Bölüm 8: Barış Güvercini Değil, Barış Baykuşu

5.5K 298 607
                                    


Müzik sesleri, kahkahalar; April'i daldığı düşüncelerden ayırdı. Gözyaşlarını sildi ve bir adım önündeki barın içerisine, derin bir nefes alıp girdi. Gürültüye, boğucu havaya alışmaya çalışırken bir yandan da gözleriyle barı tarıyor, Blaise ve Pansy'yi görmeye çalışıyordu.

"Umarım Pansy, Draco ile dansımızı görmemiştir, şimdi bir de onu çekemeyeceğim.." diye içinden geçirirken bileğinden bir el kavradı ve kendisini çekiştirmeye başladı.April hışımla bileğini çektiğinde, Pansy'nin öfkeli bakışlarıyla karşı kaşıya kaldı.İç çekerek, Pansy'nin duyamayacağı bir sesle mırıldandı."İti an çomağı hazırla..."

Pansy öfkeyle bağırdı. "Sen, sen.. Seni öldüreceğim!"

April gözlerini devirip, yorgun bir tavırla karşılık verdi. "Ne oldu Parkinson? Bu ne şiddet, ne celal? Elbisene kaymak birası mı dökmüşüm..." Pansy, onun kollarını sıkıca tutup sarsınca April hızlıca ondan kurtuldu.

Pansy'yi ittirerek öfkeyle tısladı. "Kendine gel Parkinson, bana bir daha sakın dokunayım deme!"

Pansy sinirden titriyordu. "Sen, Draco'ya dokunabilmeye cesaret ettiysen, ben de senin o pis bedenine dokunabilirim! Onunla nasıl dans edersin, nasıl! " April gözlerini devirip omuz silkti.

"Draco, kim bilir kaç kızla yiyişmiştir de haberin yoktur..Onların hesabını soracağına bir dansın mı derdine düştün.. Ayrıca dans teklifi, sevgilinden geldi.. Sanırım o senin pis dediğin bedeni çekici buluyor.. Bu gece peşimden ayrılmadı!" 

Pansy alayla sırıttı. "Peşinden mi ayrılmadı? Bence tek taraflı bir durum yoktu ortada.. Onunla el ele bardan çıkarken sen de istekli görünüyordun.. Ne yaptınız, söylesene..Seni bir köşeye sıkıştırıp senin tabirinle yiyişti mi ?"

April yumruklarını sıkarken Pansy gülerek onu kışkırtmayı sürdürdü. "Kendini adam sanıyorsun ama senin de bir sürtükten farkın yok!" Pansy'nin gülümsemesi, suratına yediği sert bir tokatla donuverdi. Eğer barda müzik sesleri, kahkahalar olmasaydı; April'in Pansy'nin suratına attığı tokadın sesini duymayan kalmazdı.

April'in tokadıyla şaşkınlıkla yanağını tutan Pansy, olduğu yerde öylece kalakalmıştı. April'inse gözlerinden ateş fışkırıyordu adeta, daha önce hiç bu kadar öfkelenmemişti... Pansy'yi sertçe ittirdi ve öfkeyle tısladı.

"Bana bak kızım, beni adam gibi tanımıyorsun, bir laf yiyip susup kalacak biri değilim ben! Öyle laf atıp da karşında susan çok olmuştur ama beni onlarla karşılaştırma! Neler yapabileceğimi, gözümü ne kadar karartabileceğimi bilmiyorsun! Eğer bir daha bana o tarz bir hakaret edersen, bu şekilde konuşursan.. Öyle şeyler yaparım ki sana, ayaklarıma kapanır ölmeyi dilersin! Altından kalkamayacağın laflar sarf etme, ayağını denk al!"

Pansy'nin şaşkınlığı daha da artarken April içindekileri dökmeye devam ediyordu. "Hem eğer bu kadar çok korkuyorsan aldatılmaktan, git Draco'ya konuş, gelip bana ötme..." Alaycı bir bakışla genç kızı süzerken, iğrenmiş bir ses tonuyla ekledi. "Bana sürtük diyene bak.. Kim bilir kaç kişinin yatağına girdin.." Pansy'nin ağzından bir feryat duyuldu. April'se hiç istifini bozmadan ona bakıyordu...

Blaise öfkeyle küfretti. "Nerede bunlar? İyi ki bir içki almaya gittik.." Kalabalığın arasında arkadaşlarını ararken, elinde iki içki kadehiyle kalabalığın arasında ilerlemeye çalışıyordu. İki genç kızı gördüğünde ise hiç beklenmedik bir şey oluverdi. Pansy, April'in saçlarını sıkıca kavrayıp ona saldırdı!!!

April de onun suratını tırmalarken, Blaise kadehleri fırlattı ve onların yanına koşmaya başladı. Bir yandan da bağırıyordu. "Ayrılın, ayrılın! Delirdiniz mi siz !!!"

Draco'nun MeleğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin