11.BÖLÜM

17.2K 548 39
                                    

Multimedya: Doruk

Doruktan...

Bu hayattan artık bıktım usandım. Nereye gitsem üstüme saldıran kızlar ve onlarca düşmanım vardı. Ölsem bile kimsenin umrunda olmayacaktım. Babamın bütün pis işlerini bana yaptırıyor olması artık çok koyuyordu. Bütün suçlar üstüme kalıyordu. Her şey elimin altındaydı . Her şeye kolayca sahip olabiliyordum ama yetmiyordu işte.  Hayata tutunacak bir dala ihtiyacım vardı. Bir yaşama sebebi...

Ortamdan çok bunalınca hava almak için dışarı çıktım. Hemen arabama atlayıp biraz gezdim. Ara sokaklardan birine girerek biraz daha dolaştım. En sonunda arabamı park edip dışarı çıktım. Yoldan gelip geçen insanları seyrediyordum. Dışarıdan bakıldığında ne kadarda aptal göründüklerini düşündüm. Kafamı 20 metre ilerideki çocuk parkına çevirdiğimde bankta oturmuş hem elindeki çikolatayı yiyen,hemde gülerek parktaki çocukları izleyen bir kız vardı. O kadar masum ve güzel duruyordu ki. Üzerinde siyah bir şort ve beyaz bir tişört vardı. Uzun kumral saçları vardı ve mükemmeldi. Arabanın kaputuna oturarak onu biraz daha izledim. Çikolata her yerine bulaşmıştı ama ben ondan iğrenmiyor,aksine çok tatlı buluyordum.

Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama en sonunda ayağa kalkıp yürümeye başladı. Hava kararmaya başlamıştı ve içimden bir ses onu takip etmem gerektiğini söylüyordu. Bende takip ettim. Girdiği dar ve tekin olmayan sokaklara anlam veremesem de takip etmeye devam ettim.

Issız sokakları bir telefon melodisi doldurduğunda onun telefonunun çaldığını gördüm. Annesiyle konuşuyordu galiba ama birden konuşmayı bıraktı. Galiba şarjı bitmişti ve anladığım kadarıyla kaybolmuştu çünkü hep daireler çiziyordu. İleride bir kaç tane serseri tipli,benim yaşlarımda çocuklar vardı ve sarhoş oldukları her hallerinden belliydi. Ben onları görebiliyordum ama o kız onları daha görmemişti. Arkasını dönüp onları gördüğünde bir anda koşmaya başladı ama gençlerden biri onu arkasından tuttu ve gitmesini engelledi. İçlerinden biri ağzını yayarak konuştuğunda yüzümü buruşturdum. Nedenini bilmediğim bir şekilde o kız için endişeleniyordum. Kız kaçmak için onu tutan çocuğun kasıklarına tekme attı ama tam kaçarken önüne iki kişi geçti. Tam olaya müdahale ediyordum ki o iğrenç sesi duydum. Kafamı çevirdiğimde  Batuyu görmüştüm. Batuyla kız meselesi yüzünden kavgalıydık. Onun sevgilisi olan Denize ben bir zamanlar sırıl sıklam aşıktım. Aynı şekilde Denizde bana aşıktı. Ama o zamanlarda okula Batu gelmişti ve her şey tersine dönmüştü. Denizle birlikte olmuştuk ve ilk benim olmuştu. Ama Batu geldiğinde beni bırakıp ona koştu. Kısa bir süre sonra onunda diğer kızlar gibi sürtük olduğunu anlamıştım. Batuyla uzun süreli bir küslüğümüz oldu. Çoğu zaman kavga ederdik ama bir gün Denizin Batuyla çıktığı zamanlarda onu okulda başka birinin altında yakaladım. Batunun bunu bilmemesi ne kadar kötüydü. O zamandan sonra Denizden nefret ettim ve tam bir sürtük olduğuna kanaat getirdim. Kafamdaki düşünceleri başka bir tarafa doğru ittim ve onları izlemeye devam ettim. O kızın yüzünde Batuyu görünce Kocaman bir gülümseme oluştu. Kesin ondan hoşlanıyordu.

Batu konuşmaya başlayınca dikkatimi ona verdim;
"Bırakın lan kızı!" diye bağırdı.

"Eylül yanıma gel." dedi. Demek adı Eylülmüş. Yüzü gibi adı da çok güzeldi. Eylül tam giderken içlerinden biri kolunu tuttu ve gitmesini engelledi.

Eylül bir anda onu tutanın kasıklarına tekmeyi bastı ve koşarak Batunun arkasına saklandı. Batu hepsini yere serdikten sonra Eylül geldi ve kasıklarına bir tekme attı ve Batuyla birlikte gitmeye başladılar. Eylül arkasını dönüp son anda;

"Çocukların olmazsa beddua etme." diye bağırdı. Bu halleri uzun zamandır gülmeyen beni güldürmeyi başardı. Gözden kaybolduklarında bende arabama doğru yürüdüm ama gözümün önüne hep o çikalata yerken ve çocuklara gülerek bakarken ki yüzü aklıma geldi.

SERSERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin