Bölüm 37: Evlilik Oyunu

2.3K 99 120
                                    

"Küçükken anlamıştım."
"Neyi?"
"İlerde evleneceğimizi."
"Bu da kehanetlerinden biri miydi?"
"Hayır, bu seferki sadece bir histi."
April&Draco




"İşte geldiiiik!!!"

Avazım çıktığı kadar bağırdım. Sesimin tınısındaki zafer ve mutluluğun fark edilmemesi imkansızdı. Draco'ya heyecan içinde baktığımda, içimdeki o mutluluk donakaldı ve korkuyla kaşlarımı çatıp,
"Neden sirke satıyor suratın???"
Draco bana cevap vermeden, onu getirdiğim küçük kulübeye bakıyor. Büyük çitlerle sarılı, çevresinde devasa ağaçlar olan, otlarla kaplı küçük kulübeye. Tamam, kabul ediyorum. Son gördüğümden daha harap bir halde. Ama olsun, yıkık dökük olmasına rağmen; burası bizim geçmişimiz, çocukluğumuz...Bu anın büyüsünü bozacak hiçbir şey göremiyorum.
"Buraya neden geldik? Neresi burası?"
İşte şimdi bozuldu....
Draco burayı hatırlamıyor!!! Hayretler içerisindeyim, sahiden öyleyim. Hadi tamam, küçükken onlarda kaldığımı tam hatırlayamaz, hadi tamam, küçükken ilk öpücüğünü ona benim verdiğimi de hatırlayamaz. Ama bu kulübe!!! Merlin aşkına, burası bizim oyun evimizdi!!! Biz tüm yazımızı burada geçirdik!!! Elma ağacının oraya salıncak kurmuş, orada sallanmıştık. Tabi bu muggle işi düşünceme, Lucius hiddetlenmişti zamanında; ama her neyse....
Gizlice süpürgeye burada bindik!!! Gene ve gene Lucius burnunu sokup, eğlencemizin içine etmişti, o da ayrı. Ne varmış, Draco'yu aşağı düşürdüysem? Bir iki gün istirahat etti, sonra yine ayaktaydı. Merlin, burası Draco ile benim yerim!!! Burası buram buram bizim küçüklüğümüz, anılarımız kokuyor. Ve işe bakın ki, Draco hiçbir şey hatırlamıyor!!! Hiddetlendim ve bunu göstermekten çekinmeyeceğim, derin bir nefes alıp, sert bir sesle konuşmaya başladım.
"Burayı hatırlamıyor olamazsın! Lütfen şaka yaptığını söyle!!!" Draco kaşlarını çattı ve alnını sıvazladı. Merlin aşkına, sahiden hatırlamıyor!
"April gerçekten hatırlamıyorum. Biraz ipucu versen?"
Kendime bir avada çakmak istiyorum. Evet, evet bir avada. Vicdanım içeride kopuyor gülmekten; ama o kadar sinirlendim ki, ona bile laf yetiştirecek halim yok.
"Draco...." dedim ve ciddi bir sesle, "Bazen şizofren olduğumu ve kendi kendime hayaller kurduğumu düşünüyorum. Acaba benim seninle hiç küçüklük anım yok da hepsini ben mi kuruyorum kafamda? Doğru söyle bana, ben size küçükken geldim, yazın sizinle kaldım değil mi?" Draco'nun gülmemek için dudağını ısırdığını görünce, sinirden ağlamak üzereydim artık. O ise kahkahasını bastırmak için çaba sarf ederek;
"Hayal meyal hatırlıyorum, küçükken geldiğini. Babamın asasını yürütüp, bahçeyi talan etmiştin."
"Bir onu hatırlıyorsun zaten." dedim alıngan bir sesle. Durumun vahametini sonunda kavramış olacak ki, bana doğru yaklaştı ve belime koydu ellerini. Bu kez temasla, dokunmayla; gönlümü alacağını sanıyorsa yanılıyor!!! İnatla başımı kaldırdım. "Burayı hatırlayamaman, unutmuş olman canımı sıktı."
Draco derin bir nefes verdi.
"Elimde olan bir şey değil April, biliyorsun ki. Ben de hatırlamak istiyorum. Hatta hafızamı elimden geldiğince zorluyorum; ama olmuyor. O kadar derinlerde ki küçüklüğüm..."
Gözlerim dolmak üzere, çenem hafifçe titriyor ve ben acı bir sesle, "Ama ben her şeyi hatırlıyorum. En ince detayına kadar... Seni hatırlıyorum."
Draco çarpık bir tebessümle, "En başında dememiş miydin hafızam kuvvetli diye. Ne yazık ki ben önemsiz gördüğüm şeyleri itiyorum derinlere, bir daha da hatırlamıyorum." Önemsiz mi? Küçüklüğümüz önemsiz mi yani!!!
"Senin için önemsiz olduğumu bilmiyordum, değersiz bir anı..." Sert bir sesle söyledim bunu ve kollarından sıyrıldım. Draco telaşla beni tutmaya çalışırken, ekledi. "Tabi ki de öyle değilsin. Ama o zamanlar bilemezdim, ileride benim için ne kadar önemli olacağını bilemezdim."
Yüzümü buruşturdum. "Çok saçma. Hiçbir şey hatırlayamaman, sinirime dokunuyor!"
"Benim de! Ama eminim ki sen bana anlatırken, bir şeyler canlanacak kafamda. Hadi bana bu kulübeyi anlat, neler yaşadığımızı." Derin bir soluk aldım. İşte başardı. Heyecanım canlanmaya başladı ve öfkemin olduğu yerde yeller esiyor. Hevesle onun elini tuttum ve bahçede yürümeye başladım. Küçük kulübemiz bizi gördüğüne sevinmiş gibiydi. Bunca seneden sonra gene bir aradaydık. Yine bu küçük kulübede, yine baş başa. Sen hatırlayamasan da Draco, burası bizim tanıştığımız yer. Seninle burada tanıştık biz.

Draco'nun MeleğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin