışmasından bunalan Hermione hemen atıldı. "Neymiş?"
April hafifçe gülümsedi. "Ben geleceği görebiliyorum."
Uzun bir sessizlik.... Kuşların cıvıltısı ve yaprakların hışırtısı haricinde, kimseden ses çıkmıyor. Sanırım onun bu sözünü anlamaya çalışıyorlar. Draco gözlerini devirip, çatalıyla plastik tabağını çizmeye başlamıştı bile.
Ron kaşlarını çatarak:"Nasıl yani? Bundan daha önce hiç bahsetmemiştin."
Genç kız heyecanla devam etti. "Küçüklüğümden beri böyle bir yeteneğim var. Ama çok bahsetmeyi sevmem. Zaten babamlar bile inanmıyor buna."
Hermione meraklanmaya başlamıştı. "Bir kehanetinden bahseder misin? Nasıl bir şey olduğunu merak ettim."
April gözlerini kapadı ve mırıldandı. "Çok küçükken gördüğüm bir kehanet vardı. Hiç unutmuyorum. Hala kelimesi kelimesine aklımdadır. Kocaman bir bahçe de güller,menekşeler ve laleler görüyorum. Ama bahçeye giren birkaç adam onları koparıp bahçede hiç çiçek bırakmıyor. O adamlar gittikten sonra gelenler ise yepyeni fidanlar dikiyor bahçeye. Ve böylece bahçe gene eskisi gibi oluyor."
Gözlerini hevesle açtığında, herkesin şaşkınlık ve gülme arası bir halde olduğunu fark etti.
Seamus alaycı bir kahkaha atarak:"Bunun bir kehanet olduğunu mu söylüyorsun!"
April sinirle:"Evet!"
Ginny gülmemek için dudağını ısırdı. Arkadaşını incitmekten korkan bir tavırla, başını yana doğru eğdi.
"Peki bu kehanet tam olarak ne söylüyor?"
Genç kız düşünceli bir sesle:"Tam olarak bilmiyorum; ama bence İsmi-Lazım-Değil'in yıkımlarını anlatmaya çalışıyor..."
Ron ve Harry ağızlarını kapatmışlar, sessizce gülüyorlardı. Neville bile kıkırdıyordu.
Hermione iç geçirdi. "Hım anladım....Güzel bir yetenek Ap..."
April suratını astı. Kimse ama kimse onun geleceği gördüğüne inanmıyordu! Lavendar'ın alaycı bakışlarını hissedebiliyordu. Ya da Patil ikizlerinin fısır fısır konuşarak kendisini çekiştirdiğinin farkındaydı.Merlin aşkına onları inandırmak için ne yapmalıydı!!! Öfkeyle bağırdığını hissetti.
"Tabi benim bahsetmek istediğim kehanet farklıydı. Bu konuyu açmamın sebebi çok başka bir kehanet."
İşte şimdi istediği konuya gelmişti. Draco'nun birazdan çıldıracağına adı gibi emindi ama ne yapabilirdi ki, ilgi çekici bir şeyler isteyen kendisiydi.
"Harry,Hermione, Ron ve Ginny; ileride Draco Malfoy'la çok iyi dost olacaklar!!!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Draco'nun Meleği
FanficDraco Malfoy. On dokuz yıl sonra, eşi ve oğluyla Hogwarts Tren Garı'nda; Harry'lerin yanından geçip gittiğinde çoğu kişinin aklında şu soru belirir: Draco Malfoy kiminle evlenmiştir? Severek, isteyerek mi evlenmiştir; yoksa safkan ailesinin uygun g...