17.BÖLÜM

15.1K 518 34
                                    

Multimedya: Eylülün giydikleri

Bu bölümü Glcezcan adlı kişiye ithaf ediyorum.

Eylülden...

Sabah gözlerimi güneş ışıklarıyla açtım. İlk başta nerede olduğumu idrak edemesemde kendimi hastane odasında bulunca aklıma yangın geldi. Etrafıma baktığımda annemin koltukta iki büklüm bir şekilde uyduğunu gördüm. Gözleri ağlamaktan şişmişti ve yüzünden ne kadar yorgun olduğu anlaşılıyordu. Doruğu merak etmiştim. Acaba neredeydi? Ve dün akşam. Doruğun söylediği o sözler...

O sırada kapı açılıp içeriye elinde kahvaltı tepsisiyle birlikte bir adet Doruk girdi. Saçları dağılmıştı ve bu onu göründüğünden daha fazla yakışıklı yapıyordu. Onu görünce yüzümde bir gülümseme oluştu. Aynı gülümseme onda da oluştu. Sessizce yanıma gelip dudaklarını alnıma bastırdı ve beni öptü. Dudaklarının değdiği yer alev alev yanarken konuşmaya başladı.

"Günaydın uyuyan güzel." gülümsedim. Bana ilk defa böyle bir şey söylüyordu. Gülümsemem daha çok yüzüme yayılırken;

"Günaydın." dedim. O sırada annem uyandı. Uyandığında ilk olarak gözleri Doruğu buldu. Kaşları çatık bir hal aldı ama beni görünce eski haline döndü. Hemen yanıma gelip;

"Kızım iyimisin?" dedi telaşlı bir şekilde.

"İyiyim anne bir şeyim yok." dedim ve davam ettim.

"Anne seni Dorukla tanıştırmak istiyorum. Kendisi erkek arkadaşım." dedim. Doruk ve annem bana şaşkın bir şekilde bakarken olayı Doruk toparladı.

"Memnun oldum efendim. Ben Doruk" dedi elini uzatarak. Annem bir bana ,bir Doruğa,birde Doruğun eline bakıyordu. En sonunda sıcak bir gülümsemeyle elini sıktı.

"Memnun oldum oğlum bende Ayla." dedi. Açıkçası annemin daha sert bir tepki vermesini planlıyorum ama bu beni evde terklikle kovalamıycak anlamına gelmiyordu. Neyse artık çekicez cezamızı.

Kahvaltımı yaptıktan sonra yanımıza bir doktor geldi ve bugün taburcu olabileceğimi söyledi. Doruk çıkış işlemlerini hallederken bende giyiniyordum. En sonunda hastanenin o sıkıcı havasından kurtulup temiz havayı içime çektiğimde gerçekten rahatladığımı hissettim.

Eve geldiğimizde direk odama çıkıp telefonumu kontrol ettim. Oha lan! 106 cevapsız arama,58 mesaj. Kıyamet mi koptu acaba? Mesajların çoğu annem ve babamdan dı. Diğerleride Buseydi zaten. Mesajlara gerek duymadan direk telefonu kapattım ama canım sıkılmaya başlayınca önce Buseyi arayıp kısa bir açıklama yaptıktan sonra sinemaya gitmeye karar verdik. Yorgun olduğumu bu yüzden dinlenmem gerektiğini zırvalayıp durdu ama onu pek takmadım. Daha sonra Tuğçeyi de arayıp gelmesini istedim. O da aynı şeyleri zırvlamaya başlayınca direk telefonu yüzüne kapattım. Zaten yeri ve saati biliyordu. Hemen dolabımın önüne gidip kıyafet aramaya başladım. Gri bir kazak ve beyaz pantalon da karar kıldıktan sonra toz pembe montumu giydim. Beyaz spor ayakkabılarımı da giydikten sonra küçük bir çantanın içine para telefon vs. atıp dışarı çıktım. Kapının önünde Batuyla karşılaşınca bir an afalladım. Son söylediği sözlerden sonra onunla hiç konuşmamıştık. Ben gözlerimi kaçırırken o;

"Selam." dedi. Yüzüne baktığımda hafif bir tebessüm vardı. Bende hafifçe gülümseyip;

"Selam." dedim. Tam giderken kolumu tuttu. Önce beni tutan koluna,ardından yüzüne baktım.

"İyi görünmüyorsun. Neden dinlenmeyip dışarı çıkıyorsun?" dedi endişeli çıkan sesiyle.

"Hayır ben iyiyim. Arkadaşlarımla buluşucam. İzninle gitmem gerek." dedim ve bir şey demesine izin vermeden dışarı çıktım. Doruğa haber vermediğim aklıma gelince çantamdan telefonumu çıkarıp onu aradım ama kapalıydı. Bende yoluma devam ettim. Bir taksi durdurup bindim. Gideceğim yeri söyleyip arkama yaslandım. 10-15 dakika sonra sinemanın önüne geldiğimizde taksi ücretini ödeyip arabadan indim.

SERSERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin