31.BÖLÜM

8.4K 291 32
                                    

Multimedya :Doruk

Burak'tan...

Doruk'un gözlerinin içine bakarak ondan bir cevap bekledim ama o sadece boş boş elindeki bardağa bakmaya devam etti.

"Oğlum başladığın cümleyi niye yarım bırakıyorsun? Anlatacaksan adam gibi anlat şunu."dedim büyük bir sinirle. Artık sabrım cidden taşmaya başlıyordu.

"Başlıyorum ama hiçbir şekilde sözümü kesme."dediğimde başımla onu onayladım. Derin bir nefes alarak anlatmaya başladı.

"Tunç Özmen. Bizim rakip şirketimizin varisi. Aynı zamanda da biricik edebiyat öğretmenimiz! Babası bizim şirketi batırmaya çalışıyordu. Tabi biz, onların bize karşı bir koz olarak kullanmalarını istemediğimiz için yaptığımız diğer bütün kötü işlerin üzerini bir şekilde örtüyorduk ve onların bize karşı kullanabilecekleri hiçbir şey yoktu. Tabi bunların hepsi babam ölene kadardı. Babamın ölmesiyle adamların hepsi birer yere yayıldı ve düşmanlarımızın bir daha asla elde edemeyecekleri fırsat nihayetinde ellerine geçti. Şimdi dışarıda sayısız düşmanım ve ellerinde de bana karşı kullanabilecekleri kozlar var. Adamlar bizim yaptığımız bütün işleri söylemişler ama ellerinde ki en büyük koz şu anda Eylül. Neden ölmüş gibi yapmama gelirsek. Hastanede beni kontrol için yanıma gelen doktoru tehdit ettim. Aslında uyanmıştım ama ilaçlar verilerek uyutuluyordum. Hem bu şekilde biraz daha iyileşmiş hemde bu arada planlar yapmıştım. Hastanede sahipsiz kalan cesetlerden birini benim cesedim olarak kullandırttım. Bu sayede hem düşmanlarım beni ölmüş sanıp ölümümü kutlayarak intikam planlarını mahvetmiş ,hem de ben bir şekilde Eylülü korumuş oldum. Şu anda da dönüş vakti geldi sanırım. İlk işim Eylüle onu ne kadar çok sevdiğimi ve her şeyin bir oyun olduğunu söyleyeceğim. Daha sonra da şu öğretmen bozuntusunun icabına bakıcam. Çünkü şu anda beni Eylül'le en fazla tehdit eden kişi o. Herkes şu anda beni ölmüş biliyor ama ben şu anda onların bütün planlarını bozacağım. Teker teker."Dediğinde sadece güldüm ama bu normal bir gülüşten fazlasıyla uzaktı. İçinde alay barındırıyordu.

"Sen Eylülün seni bu kadar kolay affedeceğini mi sanıyorsun? Güldürme beni Doruk. Eğer Eylülü azda olsa tanımışsan seni bu kadar kolay affetmeyeceğini de biliyorsun dur. "Dediğimde bu sefer o alayla gülmeye başladı.

"Burak ben Eylülü iyi tanıyorum zaten ve kolay affetmeyeceğini de biliyorum ama eninde sonunda affedecek. Merak etme sen." artık fazlasıyla sinirleniyordum. Bir anda oturduğum yerden kalkıp yakasına yapıştım.

"Ulan pezevenk! Kız senin yüzünden bir kutu hap içmiş, ölümün köşesinden dönmüş sen halâ beni affedecek diyorsun! Ölseydi ne olacaktı gerizekalı? Kız senin mezarın diye saatlerce başında ağlarken bu sefer de sen saatlerce kızın gerçek mezarının başında ağlayacaktın. Senin için değil ama eğer o kıza bir şey olsaydı gerçekten çok üzülürdüm. Üzgünüm ama sen Eylülü haketmiyorsun Doruk. Ona böyle bir acı yaşatarak en büyük zararı verdin. Hadi kardeşinden sakladın tamam bir şey demiyorum ama Eylülden niye sakladın piç? O kız seni affetmezse gelip benden affetmesi için yardım isteme. Hatta sadece benden değil kimseden yardım isteme. Madem bir işe kalkıştın sonuçlarına da katlanacaksın. Şimdi kalk ne bok yiyiyorsan ye ve siktirip git. Madem kızın gönlünü alacağım diyorsun o zaman sana başarılar kardeşim."dedim ve bir şey demesine izin vermeden oturduğum yerden kalktım. Barın kapısından çıktıktan sonra ön tarafa park ettiğim arabama atladım. Hızlı bir şekilde hastaneye doğru sürmeye başladım ve hala az önce olanların şokunu atlatmaya çalıştım.

Hastanenin otoparkına gelip arabayı park edince arabadan çıktım. O sırada Doruk motoruyla içeri girince gözlerimi devirdim. Onun burada olmaması gerekiyordu. En azından Eylül hastaneden çıkana kadar. Doruk motoru park edip sanki az önce hiçbir şey olmamış gibi gülerek yanıma gelince sinirle yakasına yapıştım.

SERSERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin