29.BÖLÜM

7.4K 288 53
                                    

"Doruk aslında sana öyle davranmak istememişti."diyince ne demek istediğini anlamadım. Boş gözlerle Burak'a bakmayı bırakıp ona sordum.

"Burak daha açık konuşur musun lütfen? "Diyerek hafif bir kızgınlıkla sordum. Gözlerini birleştirdiği ellerinden alarak benim meraklı bakışlarım altında konuşmaya başladı.

"Eylül Doruk seni çok seviyor. Aslında o gün uçurumda sana söylediği hiçbir şey doğru değildi. Sırf seni korumak için senden ayrıldı." Burak'ın söylediği sözler bana bir tokat edasıyla çarparken onun hakkında o gün çok fazla yanlış düşündüğüm için kendimden nefret ettim.

"Ama Seda ile olan yakınlıkları onları tam bir çift gibi gösteriyordu neden bu yola başvurdu ki? "Diye sorunca sesim titremişti ve bu da iyiye işaret değildi çünkü birazdan ağlamaya başlayabilirdim.

"Eğer sana söyleseydi böyle bir şeyi kabul etmeyeceğini biliyordu. Sana zarar gelmesinden çok fazla korkuyordu. En iyi çözümün seni kendinden soğutarak uzaklaştırmak olduğunu düşünüyordu. "Sol gözümden tek bir damla düşünce onu hızlıca sildim. Kendimden şu an nefret ediyordum. Keşke onun hakkında bu kadar çabuk karar vermeseydim.

"Peki o uyanacak değil mi? iyi olacak?"diye sordum. Bana umutsuz gözlerle bakınca, bir an keşke öyle bir soru sormasaydım dedim.

"Doktorlar kurşunun tam kalbine işaret ettiğini ve kalbin sağ tarafında büyük bir delik olduğunu söylediler. Ama yinede umudunuzu kaybetmeyin diyorlar. "Diyince kendimi tutamayarak göz yaşlarımın birer birer akmasına izin verdim. Ona hiçbir şey olmayacak. Uyanacak ve bir daha asla birbirimizden ayrı kalmıycaz.

Ayağa kalktığımda Burak'ta benimle beraber kalktı. Hayır bunu yapamazdım. Tek bir saniyemi bile onsuz geçirmek istemiyordum. Hastanenin kapısından hızlıca içeri girerek Doruk'un bulunduğu kata çıktım ama bir sorun vardı. Herkes telaşlı bir şekilde Doruk'un odasının camından içeri bakıyordu. Burak'a döndüğümde onunda yüzünde telaşlı bir ifade vardı. Hemen koşarak aradan geçtim ve Doruk'un başındaki doktorların ona elektroşok verdiğini gördüm. Şu an hissettiğim duygu korkuydu. Onu kaybetmekten o kadar çok korkuyordum ki...

Doktor elektroşokun seviyesini her arttırdığında benimde korkum o kadar artıyordu. Lanet olsun neden hâlâ uyanmıyor ki?

Doktor elektroşok cihazını yerine koyunca bir an her şeyin durduğunu hissettim. Doruk'un yan tarafındaki makine kapatıldı ve ekrandaki her şey yok oldu. Üzerindeki beyaz çarşaf yüzüne örtülünce daha fazla ayakta duramayarak yere düştüm. Gözlerimden yaşlar birer birer dökülürken kendimi daha önce hiç bu kadar kötü hissetmemiştim. Her şey bittimi yani? Bu kadar yaşanmışlık bittimi? Daha o uyanacaktı ve ben onu affedecektim. Daha bizim bir sürü planlarımız olacaktı. Belki de beraber mutlu bir yuva kuracaktık...

Ama o öldü. Hayır buna inanmıyorum. O ölmüş olamaz. Birazdan kalkıp bana süpriz yapar belki. Belkide bunların hepsini düşmanlarından kurtulmak için yapmıştı. Birazdan bana doğru koşarak gelecek ve bana sıkı sıkı sarılacaktı.

Hızlıca ayağa kalkıp Burak'ın yanına gittim. Koridordaki koltuğa oturmuş, ellerini dizlerine dayamış ve başını ellerinin arasına almıştı. Dizlerine damlayan sudan ağladığını anladığımda benim için her şey bitmişti artık. Yüzüme vuran gün gibi gerçekle anlamıştım. Doruk ölmüştü...

Bir gün sonra...

İnsanın canından bir parçanın kopması nasıl bir duygudur diye hep sorardım kendime. Hiç bir zamanda anlamamıştım nasıl bir duygu olduğunu. Et tırnaktan ayrılırmıydı hiç? Ama oluyormuş demekki. İnsanın canından bir parça kopunca, her şeyi o zaman anlıyor. Kaybettiği şeyin değerini ancak onu kaybedince anlıyor...

Boş gözlerle tabutun omuzlarda taşınmasını izliyordum. İnsanın aklına gelmeyeceği şey başına gelirmiş demekki. Tabut yere koyulup içinden beyaz kefene sarılı bir beden çıkarılıp toprağa koyulunca bu görüntüye daha fazla dayanamadım ve kafamı çevirdim. Buse ve Tuğçe benim şu anda en büyük dayanağımdı. Onlarda olmasa şu an ayakta zor duruyor olurdum.

Topraklar atılmaya başlayınca herkes dua okumaya başladı. Dualar okununca,herkes başsağlığı dileyip gitti. Yanıma Burak gelince bana günlük gibi bir defter uzattı.

"Biliyorum sırası değil ama bunu Doruk'un odasında buldum. Belki okumak istersin diye düşündüm." Diyerek yanımdan ayrıldı. kızlarla birlikte eve gittiğimizde yalnız kalmak istediğimi söyleyip odama çıktım. Elimdeki defteri sıkı sıkı tutarak kendimi hazırladım ve ilk sayfasını açtım. İnci gibi bir yazıyla karşılaşınca göz yaşlarım kendiliğinden boşaldı.

Bugün uzun zamandan beri kendimi ilk defa huzurlu ve mutlu hissettim. Aslında nedeninin ne olduğunu biliyorum ama neden bu kadar garip geldiğini anlamıyorum. Parkta bir kız gördüm. Bankta oturmuş hem elindeki çikolatayı yiyiyor,hemde gülerek parktaki çocukları izliyordu. O kadar masum ve güzel duruyordu ki. Üzerinde siyah bir şort ve beyaz bir tişört vardı. Uzun kumral saçları vardı ve mükemmeldi. Uzun bir süre onu orada seyrettim. Hava kararmaya başlamıştı ve içimden bir ses onu takip etmem gerektiğini söylüyordu. Bende takip ettim. Girdiği dar ve tekin olmayan sokaklara anlam veremesemde takip etmeye devam ettim. Bir kaç serseri onun yolunu kesmişti ve ben tam onu kurtaracakken Batu gelip onu kurtardı. Bende oradan uzaklaştım ama o gece bir şeyi fark etmiştim. Ben o kıza kesinlikle aşık olmuştum...

Bu şeyi açıklıyordu. Bana okulun ilk günlerinde olan bakışları ve sert tavırları... Keşke o zamanlar bir şeylerin farkına varsaydım. Keşke onun sevgisini anlayıp onunla daha çok zaman geçirebilseydim...

Hızlıca diğer sayfayı çevirdiğimde bomboş olduğunu gördüm. Kenarlarından anladığım kadarıyla sayfalar yırtılmıştı. İyide kim böyle bir şey yapabilir ki? Bu konuya çok fazla takılmadım. Zaten dikkatimi dağıtan şey sayfanın arasındaki resimdi. Bana sinemada çıkma teklifi ettiği günde, dizlerinin üzerinde durmuş bir şekilde çekilmiş bir fotoğrafımız vardı. O anlar gözlerimin önünde canlanınca sinirle ayağa kalkıp etrafta ne var ne yok her şeyi dağıttım. Gücüm tükenince dizlerimin üzerine çökerek ağlamaya başladım. O sırada giysi dolabımın yan tarafına düşmüş olan ilaç kutusu gözüme çarptı. Elime alarak uzun bir süre inceledim. Daha sonra yatağıma oturarak kapağını açtım ve elime bir avuç hap aldım. Beyaz renkli, orta boylu haplar bana şu anda o kadar cazip geliyordu ki... Bir kaç saniye düşündükten sonra hapları direk ağızıma atarak yuttum. Biraz zor olsada başardım. Yatağımda cenin pozisyonuna geçerek uyumaya çalıştım. Kendimi uykunun derin kollarına bırakınca onun yanına gitme ümidiyle biraz daha huzurla doldum. Yanına geliyorum sevgilim...

Arkadaşlar biliyorum bana kızanlar da olacak aranızda ama bu hikaye neredeyse iki yıldır devam ediyor ve bende bunun bir sonu olmasına karar vererek final yaptım. Yeni bir hikayeye başladım ve hatta ilk bölümünü okuyabilirsiniz. Kendinize iyi bakın biricik okuyucularım 😘😘😘

SERSERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin