25.BÖLÜM

10K 397 31
                                    

Sabah uyandığımda ruhumun çekilmiş gibi olduğunu hissettim bir an. Bütün gece supernatural izleyip, çikolata yedim. Çikolata harbiden insana mutluluk veriyormuş. Dün gece fark ettim. Busenin yanında kendimi zor tuttum ama odasına gittiğinde de gözyaşlarım benden bağımsız bir şekilde akmaya başlamıştı. Bütün gece yatağımda, cenin pozisyonunda gözyaşlarım yastığıma süzülmüştü. Bütün gece uyumadığımdan kendimi çok fazla bitkin hissediyordum.

Ayaklarımı ne kadar zorlansam da yataktan sarkıttığımda, sarsak adımlarla odamdaki banyoya ilerledim. Soğuk suyu yüzüme çarparken bunun yeterli olmadığını anladım. Hızlı bir şekilde üzerimdekilerden kurtulup kendimi kabine attım. Soğuk suyu açıp üzerime tuttuğumda ilk başta dirensem de sonradan suya alışmıştım. Umarım bu olanlarada alışırım diye geçirdim içimden. Birkaç dakika daha soğuk suyun altında kaldıktan sonra daha fazla dayanamayarak suyu kapattım. Yan tarafta duran toz pembe bornozu üzerime geçirerek odama geçtim. Saçlarımı hızlı bir şekilde kurutarak kabaran saçlarımı düzleştirdim. Dolabımdan gerekli olan kıyafetlerimi çıkarıp üzerime geçirdim. Pek fazla okul modunda olmasam da, onun karşısında güçlü durmalıydım. Bu yüzden makyaj masama geçerek mosmor ve aynı zamanda şiş olan gözlerimi biraz kapatıcıyla kapattım.

Ne kadar kapatmış olsamda beni tanımayan biri dışarıdan beni görse bir enkaz olduğumu anlardı. Daha fazla zaman kaybetmeden saçlarımı hızlı bir şekilde tekrardan tarayarak sırt çantamı aldım. İçine gerekli olan kitaplarımı koyup odamdan çıktım. Alt kata indiğimde Busenin çoktan kahvaltı masasına oturmuş hatta kahvaltısını bile bitirmiş olduğunu gördüm. Meyve suyundan son bir yudum alarak hızlıca ayakkabılarını giymeye başladı.

"Kızım dikilme öyle ayakta derse geç kaldık. "demesi ile birlikte bende harekete geçtim. Kapıyı açıp bizi bekleyen arabaya bindik. Şoför bizi hızlı bir şekilde okula yetiştirmeye çalışsada yinede derse geç kalmıştık. Hızlı adımlarla okula girip sınıfımızın bulunduğu kata çıkana kadar neredeyse canımız çıkmıştı. En son sınıfın önüne geldiğimizde boğazımı temizledim ve kapıyı tıkladım. İçeriden hocanın gel sesini işitince kapının kulpunu aşağı indirdim. Kapıyı yavaşça aralarken ne kadar lanet okusamda gözlerim onu aramıştı. Bizim yerimizde- pardon biz diye bir şey yoktu değil mi? O ve benim yerimde şu anda neredeyse ağzının içine düşecek bir Seda ve ondan farksız olan Doruk vardı. Gerçekten birbirlerini çok iyi tamamlamışlar. Hızlı adımlarla Buseyle oturduğumuz sıraya geçtim. Herkes bana şaşkınlıkla bakarken hiçbirini takmadım. Buse hocaya kısa bir özür konuşması yaptıktan sonra o da yanıma gelip oturdu. Hoca dersini anlatmaya devam ederken bende dikkatli bir şekilde dinleyip not alıyordum.

Su gibi akan zamandan sonra zil çaldı. Arda yanıma gelip kantine gitmeyi teklif edince kabul ettim. Buse biraz uyuyacağını söyleyip kafasını sıraya gömünce bizde koridora çıktık. Arda elini omzuma atınca sanki elektrik çarpmış gibi hızla elini çekti. Ardından elinin tersiyle alnıma dokununca ona anlamayan bakışlar attım.

"Eylül sen yanıyorsun. "Dediğinde acaba ateşim mi var diyerek bende elimin tersini alnıma dokundurdum.

"Hadi revire gidelim biraz dinlen orada. "Deyince onun bu korumacı tavrına o görmesede göz devirdim.

"Arda ne reviri ya. Sıcak çikolata içerim geçer. "Dediğimde ise o göz devirdi. Hadi ama Arda bu kadar korumacı olma!

"Sıcak çikolatanın ateşe iyi gelme gibi bir özelliğimi varmış? "Tek kaşını kaldırıp alayla gülerek sorunca Ardayı arkamda bırakarak kantine doğru yürümeye başladım. Bana yetişip elini tekrar omuzuma atınca;

"Demek ki varmış."dedim bende gülerek. Biz aynı şekilde kantinin kapısından girince gözüme ilk Doruklar takıldı. Seda her zamanki gibi Doruk'a yapışmış bir şekildeydi. Dorukta kolunun birini Sedanın beline dolamıştı. Onların bu görüntüsüne iğrenerek baktım. Katlanılacak gibi olmadığı için önüme döndüm.

SERSERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin