9.BÖLÜM

17.4K 646 61
                                    

Hadi ama sapığım ve bana aşık olan kişi Dorukmuydu?

Bir an afalladım. Öylece donmuş bir şekilde kaldım yani...

Okulumda ki bütün kızların peşinden koştuğu, okulun kötü çocuğu, okulun en taş çocuğu ve bildiğim kadarıyla baya bir zengin olan Doruk bana mı aşıktı?

"Gerçekten çok komik bir şakaydı. Güldük,eğlendik ve bitti. Şimdi gerçek hayata dönelim. Beni korkutmayı amaçlıyorsan gerçekten amacına ulaşt-"

"Şaka olduğunu söylediğimi hatırlamıyorum." dedi tam gözlerimin içine bakarak. Gözlerinde hiç bir duygu kırıntısı yoktu. Gerçekten duygularını saklamayı iyi biliyordu.

"Ne demek şaka değil ya! Sen benimle dalga mı geçiyorsun?" dedim alaylı sesimle. Benim sorduğum soruyu cevapsız bırakıp konuşmaya başladı.

"Artık benimsin. Seni okulda zaten tanıtmam gerekiyor. Bundan sonra yanımdan bir dakika bile ayrılmayacaksın." ne saçmalıyor bu ya!!

"Sen ne dediğinin farkında mısın? Ne bu sahiplenmeler falan? Sen kimsin ki?" diye sordum. Kendini ne sanıyordu? Tamam açıkçası egom azıcık tavan yapmış olabilir ama çok değil yani azıcık.

"Bundan sonra benim sevgilimsin. Sen benimsin. Bunu o kafana sok istersen. Hatta beynine kazı" yok yaaa.

"Bak tamam gerçekten beni inandırdın bu şakay-"

"Sana şaka olmadığını bir daha söylemiycem." dedi tam gözlerimin içine bakarak. Yalan söylemiyordu ama neden ben? Tamam yakışıklıydı. Hatta fazlasıyla. Ama bu tavırları bence onu itici kılıyordu.

Ben hala içimden neden beni seçtiğini düşünürken odadan çıktı ve gitti. Bir iki dakika sonra tekrar geldi.

"Seni evine göndericem ama bir şartla." dedi. Ben ona anlamayarak bakarken tekrar söze başladı.

"Bana beni sevdiğini söyle" dedi tüm ciddiyetiyle. Gözlerim iri iri olurken ben hala ne dediğini anlamaya çalışıyordum.

"Asla böyle bir şey yapmam." dedim kararlı sesimle. Allahım ben ne günah işledim de bana böyle bir bela geldi ya.

"İyi sen bilirsin." dedi ve arkasını dönüp gitmeye başladı. Aslında söylememekle hata ediyordum. Sadece iki kelimeydi. Tam kapıyı kapatacaken;

"Hey bekle." dedim. Yüzünde hain bir sırıtışla bana doğru döndüğünde ağzına bir an kürekle vurasım geldi. Başka çarem yoktu. Aslında bunu söylersem Batuya olan aşkıma ihanet etmiş gibi hissedecektim. Kaçırıldığımdan beri Batuya olan aşkımı düşündüm. İlk baş sadece yakışıklı olduğu için ona hayran olduğumu falan sandın ama zaman geçtikçe ondan hoşlandığımı anlamam pek uzun sürmedi.

"Seni seviyorum ." dedim mırıltı gibi çıkan sesimle.

"Üzgünüm ama seni duyamıyorum." dedi.

"Seni seviyorum ."dedim tekrar.

" Duymadım."

"Seni seviyorum." dedim bağırarak. Gözleri bir an parladı ve gülümsedi ama içten bir gülümsemeydi. Daha sonra gelip tam önümde durdu ve;

"Tamam şimdi seni evine göndericem." dedi. Ben hala nasıl bana güvenliğini düşünüyordum. Sanki aklımı okumuş gibi;

"Sana güveniyorum çünkü aileni ve sevdiklerini tehlikeye atmayacak kadar akıllı olduğunu biliyorum. Şu anda bir kaç adamım aileni gözetliyor. Eğer tek bir yanlış hareketini görürsem bir telefonumla işleri biter." hiçbir şey diyemedim. Sadece sustum. Doruğun telefonu çaldığında bana bakarak konuştu ama ben hep gözlerimi kaçırdım. Telefonu kapatıp bana döndüğünde ;

"Araba hazır seni evine bırakıyım." dedi. Kafamı tamam anlamında salladım ve dışarı çıktık. Kapının önünde bir adet Range Rover bizi bekliyordu. Ben arabaya hayran hayran bakarken kapımı açtığını yeni fark etmiştim. Hemen arabaya bindim ve kemerini bağladım. Dorukta arabaya binince arabayı çalıştırıp gitmeye başladı. 2 saatlik bir yolculuktan sonra ona bakmadan direk arabadan inecektim ta ki kapıları kilitlenene kadar. Ona doğru kafamı çevirdiğim anda bana yaklaştığını fark ettim. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki neredeyse yerinden çıkacaktı.

Beni dudağımdan öpüceğini sandım ama yanağımı öpüp geri çekildi. Daha sonra kapıları açtı ama bu sefer beni kolumdan tuttu. Ona soran gözlerle bakarken;

"Sen isteyene kadar seni öpmeyeceğim merak etme. Şu anda sevgiliyiz. Yanına hiçbir erkek yaklaşmıycak. Yaklaşırsa eğer sonu kötü olur. Artık herkesin senin benim olduğunu bilmesi lazım. Şimdi git ve biraz dinlen." dedi. Bende hemen arabadan indim. Zili çaldım ve beklemeye başladım. Ben apartmanın kapısını kapatıp içeri geçene kadar gitmedi. Kapıyı kapatınca gazı kökleyip gitti.

Ben neden hiç bunu düşünmedim ki? Şimdi ben ne diycem babama? Neyse bulucaz artık bişey. Kapıda ağlamaktan gözleri şişmiş olan annem beni görünce hemen üzerime atladı ve kemiklerimi kırarcasına sarıldı. Daha sonra babam, Buse,Tuğçe,Arda sırayla bana sarıldı. Tam o sırada içerden Batu geldi beni gördüğü anda gözleri parladı. Oda hemen bana sarıldı ve artık sorgu zamanına gelmiştik. Klasik soruyu soran babam oldu.

"Kızım neredeydin? Her yerde seni aradık ama bulamadık. İş arkadaşlarım seni bulmak için seferber oldu ama senden hiçbir iz bulunamadı."

"Baba bende tam ne olduğunu ve kimlerin yaptığını bilmiyorum bundan sonra çok dikkat edicem sen merak etme." dedim ve devam ettim.

"Baba ben çok yorgunum biraz dinlemek istiyorum." dedim. Tuğçeyi evine gönderdikten sonra Buse benim odamda,Arda da annemin ona hazırladığı odada kaldı. Buseye bütün olayı anlattığımda ağzı açık kaldı.

"Kızım bu seni basbaya seviyor. Ama sen onu seviyor musun?" diye sordu. Aslında bunun bir cevabı yoktu. Evet yakışıklıydı ama...

"Hayır tabikide sevmiyorum ." dedim kararlılıkla.

"Bak çok dikkatli ol bunun ne yapacağı belli olmaz." dedi. Bencede!!

"Ya Buse sana bişey söyliycem." dedim Buseye. Artık birine söylemem gerekiyordu. Buse bana korku ve heyecanla karışık bir duyguyla baktı.

"Ben Batudan hoşlanıyorum." dedim bütün cesaretimle. Buse bu habere çok sevindi. Biraz daha sohbet ettikten sonra göz kapaklarım ağırlaşmaya başlayınca uyumaya karar verdim. Of birde yarın okul var yaaa!!!
-------------

Sabah okul üniformalarını giyip aşağı indim. Evimiz dublexti ve bana bir sürü avantajları vardı. Mesela annem bana Terliği hedef aldığında direk yukarı kaçardım. Neyse . Annem kahvaltı hazırlamış ve babamla birlikte beni bekliyorlardı. Arda hayvanını zaten saymıyorum. Masanın yarısı yol zaten.

Kahvaltımı ettim ve Ardayı zorda olsa masadan kaldırdım. Evden çıktığımızda yolda yürümeye başladık. Okula vardığımızda Tuğçe tekrar yanıma, Arda da Berkin yanına oturdu. Doruk hala gelmemişti ve ben onun gelmemesi için dua ediyordum. Tenefüs olduğunda bir dahaki derslere gelmez dedim kendi kendime. Hep beraber bahçeye çıkmak için ayaklandığımızda Arda elini omzuma atmış bir şekilde bankalara doğru yürüdük. Bana bir kaç soğuk espri yaptı.

"Adamın biri gülmüş ,karısı da papatya. "Sadece gözlerimi devirdim.

"Adamın biri yatmış, karısı da vapur. "

Bende daha fazla dayanamayıp ayağı kalktım ama gözüm sinirli bir şeklide bize doğru gelen  Doruğa takıldı. İşte şimdi hapı yuttun Eylül....


Sizden çok ama çok özür dilerim.paketim bittiği için yeni bölümü yayınlayamadım.tekrar özür diliyorum.Umarım beğenirsiniz.iyi okumalar......

SERSERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin