23.BÖLÜM

10.9K 381 30
                                    

Eylülden...

Doruk beni sandalyeye oturtup endişeyle yüzüme bakarken, bu halinin ne kadar tatlı olduğunu düşündüm.

"Eylül bana söylemen gerekiyor bunu sana kim yaptı? "Diye sordu. Bana Doruk gibi endişeli bir şekilde bakan Arda, Buse ve Tuğçe'ye göz gezdirirken, kısa bir süreliğinede olsa gözlerim Batuda takılı kaldı. Onun burada ne işi vardı ki? Tekrar gözlerimi Doruk'a çevirdiğimde bana beklentiyle baktığını gördüm. Yorgun çıkan sesimle;

"Deniz ve Seda. "dedim. Doruk'un boynundaki damarların belirince sinirlendiğini anladım.

"Neye güvenerek yaptı acaba bunu çok merak ediyorum. "Dedi alaylı bir şekilde gülerek.

"Neyse Eylül iyi olsunda gerisi önemli değil. "Dediğinde Arda ayağa kalkıp yürümeye çalıştım ama bir anda gözlerim kararınca neredeyse yere düşecekken Batu beni belimden tuttu. Belimdeki elleri her saniye dahada sıkılaşınca Doruk bir anda beni kendine çekip kucağına aldı.

"Birdaha ona dokunduğunu görürsem seni öldürürüm. "Dedi sinirle. Banada sinirli bir bakış atınca kedi gibi dahada kucağına yerleştim. Üst kata çıkıp sınıfa girdiğimizde herkes öğlen yemeğinde olduğu için baya bir sevindim. Doruk beni sırama oturtup kendide yanıma oturdu. Yanağıma elini koyup baş parmağıyla hafifçe okşarken;

"Benim biraz işim var ama bitirip hemen yanına dönücem merak etme."dedi ve yanağımı öpmek için uzandığında onu durdurdum. Sedanın onu öpmesine izin vermemesi gerekiyordu. Bana hem sinirli hemde anlamayan bakışlar atarken;

"Daha önünde koskoca iki günün var. O zamana kadar benden uzak dur lütfen. Belki aklın başına gelirde bir daha seni hiçbir kızın öpmesine izin vermezsin. "Dedim alayla gülerek. Yerinden doğruldu ve bana dik dik baktıktan sonra hiçbir şey demeden yürümeye başladı. Arkasından bakarken duvara sert bir yumruk geçirdi. Bana dönüp sinirle baktı ve sert bir şekilde kapıyı kapatıp gitti. Biraz burnu sürtsün bakalım...

Doruktan...

Ben o iki sürtüğe ne yapmam gerektiğini biliyorum. Kimse benim kızıma zarar veremez. Verenlerinde canını çok fena yakarım.

Telefonumu cebimden çıkararak direk Burak'ı aradım. Telefon ikinci çalışta açılınca direk konuya girdim.

"Burak eski depoda iki kişilik yer hazırlat sende orada ol. "Dedim ve telefonu kapattım. Motoruma atlayıp direk eski depoya doğru sürdüm. 5-6 dakika sonra motorumu durdurup seri bir şekilde indim. Daha önceden Emreye verdiğim talimatla o iki sürtüğü buraya getirecekti.

Eski, paslanmış demir kapıyı aralayıp içeri girdim. Kapıdan çıkan gıcırtı sayesinde bütün bakışlar benim üzerimde toplanmıştı. Hızlı adımlarla Burak'ın yanına giderek sandalyeye bağlanmış ve ağızları bantlı olan Seda ve Denize gözlerimi diktim.

"Abi suçları ne? "Diye soran Burak'a baktım bu sefer. Kaşlarını havaya kaldırmış ve bana meraklı bakışlar atarken;

"Benim kızıma o küçücük akıllarıyla zarar vermeye çalışmışlar."dedim tekrar bakışlarımı ikisine çevirerek.

"O zaman cezaları büyük. "Dedi Burak alaylı bir şekilde gülerek.

"Aynen öyle. "Dedim bende aynı şekilde gülerek.

"Her şey hazırmı? "Diye sordum.

"Evet abi her şey istediğin gibi hazır."

"Güzel o zaman eğlence başlasın."diyerek kendimi tekli koltuğa attım. Eksi yirmi derecede içleri su ile dolu olan cam fanuslara baktım. Eylülün canını ne kadar yakmışlarsa, ben onların canını daha fazla yakacaktım. Adamlarım, ikisini hiç beklemedikleri bir anda fanusa attılar. Eminimki iliklerine kadar soğuğu hissetmişlerdir.

SERSERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin