30.BÖLÜM

7.9K 304 57
                                    

Multimedya : Burak
Gözyaşlarım yanaklarımdan birer birer dökülüyordu. Katlanamıyordum bu acıya. Ben onu bu kadar severken o neden gitti ki? Tek bir dokunuşuyla benim kalp atışlarımı değiştirirdi. Şimdi ise soğuk nemli toprağın altında cansız bir şekilde yatıyordu.

Her zaman bana bir zarar gelmesinden korkardın. Şimdi ise senin gidişin bana en büyük zararı verdi zaten...

Yatağımda cenin pozisyonu almış bir şekilde yatıyordum. Artık uykum kendini bastırmaya, ilaçlarda etkisini göstermeye başlamıştı. Uyku ile uyanıklık arasında gidip geliyordum. Midem fazlasıyla bulanıyordu.

Artık sonumun geldiğini anladığımda odamın kapısı yumruklanmaya başladı. Buse dışarıdan bir şeyler söylüyor ama onları algılayamıyordum. Bilincim artık neredeyse kapanıyordu. Bütün sesler kulağıma uğultu gibi geliyordu. İlaçlar etkisini fazlasıyla gösteriyordu.
Son anda büyük bir gürültü duydum. Daha sonrasında da kendimi uykunun kollarına bıraktığım için hiçbir şey duyamadım...

------------

Burak'tan...

Arabamdan inip Eylüllerin bulunduğu eve geldim. Kız zaten dün cenazede bitik bir haldeydi. En azından nasıl olduğuna bakmam gerekiyordu. Kardeşimin emanetine sahip çıkmam gerekiyordu.

Evin kapısına geldiğimde zile bastım ve beklemeye başladım. Bir kaç saniyenin ardından Buse kapıyı açtı. Fazlasıyla yorgun görünüyordu. Beni görünce ilk başta şaşırsa da sonra hafif bir tebessümle beni içeri davet etti. Geniş salondaki tekli koltuğa oturunca oda çaprazımda bulunan üçlü koltuğa oturdu.

"Nasılsın?"diye sordum. Aslında saçma bir soruydu. Böyle bir zamanda kim iyi olur ki?

"Gördüğün gibiyim işte. "Diye kısa bir cevap verdi. Bende uzatmadan direk konuya girdim.

"Eylül ne durumda?"yüzünden hüzünlü bir ifade geçti. Gözleri doldu.
"Eylül tabiri caizse tam bir enkaz. Durumu hiç iyi değil. Uzun zamandan beri hiç bir şey yemedi. Benimle konuşmuyor. Hatta konuşmayı bırak odasından bile dışarı çıkmıyor. Onu ilk defa bu kadar bitik görüyorum. "Diyince gözlerinden damlalar birer birer aktı. Yerimden kalkınca bakışlarını bana çevirdi.

"Ben ona bir bakayım. "Dediğimde beni başıyla onayladı ve üst kata çıkan merdivenlerde o önde ben arkada ilerledik. Bir kapının önüne gelince durdu. Bende durunca kapıyı tıklattı.

"Eylülcüm. Canım benim Burak geldi. Seni görmek istiyormuş."dedi. Beklemeye başladık ama içeriden ses gelmeyince Buse bir daha tıklattı.

"Eylül lütfen kapıyı açarmısın? "İçinde hem korku hemde endişe barındıran bir sesle sorunca bende endişelendim.

"Belkide uyuyordur."diye ortaya bir fikir attım. Ama Buse gözlerini bana çevirince gözlerinde ki endişeye ve korkuya bir kez daha tanık oldum.

"Her kapıyı tıklattığımda en azından ses verip onu rahat bırakmamı söylerdi. Hem uyusa bile uyanırdı. Bu işte bir terslik var Burak." artık kapıyı tıklatma aşamasını geçmiş kapıyı ölümüne yumrukluyorduk ama içeriden hiçbir şekilde ses gelmeyince Buse bana dönerek;

"Burak kır kapıyı."dedi. Hiç düşünmeden kapıya bir kaç omuz ve tekme attım. Omuzumun sızlanmasını umursamayak son bir kez daha darbe indirdiğimde kapı açıldı. İçeride yatakta yatan Eylüle hızlıca koştum. Uyandırmaya çalıştım ama uyanmadı. Buse'ye baktığımda elinde boş bir ilaç kutusu tuttuğunu gördüm.

"Siktir! "Boynundan nabzına baktığımda düşükte olsa nabzının attığını hissettim.

"Onu kusturmamız gerekiyor. Hala yaşaması için bir umut var."diye söyleyince onu kucağıma aldım ve Busenin gösterdiği banyoya girip başını lavaboya eğdim. Buse de bana yardım ederek onu kusturmayı başardık ama bu bize sadece zaman kazandırırdı.

SERSERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin