27.BÖLÜM

9.1K 341 28
                                    

"Benim olacaksın Eylül. "Kim bu ya! Ne demek şimdi bu! Numara yabancıydı. Hemen numarayı kaydederek whats up profiline baktım. Profil yoktu ama mesajı pekte kafama takmadım. Büyük ihtimalle benimle kafa bulan bir kaç gençti.

Telefonumu yastığımın altına koyarak yabancı kişiyi boşverdim ve yarın ki Batuyla olan buluşmamızı düşündüm. En sonunda Batuyu da boşverip kendimi uykunun kollarına bıraktım.

----------

Sabah lanet alarmın çalmasıyla birlikte gözlerimi açtım. Keşke okul diye bir şey olmasa. En iyisi okulu yakıp ,işi kökünden halledelim.

Ne diyorum ben ya! Saçma düşüncelerimin ardından en sonunda yataktan kalktım ama bir gariplik vardı. Hava olması gerekenden daha fazla karanlıktı. Saate baktığımda okula daha iki saat vardı. İşte benim şanssızlığım. Havanın neden daha fazla karanlık olduğunu şimdi anlıyorum.

Vakit kaybetmeden kendimi yeniden yatağa bıraktım ama nafile. Hiçbir şekilde uykum geri gelmedi. Bende tekrardan lanet okuyarak ayaklarımı sürüye sürüye banyoya gittim. Madem erken kalktım en azından bir duş alabilirdim.

Üzerimdeki kıyafetleri çıkararak duşa kabine girdim. Sıcak su damlacıkları tenimden kayarken kendimi gayet iyi hissediyordum. Aklıma dün akşam ki mesaj gelince düşündüm. Amacı ne ki bu kişinin? Yada daha doğrusu bana neden böyle bir mesaj attılar?

Aradan bir kaç dakika geçtikten sonra bornozumu giyerek banyodan çıktım. Odama girdiğimde hemen üstümü giyinerek aynanın karşısına geçtim. Saçlarımı kurutarak saçlarımı düzleştirdim. Dalgalı olan saçlarım düzleştirince belime kadar indi .

Hemen basit bir makyaj yaparak çantamı elime aldım ve aşağı indim. Buse'yi kahvaltı yaparken görünce bende hemen karşısındaki sandalyeyi çekip oturdum. Sepetten bir dilim ekmek alarak Nutella sürdüm. Busenin bana sinsi sinsi sırıtarak baktığını görünce;

"Niye öyle bakıyorsun? "Diye sordum. Elindeki bardağı bırakarak arkasına yaslandı ve kollarını çok bilmiş bir edayla birleştirerek;

"Hayırdır. Kim için bu kadar süslendin? "Diye sorunca tabaktan aldığım siyah zeytini kafasına fırlattım. Kafasından sekip yere düşen zeytini yerden alarak sinirle;

"Nimet o nimet. Çarpılıcaksın bir gün başıma kalıcaksın sonra. "Dediğine ben gülmeye başlayınca hanımefendi daha fazla sinirlendi ve bir hışımla yerinden kalkıp çantasını eline aldı. Bende çayımın son yudumunu alarak peşinden gittim. Arabaya binince arka koltukta iyice yanıma yapışarak;

"Bu süslenmeler falan Batu için. Öyle değil mi kuzen? "Diye sordu. Al işte dengesiz. Sonra bana niye kızıyorsun?
Buseye ters bir bakış atınca susması gerektiğini nihayetinde anladı ve arkasına yaslanarak yerine iyice sindi. Bende kulaklığımı takıp dışarıyı izlemeye başladım.

Bir kaç dakikanın ardından okula geldiğimizde hızlıca arabadan indim. Okulun bahçesindeki herkes bir garipti. Herkes sessizliğe bürünmüştü resmen. Hızlı adımlarla kapıya ilerlerken Buse de bana yetişti ama gerçektende okulun durumu vahim di. Ne oldu acaba?

Hızlıca sınıfa çıkarken Buse de farketmiş olacak ki;

"Okulu ölüler mi bastı? Herkes hayalet gibi ortalıkta sessiz sessiz geziniyor."dediğinde ona hak verdim. Kesin bir şey olmuştu. Hızlıca sınıfa çıkarken aklımdan kötü kötü senaryolar geçmeye başladı. Hızlı adımlarla merdivenleri çıkıp sınıfa girdiğimde sırada oturan Tuğçeye;

"Kızım okulun bu hali ne böyle ne oldu? "Diye sorunca bana dönerek;

"Doruk... "Dedi ama devamını getirmedi. Tek kelimeyle elim Ayağım tutmaz hale gelmişti. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atarken cümlenin devamının iyi olmasını bekliyordum.

SERSERİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin