28.BÖLÜM

9.1K 338 34
                                    

Eylülden...

Gözlerimi daha açamadan burnuma dolan hastane kokusuyla hastanede olduğumu anladım. Gözlerimi ne kadar zorlasam da bir türlü açamadım. Sanki göz kapaklarımın üzerine binlerce ton ağırlık konulmuştu ama biraz daha çaba sarf ettiğimde sonunda gözlerimi araladım. Derin bir nefes aldığımda göğüsüme saplanan keskin acıyla yüzümü buruşturdum.

Etrafıma baktığımda bana endişeyle bakan annemi, Ardayı ve Buseyi gördüm. Boğazımda var olan acı tat ve kuruluk için su içme gereği duydum. Yan tarafımda bulunan masanın üzerindeki suya uzandığımda odadaki bakışlar bana döndü. Köşedeki tekli koltuktan hızlıca kalkıp yanıma gelen annem bana hemen su verdi. Kıpkırmızı ve dolu gözlerle suyumu içirirken onu inceledim. Kıyamam ama ben ona ya!

"Nasılsın bebeğim, kendini nasıl hissediyorsun? "Diye sordu. Bir eliyle saçlarımı okşarken diğer eli de yanağımdaydı. Onu ne kadar özlediğimi işte o zaman anlamıştım. Canım annem benim.

"Sen yanımda olduğun için bomba gibiyim."Deyip hafifçe gülümseyince annemde gülümsedi. Yanıma Arda ve Buse gelince ikisi de yorgun ve bitkin görünüyordu. Bunların hepsi benim suçumdu. Keşke yanıma ilacımı alsaydım.

Buse yanıma daha çok sokularak dudaklarını​ büzdü. Ağlıyacağını anladığımda gözlerimi devirdim.

"Kızım sen gerizekalı mısın? Ne diye ilacını yanına almazsın ki? Senin için ne kadar çok endişelendim haberin varmı? "Diye söyledi. Bir yandan dolmuş gözlerle bana bakarken diğer yandan Arda da ona katılarak;

"Evet Eylül nasıl böyle bir hata yaparsın, senin için gerçekten çok endişelendik. Sana bir şey olacak diye ödümüz koptu. "Diye kızdı. Aslında haklıydılar ama elimde değildi işte unutmuşum yani ne yapabilirim ki?
Anneme dönerek;

"Ne zamandan beri uyuyorum ve sen neden geldin? "Diye sordum. İkinci sorum biraz saçmaydı ama sormak istedim.

"Yirmi dört saatten beri uyutuluyorsun ve zaten yanına gelme gibi bir planım vardı. Haberi alınca hiç durmadan ilk otobüsle buraya geldim. "Dedi saçma sorumu da yanıtlayarak. Aniden aklıma Doruk gelince hızlıca yerimde doğruldum. Ani hareketimden dolayı kolumdaki seruma dikkat etmediğimden canım acımıştı. Acaba Doruk'un canı ne kadar acımıştı?

Bakışlarımı Arda'ya çevirerek;

"Doruk nasıl? "Diye sorunca Arda önce Buseye sonra tekrar bana dönerek;

"Biliyorsun ki okul ve bar arasında bir kaç dakikalık mesafe var ve dolayısıyla ikinizde okula en yakın hastanelerdesiniz. Yani aynı hastanede. Kendini biraz daha toparlarsan eğer onu görebilirsin. Durumuna gelicek olursak eğer..."dedi ve durdu. Ardanın söylemesini beklerken daha fazla dayanamadım ve;

"Söylesene Arda durumu ne! "Diye bağırınca ilk olarak afalladı. Sonra kendini toparlayarak;

"Halâ hayati tehlikesini atlatamadı. Doktor her şeye hazırlıklı olun demiş."dedi üzgün ve bir ifadeyle. Boğazımda oluşan bir yumru vardı. Onu kaybetme korkusu tüm vücudumu kaplamışken daha fazla dayanamayarak kolumdaki serumu çıkarttım. Serumun iğnesini çıkarırken canımı yaktığı için yüzümü buruşturmak zorunda kaldım. Üzerimdeki hastane kıyafetinin üzerine yatağın yan tarafında bulunan küçük torbadan bir hırka çıkararak üzerime giydim. Arda ne kadar ısrar etse de onu dinlemedim ve odadan çıktım.

"Eylül daha iyileşmedin biraz dinlen lütfen. "Ona dönerek sinirli bir şekilde;

"Anlamıyorsun değilmi? Ne kadar beni kullanmış olsa da bu benim ona karşı olan duygularımı değiştirmiyor. O iyi değil. Ben iyi olsam ne değişecek ki? Onsuz nefes almıyorum bile ve sen bana iyileşmemi mi söylüyorsun?"diye sert bir şekilde çıkıştım.

SERSERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin